Bir daha aramadı beni. Bir hafta sonra dayanamayıp ben aradım ama o açmadı, mesajlarıma dönmedi ve beni engelledi. Artık yoktu.
Çok ağladım. Evdekiler biliyordu Şule için ağladığımı kendimi harap etmeme kızıyorlardı. Değer vermemiş demek ki sana, değmez onun için bu kadar üzülmeye diyorlardı. Bu bir teselli cümlesi mi? Daha beter ederdi beni. Ben sadece değişmesiyle bile acı çekiyorken bana seni aslında hiç sevmemişti diyorlardı resmen.
Kapısına dayanmak istediğim zamanlar oldu ama o kadar kırılgandım ki kapıdan kovarsa evime dönecek gücü de bulamazdım. Darmadağındım. Dersleri bırakın günlük hayatıma bile odaklanamıyordum. Annemin zoru ile üç beş lokma yiyor, babamın zoru ile dersin başına oturup boş boş sayfalara bakıyordum.
Kafamda hep aynı soru yankılanıyordu: Neden?
Neden yaptı bana bunu? Anlamıyorum. Ne değişti? Niye böyle oldu her şey? Beni hiç mi sevmedi, sonradan mı soğudu? Ben mi bir hata yaptım? Neden?
Büyüdük diye mi oldu ? Tanıştığımızda liseden yeni çıkmış kişilerdik ama artık üniversite bitirmiş insanlar olmuştuk. Bu muydu sebebi ? Hepimiz büyüdükçe değişir miydik? Ben değişmiş miydim?
Değişmiştim evet ama benimki başka türdendi. Bir kere kalbim değildi değişen. Sahi onun kalbi beni ne kadar sevmişti ki ?
Okul başladıktan sonra her şey daha kötü oldu. Her yerde onu görüyor gibiydim. Her yerinde anımız vardı nasıl görmem ki? Yaren yanımda olmak için çok uğraştı o dönem ama ben onu görmeye bile katlanamıyordum. Belki enayilikti ama sanki onunla konuşmak Şule ile yaşanmış her şeye ihanet olur gibi geliyordu.
Biraz daha kolay olur diye erkeklerle takılmaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü başlarda her şey güzel olsa hatta o kişilerden hoşlansam da iş ne zaman fiziksele dönse bir şeyler oluyordu bana.
Anlatması zor ama sanki nefes alamıyormuş gibi hissediyordum. Öpüşmek kolaydı uzanmak tamam ama ne zaman elleri belden aşağısına gidecek olsa kalbim çarpıyordu ve durmak zorunda hissediyordum. Bu bir başkasına duyduğum hislerle mi ilgiliydi yoksa çocukluğumdan kalma taciz travmamla mı emin de olamıyordum.
Sadece Şule'yi aşmak istiyordum ama eğer geçmişimdeki bir olay benim başkaları ile yakın olmama engel oluyorsa buna çözüm bulmalıydım. Bu yüzden çocukken uğradığım tacizler için terapiye gitmeye başladım. Şule hakkında tek kelime etmedim o terapiste sadece erkeklerle yakın olamadığımı anlattım. Zarar görme korkumdan kontrolü elimde tutma isteğimden ve güven bağından bahsetti uzun uzun bana. Yalan söyleyemem biraz rahatlatıyordu beni ama tamamen kontrolü bırakmak hiç bana göre değil gibiydi.
Bir iki ay sonra Hale ve Sena aynı gün içinde beni Şule beni engellemiş diyerek aradılar. Onlara artık benimle de konuşmadığını söylediğimde ikisi de bana inanmadı bir tür oyun yaptığımızı düşündüler. İnandıkları anda ise geçici bir dönem olduğunu düşündüklerini dile getirdiler. Onlara inanmayı çok istedim ama onları bile engellemiş olması hayatından benimle ilgili her şeyi silmeye çalıştığı anlamına geliyordu. Her yaptığı canımı çok yakıyordu. Böylesi bir vazgeçişi haketmek için ne yapmıştım ki ben? Ne zararım olmuştu ona?
