Çok iyi kontrol edemeden attım, yanlışlar olabilir aşklar kusura bakmayın, iyi okumalaar muaaah <33
"Abi hemen geyicek mişin?" Kucağımda Eren'le beraber Nermin ablanın evine doğru yürüyorduk. Bugün Aykut Bey'le olan bir akşam yemeği yiyecektik. Aslında bugün ofise gelecekti fakat bir işi çıktığından gelememişti ve hepimizi mutlaka akşam yemeğinde görmek istediğini iletmişti.
Ben de bu yemeğe çok gitmek istiyordum. Genelde çok katılamazdım böyle şeylere ve hep özenirdim. Nermin ablanın evde olduğunu öğrenince ona bırakabilir miyim diye sordum ve seve seve kabul etti. Nermin abla Ailemin vefatından sonra bize çok ama çok yardımcı olan aynı mahalleden bir komşumuzdu. Eren bebekken çokça ilgilenmişti onunla, hakkını ödeyemezdim.
"Evet, hemen geleceğim merak etme." Eren Nermin ablaya gideceğinden mutlu olsa da benden sadece birkaç saatliğine ayrı kalacağı için üzgündü.
"Neyeye gideceksin?" Boynuma tek kolunu dolamış yüzüme bakıyordu. Kollarım ağrımıştı artık, onu indirmek istiyordum ama kucak diye tutturduğundan biraz daha dayanmam lazımdı.
"Yemek yemeye gideceğiz işteki abla abilerle." Yüzündeki ifadeden kıskandığı belli oluyordu.
"Donduyma mı yiyeceksiniz?" Büzülen küçük dudağı ve kısılan gözleriyle güldüm onun bu haline. Dondurmaya bayılıyordu ve bizim de dondurma yiyeceğimizi düşündüğünden kendi kendine senaryo kuruyordu kafasında.
"Hayır bebeğim brokoli yiyeceğiz, beyaz olanından." Yüzü anında buruştu. Brokoliyi sevse de karnabahardan nefret ederdi Eren. Ben de sevmezdim gerçi.
"Papateş ye abi, o güzey." Patatesin her türlüsünü bayıla bayıla yediği de bir gerçekti.
"Yarın beraber yeriz patates olur mu?" Ela gözleri anında parladı ve kocaman gülümsedi.
"Tamam oyuy." Boynuma sarılıp yanağımdan sulu bir şekilde öptü. Yüzümü buruştursam da gülmeden edemedim. "Şaykı?" Bu şarkı söyleyebilir miyim anlamına geliyordu. Kafamı salladım onaylar şekilde. İnce sesiyle kısık bir şekilde şarkı söylemeye başladı. Henüz üç buçuk yaşındaydı ve kreşte daha çok çocukların eğleneceği aktiviteler yapılıyordu. Müzik, resim, dans ve daha bir çok etkinlik. Bugün şarkı söylemiş olmalılar ki ezberlemişti hemen.
"Hey, günaydın çocukyay, siz kıymızı ağaç göymediniz mi hiç? Hey hey, günaydın çocukyay, neden gökyüzü mavi, biyiyoy musunuz?" Eren Barış Manço'nun şarkısının içinden geçerek söylüyordu resmen. "Çim yeşil ve başak sayı, hey şey yengayenk."
Kendimi tutamayıp gülmeye başladım. Baya sallayarak söylüyordu şarkıyı. Aklında kalan birkaç kelimeyle melodiyi tutturması yine gayet başarılıydı ama telafuz edemediği harf ve kelimelerle çok komik oluyordu.
Eren şarkı söylemeyi kesince dudakları büzüldü. Sarıya çalan saçlarını kaşırken ofladı.
"Ne oldu?" Diye sordum.
"Unuttum ya off." Sinirle, başını boynuma gömüp omzumun arkasından yolu izlemeye başladı. Unuttuğu için kendine sinir olmuştu. Poposundan tutup hafif zıplattım onu ve şarkının devamını söylemeye başladım.
"Mor, turuncu, sarı, eflatun, pembe, haki-" Bir anda aydınlanmış gibi kafasını kaldırdı. Hatırlamış olmalıydı.
"Çamuy biye kahveyengi!" Gülerek kafamı salladım. O da kıkırdayarak gülmeye başladı. Ruh halinin bu kadar hızlı değişmesine şaşırdım. Daha saniyeler önce unuttuğu için küsmüştü kendisine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yönetici Kalp- BxB
General FictionYeni yöneticisinin gelmesiyle birlikte Can'ın iş hayatı oldukça zorlu geçecek.