Öğle yemeği sonrası mutfakta buluşmuştu ikili. Ortaklık yaptıkları şirketten geleceklerdi ve bundan önce biraz vakit geçirmek istemişlerdi.
"Çok kahve içiyorsun bu aralar." Diye mırıldandı Atakan çatık kaşlarla. Can baygın bakışlarını kahvesini yudumlamakta olan adama çevirdi.
"Dinime küfreden müslüman olsa."
"Benim bünyem sağlam." Burnu havada bir tavırla söylediği bu sözle Can umursamayıp büyük bir yudum aldı kahvesinden ve memnun olduğunu belli eden bir mırıldanma çıkardı ağzının içinde.
"Bir daha mı geleceğiz dünyaya be Atakan," ela gözlerini kıstı ve fincanı havaya kaldırdı, "Şerefe yakışıklı." Atakan ufakça sırıtıp yan gözle baktı Can'a.
"Laflara bak, salak seni."
"Salak sensin de ne diyeceğim aşkım," Diye heyecanla konuştu Can, aklına bir şey gelmiş olmalıydı. Atakan göz kırptı ne var gibisinden.
"Hım, ne diyeceksin?"
"Hani merak ettiğim şeyleri deneyecektik ya," Kafasını salladı Atakan. Can ağzına yaklaştırdığı fincanı dudaklarında gezdirirken devam etti, "İşte diyecektim ki, acaba hafta sonu şey mi yapsak, bir şeyler içsek, fena mı olur,"
"Mır mır mır, tek duyduğum bu." Can oflayarak gözlerini devirdi ve gevelemeyi bırakarak ağzına yaklaştırdığı fincanı çekti. Koyu kahvelere doğrudan bakarken engel olamadığı heyecanıyla tane tane konuştu bu sefer.
"Haftasonu, Eren de uyuduktan sonra şarap içelim mi beraber?" Atakan yanakları kızarmış oğlanın heyecanla konuşmasıyla gülümsemesine engel olamadı.
"İçelim tabii. Seni sarhoş görme fırsatına nail olurum." Atakan muzip bir tavırla konuştuktan sonra dudaklarındaki sırıtmayla kahvesinden bir yudum aldı keyifle. Şimdiden heyecanlanmıştı, ela gözlüsünün sarhoş halini deli gibi merak ediyordu.
"Hah, öyle kolay sarhoş olacağımı sanmıyorum, yani çok da heyecanlanma." Can bunu söylerken kendisi bile tereddütlüydü.
"Güldürme beni."
"Görürüz," dedi dik başlılıkla, "Kim sarhoş oluyormuş. Beni hafife alma." Bazen istemsizce gereksiz büyük lafla ettiğini biliyordu Can, sonu her zaman mağlubiyetle bitse de engel olamıyordu hırsına.
Atakan'ın kaşları havalandı, bu ela gözlü sidik yarıştırmaya oldukça hevesliydi. Şarap diye elma suyu verip kendisi de zil zurna olana kadar içse de bu tatlı sevgilisinin kazanmasına vesile mi olsaydı acaba? Kendi kendine güldü, bazen insan kaybetmeyi de bilmeliydi. Atakan işin ucunda bir ödül olmasa da sarhoş bir Can onun için altın yumurta gibi olacaktı sonuçta, çok eğlenecekti.
"Çok ısrar ettin. Alkol toleransım düşük benim, kaybedeceğim." Atakan yalancı bir ciddiyetle mırıldanınca Can'ın gülüşü büyüdü. Ufak bir kıkırtı çıktı ağzından.
"Şimdiden zafer çanları çalıyor desene."
"E sen daha önce alkol çok içmediğini söylemiştin, nereden biliyorsun kaybetmeyeceğini?" Can omuz silkti Atakan'ın bu dediğine.
"Nedense içimden bir his alkole çok dayanıklı olduğumu söylüyor," Ardından dudaklarını ısırarak devam etti, "Bilirsin, bizim ailede var alkolikler, genlerden geliyor, o yüzden bence toleransım yüksek." Can'ın amcasına atıfta bulunmasıyla kafasını yana sallayarak güldü Atakan.
"Çok heveslenme alkole, yanımda içeceksin diye rahatım. Yoksa izin vermem." Son yudumunu aldığı kahve fincanını tezgaha bırakıp kollarını göğsünde bağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yönetici Kalp- BxB
General FictionYeni yöneticisinin gelmesiyle birlikte Can'ın iş hayatı oldukça zorlu geçecek.