Yine o soru... Ona o kadar sormak istedim ki: Neden ? Neden ? Ne-den! Ne-den?! Nedeen?! NEDEEEN!! NEDEEN!!
Defne dur zarar vereceksin kendine!
NE-
~~flasback~~
Neden ya neden?
Defne dur nolur!
Neden gittin neden"
~~flashback bitiş~~
İyi misin?
Be- ben, ben galiba bir şey hatırladım.
_____
İstediğin zaman anlatmaya başlayabilirsin.
Sadece küçük bir an. Şule'yi gördüm. Ama değişmişti. Kollarımı tutuyordu sizin gibi. Ben ona neden diye bağırıyordum ve o bana dur diyordu. Sanki az önce yaşadığımız şeyin aynısıydı.
Bunu uyduruyor olabilir miyim?
Mümkün. Ama sanırım az önce yaşadığın şey bir çağrışım yaptı. Yani sana, beynine tanıdık geldi durum. Bu da benzer bir olayı yaşamış olduğunun göstergesi gibidir.
Ben Şule'yi gördüm o zaman. Ben onu gördüm ve ona hesap mı sordum?! Bu gerçekse benden beklenmeyecek bir cesaret doğrusu.
Ben tam tersini düşünüyorum. Tam da senden beklenecek cesaret.
Cesur muyum ben?
Elbette cesursun. Her zaman söylemen gereken şeyi söyledin sen. Hayatına bak ailene açmışsın kendini onları kaybetme pahasına.
Evet. Biraz fazla hikaye okudum sanırım. Veya anneme izlettiğim bazı filmlerin annemi yumuşattığını düşündüm. Birlikte Orange Is The New Black izledik ve annem o kadınları anlıyormuş gibi görünüyordu. Dizi kadın hapishane dizisi, çok fazla eşcinsel vardı. Neyse işte söyledim ben de bir anlık cesaretle.
Annem birkaç gün sessizleşip sonra babama anlattı. Beni karşılarına alıp bu günaha tövbe etmemi bir daha bulaşmamamı söylediler. Bunlar iyi kısımlar. Çünkü sonrasında bana olan tavırları öyle değişti ki. Hastaymışım gibi davrandılar resmen annem östrojen arttırıcı yiyeceklere kafayı taktı bir de psikiyatrist arayışına girdi babam ise doktorlara anlatmayı dahi doğru bulmadığı için gitmemi istemiyordu, o da sanki tüm varlığımdan rahatsızdı.
Neyse ki söylemek için okulun bitmesini beklemiştim. Çünkü staj için bile Ankara'da halamla kalmayı teklif ettiğimde karşı çıktılar. Belki okula bile karşı çıkarlardı. Maddi özgürlüğümü elime alana kadar dişimi sıktım ben de ama evde başım dik adım atamaz olmuştum. Çok ağırdı.
Ben iyi hissetmiyorum.
Neyin var?
Başım dönüyor. Şule ile konuşmak istiyorum. Devamını duymak istiyorum. Sanki yarım kalan bir rüya gibi şuraya uzansam devamını görecekmişim gibi. Sanırım dinlenmem lazım.
Oda ayarlayabiliriz.
Yok eve gitsem daha iyi olacak. Uzun bir uykuya ihtiyacım var merak etmeyin Neva'yı veya Zeliş'i ararım yalnız olmam. Sonra görüşürüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES
RomanceKim olduğumu hiç sormadım kendime. Olurlar olmazlar, doğrular yanlışlar ile büyüdüm. Bir gün bütün ezberlerim bozuldu ama öyle güzeldi ki hissettiklerim ve öyle sustum ki bunları şimdi durmadan anlatmak istiyorum. Biliyorum ne süslü kelimelerim var...