Bir şeylerin başlangıcını kolay kolay hatırlayacak biri değilimdir ama onunla beni yakınlaştıran ilk cümlelerimi hatırlıyorum. Müzik zevkimiz ne kadar benziyor. Kendimi zorlayıp daha eskiye gitmeli bu hikayeyi daha makul daha anlaşılır bir yerden anlatmaya başlamalıyım.
Üniversiteye başlangıç bu hikaye için uygun bir yer gibi görünüyor. Anılarımı netleştirmek için zihnimi zorlamam gerek. Zorluyorum, zorluyorum, zorluyorum...ve evet. İşte oradayım. Yurt odamda. Eşyalarım yerleştirilmeyi beklerken yataklardan birine oturmuş durumu sindirmeye çalışıyorum. Çok şehir çok okul gezmiştim. Çocukken yeni yerlere adapte olmak iki-üç oyuna bakarken büyüdükçe durum zorlaşmaya başlamıştı. Bağlandığı şeylerden kolay kopamayan biriydim. Yeni yerler gözümü hep korkuturdu. Gerçi gözümü korkutan şeylerin sayısı çok fazlaydı ve bu sebeple bir maske ile gezerdim. İnsanlar benden ürkerdi ve bu bana keyif verirdi.
Ben odayı inceler ve yeni hayatimin nasıl olacağı ile ilgili kendi içimde sorular sorarken odaya iki kişi gülüşerek girdiler. Anlık refleksle sesin geldiği yöne bakarken bakışlarım onları korkutmuş olacak ki bir anda suskunlaştılar. Bakışların insanlar üzerindeki etkisi ne garip. Ben ufak tefek bir kızım gelenlerin ise 1.65ten uzun oldukları kesin neyin korkusu bu? Eğer üç kişilik odanın diğer iki sahibi bunlar ise bir şekilde diyalog kurmamız gerekiyordu.
Sesimi ayarlamaya çalışıp konuşmayı başlattım. "Oda arkadaşlarıyız sanırım" içlerinden daha kısa olan beyaz tenli kız anında cevap verdi "Yok, arkadaş bu odada ben başka odadayım." İçimden ufak bir oh çektim. Odada birbiriyle bu kadar yakın iki kişinin sürekli muhabbetini gülüşmesini çekmek istemiyordum. Diğer kız hiç konuşmamıştı, ikisinin de gerginliği hissediliyordu bunun dağılması için biraz daha konuşmam gerektiğini hissettim. "Anladım, Defne ben, hukuktayım." Beyaz tenli olan yine önce atılıp "Hale ben de bizim de hukuk" dedi. Ben ötekine bakınca isteksizce "Sena" diyerek bakışlarını çekti. İçimden işimiz var dedim keşke odada kalan şu konuşkan kız olsaydı. Diğeri ya beni sevmemişti ya da benim gibi yabaniydi iki türlü de onunla zaman zor geçecek gibi görünüyordu. Odadaki diğer kızı merak etmeye başladım eşyaları buradaydı hatta yerleştirilmişti ama kendisi yoktu.
Ben kendi iç dünyamda dalıp gidince kızlar kendi aralarında bu sefer sessizce konuşmaya başladılar. Onları izlemek veya dinlemek istemiyordum. Telefonumu alıp odadan çıktım. Koridorda biraz ilerleyip yine bu gibi anlarda sarıldığım insanı aradım. Telefon birkaç çalıştan sonra açıldı.
"Aloo kuziş aramanı bekliyordum valla, nasıl ortamın yerleştin mi tanıştın mı insanlarla of çok heyecanlı" o ardarda soruları sıralarken ben iç geçirdim ve "Neva" dedim.
Ne söyleyeceğimi bilmiyordum iyi veya kötü hiçbir şey olmuş sayılmazdı ama içimdeki burukluk gitmiyordu.
Ailemden ayrılmış olmak mıydı bilmiyorum ama aileme çok düşkün olduğumu hiç düşünmedim. Ortama ayak uyduramama korkusu gibi de değildi daha çok ayak uyduramayacagimi bilmek gibiydi. Her ne kadar her gittiğim okulda birileriyle arkadaşlık kurduysam da bunun gitgide zorlaştığını görmüştüm. Ergenliğe girdiğimden beri de iyice içine kapanık biri olup çıkmıştım. Her yere yalnızlığımla birlikte gidiyor gibi hissediyordum."-fne bak korkutuyorsun beni" kendi düşüncelerimde dalıp gitmisken ona bir şey söylemedigimi farketmemistim. Sesimi ayarlayıp konuşmaya başladım. "Yok bir şey be, hüzün çöktü öyle birden.Yerleşmedim daha tam, yatağı yaptım sadece. İki kızla tanıştım biri daha neşeli bişeye benziyor ama maalesef oda arkadaşım suratsız olan."
"Sen çok suratlısın ya sanki millete laf ediyorsun bir de"
"İşte birimizin suratı olaydı bari diyorum. Neyse ya... Garip hissediyorum be Neva."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES
RomanceKim olduğumu hiç sormadım kendime. Olurlar olmazlar, doğrular yanlışlar ile büyüdüm. Bir gün bütün ezberlerim bozuldu ama öyle güzeldi ki hissettiklerim ve öyle sustum ki bunları şimdi durmadan anlatmak istiyorum. Biliyorum ne süslü kelimelerim var...