Adamı hiçbir yerde bulamıyorum. Neva ile Zeliş de kalkmış bana artık pes mi etsen diyor. Hem bak hatırlıyorsun yavaş yavaş ne gerek var ki adamı bulmaya diyorlar.
Ben de patladım dün onlara.
"Beni hiç anlamıyorsunuz değil mi? Ne gerçek ne rüya bilmiyorum diyorum. O adam kapımın önüne gelmiş, beni bulmuş benimle konuşmuş önemli bir durum var belli niye anlamıyorsunuz ? Karanlıkta kalayım diye elinizden geleni yapıyorsunuz yeter artık!" dedim."Olur mu öyle şey biz senin için-" derken sözünü kestim.
"Benim iyiliğim aynen. Biliyorum. Biraz olsun bana kıymet verseydiniz benim ne kadar çaresizlik içinde kıvrandığımı anlardınız. Ben polise gidip sahte bir suç hakkında şikayette bulundum bana gelmiş sosyal medya kullanmıyormuş pes et diyorsunuz. Ya bir bilgi kırıntısı için nasıl kıvranıyorum hiç mi vicdanınız yok sizin?" Sözlerim ne hikmetse Zeliha'da biraz etkili oldu
"Neva ben dayanamıyorum." der demez Neva ona döndü.
"Zeliş sus!"
"SİZ BENİMLE DALGA MI GEÇİYORSUNUZ??!!" diye patladım. Bana sakin olmamı söylediklerinde ise...
Yani aslında her şey onlara sakinim dememle başladı. Birden görüntü değişti. Bir otel odasındaydım. Odasındaydık. Şule ve ben."Defne daha sakin misin?" dedi ağlamaktan çatallı sesiyle.
Hiç de sakin olmayan bir tonda
"Sakinim!" dediğimde gülümsedi."Hiç değişmemişsin." Neye dayanarak bunu söyleyebilir ki? Görünüşüm kesinlikle üniversite ile alakasızdı. O zamanın aksine saçlarım kısaydı kulaklarımda ikişer üçer küpe vardı. En az sekiz kilo almıştım.
Karakterime gelirsek o küçük kız ile bu kızın alakası bile yoktu.
"Çok değiştim. Tahmin bile edemezsin."
"Ben de" dedi. Oysa ona bakınca çok büyük bir değişiklik görmüyordum. Biraz kilo almıştı evet ama hala çok güzeldi. Gözlerinde ise evet belki orada bir farklılık vardı. Yorgun gibiydi gözleri. Yine de gözlerime bakınca eskiden bildiğim o ışığı görür gibi oluyordum. Hele arabaya binmeden önceki...
"Beni öptün." dedim hatırlayınca. O sinir krizi anımı bu şekilde durdurmuştu. Sonrasında gözlerine bakmıştım şaşkınlıkla uzun uzun. Ayakta duramayinca da beni alıp kendi arabama yolcu koltuğuna bindirmişti kendisi sürücü koltuğuna geçip sürmeye başlamıştı. Bu otele gelip odaya girdiğimiz ana kadar konuşmamıştık.
"Evet" dedi dünyanın en normal şeyiymiş gibi.
"Sokak ortasında." Kim bilir kimler görmüştü bizi. Benim bildiğim Şule ölse böyle bir şey yapmazdı. Karşımdaki Şule ise yine az önceki tonda cevap verdi.
"Evet."
"Neden?" Ne cevap vermesini istiyordum bilmiyorum ama bunu sorarken kalbim deli gibi çarpmaya başlamıştı.
"Susmuyordun." Omzunu silkerek söylediği şey sinirimi bozmuştu.
"Çok komik." dememle yine gülümsedi. "Buraya niye geldik?"
"Konuşmak için." Tüm kafeler, boş sokaklar, parklar, çuvala girmiş sanırım. Arabada bile konuşulabilirdi.
"İnsan içinde öpüp konuşmaya otele getirdin yani. Mantığını sikeyim."
"Küfretme." Hah bak bu bildiğim Şule.
"Ayrıca sadece ben öpmedim." Yani evet azıcık karşılık vermiş olabilirim."Ben nefes alamadım diye açtım ağzımı bir kere karşılık vermek için değil. " Başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES
RomansaKim olduğumu hiç sormadım kendime. Olurlar olmazlar, doğrular yanlışlar ile büyüdüm. Bir gün bütün ezberlerim bozuldu ama öyle güzeldi ki hissettiklerim ve öyle sustum ki bunları şimdi durmadan anlatmak istiyorum. Biliyorum ne süslü kelimelerim var...