Şule bana benimle yaşamak ister misin diye sorduğunda bana ne kadar fazla şey hissettirdiğinin farkında mıydı emin değilim ama farkında olsaydı yine de yapardı. Bu soru ile ayaklarımın yerden kesilmesi sonrasında gelen cümlelerin ise beni tekrar yere indirmesi onun için çok önemli ayrıntılar değildi. Önemli olan sonuçtu her zaman.
Hale, Sena, ben ve Şule kantinde oturmuş çay içiyorduk. Şule gün boyu dalgındı ben ise sabırla bu dalgınlığının sebebini bana söyleceği anı bekliyordum. Kızlar dersin başlaması ile ayaklandıklarında onlara derse girmeyeceğimi söyledim. Şule'nin dersi yoktu sadece okuma salonunda ders çalışmak için kalmıştı ve onunla daha uzun süre yalnız kalırsam düşündüğü şeyi daha kolay paylaşır gibi geliyordu. Yine de kızlar gider gitmez düşüncesini paylaşmasını beklemiyordum.
"Benimle yaşamak ister misin?"
"Ne?" Kalbimin sesinden ağzımdan çıkan kelimeyi duyamamıştım.
"Birlikte yaşasak diyorum benim evde.."
"Yani.. sen.. kızlar.. onlar ne diyor?"
"Selinle Rabia'nin okulu bitiyor bu sene mezun olacaklar. Ankara'da kalırlar gibi geliyordu ama dönmeye karar vermişler. Anlayacağın yalnız kalıyorum."
"Anladım."
Anladım evet. Ayağımı yerden kesen şeyin finansal endişeler ile edilmiş bir teklif olduğunu anladım mesela. Tabi başka kime bu teklifi sunacaktı ki? Biz en yakın arkadaşlarız..
"Bizimkilerle konuşmam lazım masraflar artar çünkü.. hem kızlarla da konuşmam lazım.. birlikte başladık sonuçta"
"Seni zorluyormuşum gibi hissettim. Daha hevesli olursun sanıyordum."
"Hevesliyim.. hep derdik zaten birlikte yaşasak da şu gelme gitmeler olmasa diye.."
"Ciddiye binince zor mu geldi?"
Neden bir anda yükseldiğini anlamamıştım.
"Hayır"
"Zor geldiyse yapmak zorunda değilsin alternatif planlarım var bunun ikimizi de mutlu edeceğini sandım."
Gözlerinin dolduğunu farketmemle şaşkına döndüm. Tamam, sakin olup parçaları birleştirelim. Sabahtan beri dalgındı bunu düşünüyordu. Bana söyledi olumlu veya olumsuz bir tepki vermedim onun konuşmasını bekledim o da bana bu fikre nereden geldiğini izah etti. Evet romantik bir yerden gelmemişti ama alternatifi olduğu halde bunu istemişti. Ben sadece maddi sebeplerle olduğunu sandığım için heyecanlı bir karşılık veremedim ve zoruna gitti.
Sonuç: Benimle yaşamak istiyor.
"Şuşum doldurma gözlerini. Seninle yaşamayı çok istiyorum. Sadece bir an için kızların vereceği tepkileri düşünüp endişelendim. Sen iste ben tüm ömrümü senin yanında geçiririm."
Son cümleyi kurduğuma bir an için pişman olmuştum. Ona olan sevgimin büyüklüğünü saklamak istediğim için değildi bu pişmanlık sadece onun ikimizin geleceğine bakış açısını bildiğim içindi. Bu cümlelerin onu rahatsız etmesini istemiyordum. Sadece onu değil beni de rahatsız ediyordu. Olmayacağını bildiğin bir şeyin hayalini kurmak canını acıtıyordu insanın.
Ama onun gözlerinde gördüğüm mutluluk ile pişmanlığım çok sürmemişti. Gözlerine baktıkça gülümsemem büyüdü. Ağlaması geçse bile sulanmış gözlerinden bir damla aşağı düşünce elim istemsiz olarak yüzüne uzandı. O, panikle kendini geri çekip yüzünü sildiğinde nerede olduğumuzu farkettim.
Birlikte kantinden çıkıp okuma salonuna doğru yürüdük. Gecikmeden önce ailemle ardından kızlarla konuşmam gerektiğini konuştuk. Evinin kirası faturalar kısacası artacak masrafım hakkındaki bilgileri aldım ve o ders çalışmaya dönerken ben telefonla konuşmak üzere okuma salonunun yakındaki merdivene yürüdüm.
Okuma salonu zemin kattaydı aşağı inen merdivenlerden bir iki basamak inip oturdum. Buradan hiç inmesem de bodrum kat gibi bir yere gittiğini düşünüyordum. Telefona bakarken duyduğum sesle donup kaldım. Emin olmak için biraz daha dinledim ve evet tam olarak öpüşme sesi geliyordu.
Kimseyi görmesem de birilerini basmış gibi hissediyordum. Sessizce ayaklanıp indiğim basamakları geri çıktım. Bir kişinin rahatsız olması yeterli onların da beni farkedip rahatsız olmasını istemedim. Yukarı çıkan tarafa yöneldim. En üstten bir iki basamak aşağıda oturup babamı aradım.
Babamın düzenimi bozmamdan başlayıp kızlara ayıp ettiğimden geçen eleştirel fikirlerini sabırla dinledikten sonra "masraflı olacaksa vazgeçtim" kartını öne sürdüm. Ben tutumluluğumla bilinirdim. Şimdiye kadar birçok şeyden vazgeçmiştim ve bu hep takdir görmüştü ama bazen vazgeçmek istemediğim şeyler olduğunda bu kartı öne sürerdim. Babam fakir bir çocukluk geçirmişti bir şeylerin sırf parasından dolayı içimizde kalması düşüncesi onun canını sıkardı. Onu maddi anlamda zorlayacağını düşündüğüm hiçbir şeye kalkışmazdım ama benim masraflı şeylerden uzak duran yapıma o kadar alışmışlardı ki onları zorlamasa bile hep vazgeçmemi bekliyorlardı. Benim de çok istediğim şeyler olabileceğini hatırlatmam gerekiyordu.
Neyse ki bu kart işe yaramış babam olur mu öyle şey kızımı üzmeye değer mi diyerek kabul etmişti. Keşke en baştan kabul etse de yorulmasak ama yok illa vazgeçirmeyi denemesi şart.
Ben telefonu kapattıktan hemen sonra aşağıdan birilerinin çıktığını farkettim. Öpüşen çiftin kim olduğunu görmek istemiyordum kafamın içinde çeşitli güzel ve yakışıklı oyuncular öpüşüyordu ve yerlerini gerçeklikle değiştirmek istemiyordum. Tam ayaklanmış gidecekken çıkan kişilerin ikisinin de erkek olduğunu farketmemle duraksadım. Gördüğüm sarı saç ve siyah saç tanıdıktı.
Emre ve Emrecan.
Sanırım bu tüm şüpheleri ortadan kaldıracak kesin bir delildi. Ama nedense bunu Şule ile paylaşmak istememiştim. Hem bugünün sadece bizimle ilgili olmasını istiyordum hem de sanki söylersem Şule'nin Emre'yi izlemesi için geçerli bir sebep kalmaz ama Şule onu yine de izlerse bunun bana hissettireceği şeylerden korkuyordum.
Onlar bana doğru dönüp beni farketmeden önce ses çıkarmadan yukarı çıkmaya başladım. Üst kata geldiğimde diğer koridordaki merdivenlere yürüyüp tekrar aşağı indim ve okuma salonuna girdim. Şule'nin yanına gelip sessizce "ailem tamam" dedikten sonra onun gulumseyen bakışları eşliğinde boş bir yere geçip ders çalışmaya başladım.
***
Kızları ikna etmek çok kolay olmamıştı. Bir süre Sena'nın küsmeleri ile uğraşmış ve Hale'nin gidersem yaşanma ihtimali olan komplo teorilerini dinlemiştim. En sonunda yerime birini bulmamı ancak o zaman gidebileceğimi söylemişlerdi. Bu düşünceleri ne kadar ciddiydi bilmiyorum ama yalnız vakit geçirmeyi o kadar sevmiyorlardı ki ciddi olma ihtimali yüksekti. Neyse ki iki gün geçmeden yanıma gelip "biz bulduk birini hadi iyisin" demişlerdi.
Buldukları kişiyle benim de görüşmem gerekiyordu yatağımı masamı dolabımı ona satacaktım. Şule'nin evinde bu iş nasıl halledilmişti bilmiyorum ama bana "Evdeki hiçbir eşya için para vermene gerek yok" demişti.
Evin salonunda oturmuş odamın yeni sahibi olacak kişiyi beklerken içimde hem heyecan hem de hüzün vardı. Bu eve emek vermiştik. İlk kez ailemden ayrı evim dediğim bir yer olmuştu. Bu ister istemez beni hüzünlendiriyordu. Yine de Şule ile aynı evde kalacak olmak artık her gece gözlerimi ona kapatıp her sabah ona açacak olmak karnımda tarifsiz bir kıpırtıya sebep oluyordu.
Kapı çalınca ayaklanıp antreye doğru yürüdüm. Sena benden önce kapıyı açmıştı ve gördüğüm kişi afallamama sebep olmuştu.
"Selam"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES
RomanceKim olduğumu hiç sormadım kendime. Olurlar olmazlar, doğrular yanlışlar ile büyüdüm. Bir gün bütün ezberlerim bozuldu ama öyle güzeldi ki hissettiklerim ve öyle sustum ki bunları şimdi durmadan anlatmak istiyorum. Biliyorum ne süslü kelimelerim var...