Konuşma

183 10 3
                                    

   Sınavlar bitene kadar Şule de ben de o günün konusunu hiç açmamıştık. Beni bir sonraki haftasonu için çağırsa da dersleri bahane edip kabul etmemiştim sadece okulda bir araya geliyorduk. Kalbimde hem korku hem öfke vardı. Korkuyordum çünkü bir kez daha o sınırı geçip sonra soğuk tepkilerle karşılaşmaya kalbim dayanır mıydı bilmiyordum. Öfkeliydim çünkü en azından olumlu veya olumsuz bir konuşmayı hakettiğimi düşünüyordum.

  O konuşma hiç beklemediğim bir anda beklemediğim şekilde başladı.

Şule Sönmez: Nasıldı sınavların?

Defne Kara: Bilmiyorum.
İyi değildi pek

Şule Sönmez : Of Defne nolur daha fazla uğraşsan
Bir de dersi bahane edip bana gelmedin.
Bir daha bahane falan yok zorla oturtup çalıştırmayınca nasıl çalışıyorsun gördük

Defne Kara: Odaklanamıyorum biliyorsun.. neyse finalde daha fazla asılırım senin nasıl diye sorcam ama iyidir diye tahmin ediyorum

Şule Sönmez: İyi iyi ee sınavlar da bitti sen mi bize gelirsin ben mi geleyim ? Hale gidiyormuş sanırım memlekete Sena kalıyor mu?

Defne Kara: Yok.. ikisi de gidiyor bu akşam

Şule Sönmez: Hmm geliyorum ben o zaman hiç yalnız kalamadık sınav haftasında yani o son seferden sonra

Defne Kara: Evet.. Biraz frene basmak gerekiyor sanırım

Şule Sönmez: Sen baya bi fena oldun o gün
Sahi ya niye öyle oldun sen?

Dalga mı geçiyor benimle bu kız? Kendisi hiçbir şey hissetmemiş gibi mi davranacak? Ben mi yanlış anladım yoksa gerçekten bir şey hissetmedi mi? Kendi kendime gelin güvey oluyorum, belki de o halimden sonra hala arkadaş kaldığımız için şükretmem gerekiyordur. Ne kadar zavallıyım ne sanıyordum ki herkes benim gibi anormal değil.

Defne Kara: Bilmiyorum nedenini!! Anormal olduğum içindir. Böyle doğmuşumdur hastayımdır 7 yaşımda taciz edildiğim içindir bilmiyorum tamam mı yeterince utanıyorum sorma daha fazla bir şey bana sus

Şule Sönmez: Defne
Sakin ol
Ben de senin gibiyim
Geliyorum
Konuşalım

Defne Kara: Tamam

  Gözümdeki yaşları sildigimde ne demek istediğini düşündüm. Yediğim tokattan sonra artık ne hareketlerine ne sözlerine yüklemek istediğim anlamları yükleyemezdim. Ben aptal değildim o an ne hissettiği açıktı ama o bunu kabul etmedikçe bir anlamı yoktu. Şimdi bu cümlelerin altında ne olduğunu bildiğimi düşünsem bile o gelip ne söylerse gerçek o olacaktı.

***
Kızlar gittiğinden beri ikimiz de başımızı eğmiş oturuyorduk. Nasıl konuşmaya başlayacağımızdan emin değildik. Ben ne hissettiğimi bilsem bile onun nerede olduğunu bilmiyordum.

"Daha önce öyle hissettin mi?" diye sordu bir anda.

"Nasıl öyle?"

"Yani işte fena oldun ya?"

"Tahrik olmaktan mı bahsediyorsun?" diye sorduğumda yanakları kızarmıştı. Başını sallayarak eğdi. Bu hareketi beni güldürdü.

"Elbette hissettim. Ama o günkü gibi değildi."

"Şey yapar mısın peki?" Yine gülesim geldi. Muhtemelen mastürbasyondan bahsediyordu. Erkeklerin herkesin içinde açık açık konuştuğu mesele kızlar için niyeyse büyük bir tabu gibiydi.

"Evet."

"Neyi kastettiğimi anladın mı?" bu sefer meraklı bakışlarını yüzüme dikmişti.

"Evet."

"Emin misin? Çünkü yanlış anlamış olabilirsin." diyince yine gülmeye başladım. Ben gülünce yine utanıp başını eğdi. Bir yandan o utandığı için benim de yüzüm kızarıyordu bir yandan da yaptıklarımızdan sonra bunu konuşmak zor olmamalı diye düşünüyordum.

"Kendini tatmin etmekten bahsediyorsun." diyince bu sefer gözlerime baktı ve hiç indirmedi.

"Nasıl yapıyorsun mesela?" diye sorduğunda utanma sırası bana geçmişti.

"Bunu mu konuşacaktık?" diye sordum.

"Böyle hissetmemeliyiz." diyince bir anda kalbime bıçakların saplandığını hissettim. O ise devam etti "Ben de küçükken tacize uğradım ama benim hormon dengesizliğim de var biliyorum, bunlarla ilgili herhalde. Bakma böyle çat diye söylediğime sen söylemesen bunu asla sana söyleyemezdim. Kimseye söyleyemezdim. Doğru olmadığını biliyorum ama engel olamıyorum."

Ellerim titriyordu. Ne hissedeceğimi şaşırmıştım. Hem yalnız olmadığım için rahatlamıştım hem de içimde bir yerlerde nedenini bilmediğim bir acı vardı.

Şule'nin de gözleri dolmaya başladı. O an yaşadığım her duygu sürecini onun da yaşadığını düşündüm. O da kendini sorguluyordu o da benden utanmıştı.

Ona baktıkça benim de gözlerim dolmaya başladı. Ellerimi yüzüne götürdüm. Alnımı alnına yasladım.
Bir süre öyle sessizce yaşlarımızın akmasına izin verdik.

O gece ikimiz de çok duygusallaşmıştık. Yatakta saatlerce sarılarak uzandık. Şule arada bir yüzüme boynuma öpücükler konduruyordu. Hiç hissetmediğim kadar yakın hissediyordum kendimi ona. Aklıma yine onun tenine dokunma onunla bir bütün olma fikri düşünce kovdum. Eğer o engel olmak için bir uğraş içinde ise o uğraşa saygı duymak zorundaydım.

Başarılı olur da ona bir daha dokunamazsam diye düşününce sıkı sıkı sarıldım kollarım arasındaki bedene. Her şeyden önce arkadaşımdı, dostumdu o benim. Bu yakınlığımız bana yeterdi yeter ki benden kaçmasın. Fazlasına dair umut eden açgözlü yanımı susturmak zorundaydım.

***

Ne zaman uyuduğumuzu bilmeden gözlerimi sabaha açtım. Şule'nin kolları arasındaydım yüzlerimiz yakındı ve o kadar güzel görünüyordu ki kendimi tutamayıp dudaklarına bir öpücük kondurdum. Öper öpmez pişmanlık tüm vücudumu sararken uyanmamış olmasına hem şükrettim hem de kendimi iyice sapık gibi hissettim.

Beni saran kollar arasından sessizce çıkmak isterken hareketlerim onu uyandırdı.

"Günaydın kuş"

"Günaydın"

Gözlerime uzun uzun baktı. Ben az önce yaptığım hareketin utancı ile susarken o birazdan yapacaklarının gerginliği ile susuyordu.

"Defne" iç çekerek adımı söylediğinde "Şule" dedim onu taklit ederek.

Yaklaştığında gözlerim kendiliğinden kapandı. Bu sefer dudaklarımız bir araya geldiğinde nerede duracağımıza dair hiçbir fikrim yoktu.

KAFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin