Adamın Yüzü

98 8 0
                                    

Evime yerleştim. Sokakta ve kapıda garip hissettim ama eve girdiğimde kayboldu o his. Hafızam yine yüzüme gülmedi.

Geçmişten bahsedersek size evli çiftleri andıran üçüncü senemizden bir sürü anı anlatabilirim. Bir sürü mutfak, banyo, yatak odası anısı; verdiğimiz davetler; kavgalarımız ve çok geçmeden barışmalarımız. Hayatımda bir sürü güzel şey yaşadım ama hayatımın en mutlu anları dediğimde gözümün önünde o sene canlanır.

Hep pespembe değildi tabi. Düşünmemek bir yere kadar sürerdi ve bazen düşünmeye başlardık. Ailelerimizi, dışarıdaki dünyayı, beklentileri.. O zamanlar ikimizi de bir kasvet sarardı. Hiçbir zaman açık açık konuşmazdık o kasvetin nedenini ama bilirdik. Kimselere bir şey demeden kaçıp gitmek hakkında konuşmaya başlardık. Başka yerde başka bir hayata başlamak hakkında konuşurduk. Sanki bu ortak hayatımız için değil de ayrı ayrı hayattaki isteklerimizmiş gibi konuşurduk. Sonra ikimiz de bunu ailemize yapamayacağımıza karar verirdik. O zaman çaresizliği iliklerime kadar hissederdim. Buna rağmen en güzel zamanlarımdı.

Benim size esasında itiraf etmem gereken bir şey var. Daha yakın geçmişten bir şey. Geçen haftadan..

Ben o adamı bulmak için bir yola girdim. Kızmayın hemen lütfen tek başıma bir belaya bulaşmaya çalışmadım. Bana çarpan kişi ve Zeliha'yla bir araya geldik. Eve taşındıktan sonra ilk misafirim Zeliha oldu. Ben girdikten bir saat sonra kapı çaldı.

"Hoşgeldin içeri gel" Gerginliğim ses tonuma bile yansıyordu.

"Gelmedi mi seninki?" diye sordu.

"Yok gelmedi, gelir birazdan.. Offff!"

"Sakin ol diyeceğim de ben de sakin değilim. Adamı resmettik diyelim gördüğünde tanıyacağını mı düşünüyorsun? Ya tanımazsan?" Bunu ben de düşünmüştüm.

"O zaman polis kuzenim Erdinç Abiyi ararım. Adamın biri telefonumu kullanmak için rica etti sonra aldı gitti derim uydururum bir şeyler artık, arar adamı, bulunca da şikayetimi geri alırım."

"Pek detaylı düşünmüşüz, niye direkt çantanı çalmıyor?"

"Şikayete bağlı suç olsun diye"

"Hıı öteki değilmiş mi vay anasını! İşte bunları hep bilmek lazım."

"Aynen Zeliş birini bulmak için iftira atacaksan aklında bulunsun şikayete bağlı suçlardan at."

"Adam sana iftira attın diye dava açarsa?"

"Açarsa açsın Zeliş valla onu düşünecek halde değilim. Adam yeter ki bir karşıma çıksın. Hem o gün kaçtı diye mi bilmiyorum ama iftira attım diye peşimde koşacak biri gibi gelmiyor."

Biz bunları konuşurken kapı çaldı. Ben derin bir nefes alıp giderek kapıyı açtım. Karşımdaki genci tepeden tırnağa süzdüm. Acaba kaza anında onu görmüş müydüm diye düşündüm.

"Hosgeldiniz. Serhat Bey değil mi?"
O da aynı şekilde beni tepeden tırnağa süzüyordu.

"Merhaba. Evet. Çok iyi görünüyorsunuz. Toparlanmışsınız." Bana sorsalar perişan haldeyim derdim ama o halimden memnun görünüyordu acaba beni son gördüğünde ne haldeydim?

"Evet iyiyim. Buyurun arkadaşım da geldi zaten." Kapıdan çekilerek içeri davet ettim. Zeliha onu görünce yaklaşıp elini uzattı.

"Merhaba Zeliha ben. Arkadaşlar Zeliş der." Zeliha'nın yüz ifadesinden adamı beğendiğini anlamıştım. Serhat Bey de elini sıkarak karşılık verdi

"Merhaba memnun oldum Serhat ben de."

"Maşallah. Yani ben de memnun oldum. " Gözlerimi devirdim.

"Siz oturun şöyle konuşun, isterseniz çizime başlayın ben de size içecek bir şeyler hazırlayayım. Çay kahve meyve suyu ne içersiniz?"

KAFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin