Oy ve yorum atmayı unutmayııın hehe İyi okumalar <3
"Abi? Moy öydek vay mıdıy?" Eren'in sesiyle boya kalemini bıraktım.
"Hayır abicim, mor ördek olmaz." Açık renkli kaşlarını çatarken bir süre boyama yaptığımız kağıda baktı.
"Ama sen moy yapmışsın." Gözlerimi kırpıştırıp tekrar baktım kağıda. Dalgınlıktan olsa gerek, Eren'in de dediği gibi ördekleri mora boyamıştım.
"Moru sevdiğim için öyle boyadım, kötü mü olmuş?" Kafasını iki yana sallayarak gülümsedi.
"Hayıy, çoook güzey oymuş." Onun bu sevimli haline güldüm.
"Bu da benim en sevdiğim yenk." Sarı boya kalemini havaya tutmuş, mutlu bir şekilde bakıyordu, "Badem! senin en sevdiğin yenk ne?" Koltukta sakince yatan Badem'i rahatsız ederek uykuya dalmasını engelledi. Zavallı köpek, Eren geldiğinden beri oynamaktan yorularak bütün gün uyuyordu böyle.
"Neymiş en sevdiği renk?" Diye sordum Eren'e. Badem'le konuşuyormuş gibi yaptı kendi kendine. Ardından bana dönüp bilmiş bir tavırla konuştu.
"Beyazı seviyormuş." Şaşırmış gibi yaparak dudaklarımı araladım.
"Vaay, çok güzel." Eren kıkırdadı ve bir anda aklına bir şey gelmiş olacak ki kapısı açık olan çalışma odasına gitti.
Atakan sessiz geçen bir akşam yemeğinin ardından çalışma odasına gitmişti. Saatlerdir bilgisayar başında çalışıyordu. Dün yaşananlardan sonra aramızda buzdan duvarlar örülmüştü. Onunla konuşmaya çalışsam da kısa cevaplar veriyordu her seferinde.
Kendime kızıyordum. Yaşanmış bitmiş bir olayı tekrar tekrar gündeme getirmeme kızıyordum. Onu çok kırdığımın farkındaydım.
"Atakan, sen hangi rengi seviyoysun?" İçerden gelen seslere kulak işittim.
"Yeşil." Diye cevap verdi Atakan.
"Çimen gibi mi?"
"Evet, çimenler gibi." Kısa bir sessizlikten sonra Eren tekrar konuştu.
"Çimenyey nasıy yeşiy oyuyo?" Hala bazı harflere dili dönmüyordu Eren'in. Bazen bu konu beni endişelendirse de daha 4 yaşında, elbette düzelir diyordum.
"Hım, güzel soru. Şöyle ki aslanım, çimenlerde klorofil denilen kimyasal bir pigment var. Güneş ışığından gelen mavi ve kırmızı ışığı emerek bizim gözümüze yeşil ışık olarak yansıyor." Kendi kendime güldüm bu açıklamasına. Eren uzun bir süre sessiz kaldı, çocuk şok olmuştur tabii bu açıklama karşısında. Kafamı kaldırıp bakmaya çalıştım içeri. Eren Atakan'ın sandalyesinin kol koyma yerine çenesini yaslamış ona bakıyordu.
"Güneş sayı yenktiy." Atakan'ın dudakları aralandı, karşısındakinin henüz bebek olduğunu yeni anlamış gibi gülümsedi ve kafasını salladı aşağı yukarı. Bir yandan da Eren'e uzanarak kucağına oturttu.
"Haklısın, güneş sarıdır."
Onların bu haline kendi kendime güldükten sonra tekrar masaya çevirdim bakışlarımı, garip bir buruklukla. Yanlarına gitmek istedim. Ben de Atakan'ın yanında durup konuşabilirdim onlarla, ama ne yüzle gidecektim ki?
Aklıma gelen fikirle kalktım ayağa ve mutfağa ilerledim. Atakan yorulmuş olmalıydı ve sıcak bir şeyler iyi gelebilirdi.
Cezveye süt koydum biraz fazlaca. Eren'de içerdi yatmadan önce. İki fincan çıkarttım ve içlerine çok hafif bal döktüm, bir tutam da tuz. Abur cuburların olduğu alt çekmeceden bitter çikolata çıkarıp yırtarak açtım ambalajını. Birer kare kırıp fincanların içine attım. Süt iyice ısınınca fincanlara döktüm yavaşça. Çikolata anında erirken sütün rengi tatlı bir kahverengiye dönüştü. Bal ve çikolata iyicene eriyene kadar karıştırdım kaşıkla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yönetici Kalp- BxB
General FictionYeni yöneticisinin gelmesiyle birlikte Can'ın iş hayatı oldukça zorlu geçecek.