Smut var özlemişsinizdir hehe
Kahvaltıdan sonra etrafı toparladık beraber ve kahve yapıp salonda oturduk biraz. Öyle sohbet muhabbet ederken kapı çaldı. Atakan daha kalkmadan Zühre yenge koştu kapıya.
"Şöyle yandan arka bahçeye geçelim, oraya kurulacak." Birkaç konuşma daha geçtikten sonra iki üç adam ellerinde büyük kutularla yürüdüler arkaya.
Bir saatin sonunda mutfak kapısında durmuş, ağzım aralık bir şekilde bahçedeki devasa oyun alanına bakıyordum. İki kaydırağı, salıncağı, trambolini ve hatta top havuzu olan kocaman bir şeydi bu.
Atakan, oyun parkını getiren adamlarla konuşuyordu ciddi bir şekilde. Sağlamlığından, herhangi bir risk etkeni taşıyıp taşımadığından emin olmak istercesine.
Eren Aykut Bey'in kucağında büyülenmiş gözlerle bakıyordu karşısına. Badem de aynı heyecanla koşturuyordu etrafta. O bile sevinmişti. Zühre yenge eğilip onun yumuşak kahve tüylerini okşadı.
Ben... Ben ise öylece izliyordum karşımdaki manzarayı. İçimde tarifi açıklanamaz, ılık bir his akıp gidiyordu. Bir kez daha tekrar ettim zihnimde, aile olmak için aynı kandan olman gerekmiyordu.
Aklıma gelen şeyle telefonumu aldım elime. Aykut Bey'in o çok sevdiği restorana bir rezervasyon yaptırdım akşam için. Orada bana hesabı elletmeyeceklerini bildiğimden parayı hemen peşin ödedim. Atakan zaten genel olarak bir şeyi ödettirmediğinden kartımda birikmiş oldukça fazla param vardı. Bi Eren'in kreş ve servis masraflarına ediyordu o kadar.
Ben de onlar için bir şey yapmak istiyordum.
"Napıyorsun güzelim?" Atakan'ın sesiyle telefonu kapatıp cebime koydum ve yüzüne baktım. İki adım atarak yaklaştı ve kapı pervazına yaslanarak baktı koyu kahveleriyle.
"Akşam için rezervasyon yaptım, Aykut Bey'in şu çok sevdiği restoran var ya." Kaşları havalanırken kafasını salladı gülümseyerek. Elini uzattı ve alnıma düşen açık kahve saçlarımı arkaya yatırdı.
"İyi düşünmüşsün." Birkaç saniye yüzüme baktı ve tereddüt eder gibi sordu, "Sen iyisin, değil mi?" Gülümsedim ufakça.
"İyiyim, sadece," Cümleyi toparlamak istercesine duraksadım, "Duygulandım azıcık." sırıtırken eliyle yanağımı tutup diğer yanağıma sıkıca bastırdı dudaklarını. Anında arkasına doğru baktım, bizi görmediklerinden emin olmak için.
"Niye duygulandın bakalım?" Belimden tutarak içeri çekti beni. Böylece hiç göremeyeceklerdi.
Omuz silkerken o diğer elini de belime koyup yapıştırdı beni kendine. Giydiği beyaz keten gömleğin düğmelerine götürdüm parmaklarımı ve oynadım onlarla.
"Dayın ve yengen çok iyiler. Bizi hiç yargılamadılar, ayrıca Eren'i böyle mutlu etmeleri duygulandırdı. Mutluluktan yani." Kaşları havalanırken gülümsemesi büyüdü.
"Oy oy kıyamam ben sana." Dedi bebek sever gibi ve kafasını boynuma gömüp öptü bir kaç defa. "Ben sana dedim," Kafasını kaldırıp tekrar elalarıma baktı, "Dayımlar anlayışlı insanlar, boşuna gerilmene gerek yok diye."
"Evet de, insan ister istemez yine de geriliyor." Gözlerini kısarak baktı bu sefer.
"Sen inanmıyor musun yani benim sözlerime?" Göz devirdim.
"Ya ben onu mu diyorum Atakan."
"Bilemeyeceğim artık, inanmıyorsun bana." Yalancı bir dargınlıkla konuşunca kahkahama engel olamadım. Aynı çocuk gibiydi şuan, kollarımı boynuna sardım parmak uçlarımda yükselerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yönetici Kalp- BxB
General FictionYeni yöneticisinin gelmesiyle birlikte Can'ın iş hayatı oldukça zorlu geçecek.