final: their ending

455 33 132
                                    

bölümde ara ara zaman atlamalari var kesilen yerlerde yine benim usengeclikten hepsi ama olsun

Bütün çocuklar beyaz hastane koridorunun farklı köşelerinde otururken onlara birisinin çıkıp herhangi bir şey söylemesi için beklemeye devam ediyordu. Sonunda beklemelerini bölen Melissa olurken kadın yanlarına doğru yürümüştü. Derek onu gördüğünde duvara yaslanmayı bırakarak hızla onun yanına giderken beklemeden sordu. "Melissa o nasıl?" Hemşire kadın birkaç saniyeliğine etrafına bakarken sonunda kollarını birbirine bağlayarak konuşmaya başladı. "Ameliyattan çıktı doktorlar şuan onu yoğun bakıma alacak. Yani o yüzden çok fazla bir şey söyleyemem durumu hakkında. Ama tek şaşırdığım şey bu yara ile nasıl hayatta kalabilmiş olduğu bu inanılmaz."

Melissa'nın son cümlesi ile Lydia bakışlarını yere doğru çevirirken Melissa, ölüm perisi kız ile beraber birkaçının daha yüzünde taşıdığı ifadeyi fark ederek kaşlarını çatmıştı. "Hey ne oluyor? Bilmediğim bir şey mi var?" Melissa ortaya söylese de daha çok bakışlarının Scott ve Chris üzerinde dolaşmasıyla avcı adam sessiz bir soluk almıştı. "Melissa o ölüydü."

Kadın hayatında duyduğu en tuhaf şeylerden birisini duymuş gibi garip bir yüz ifadesiyle adama dönerken konuştu. "Ölüydü derken ne demek istiyorsun?" "Ölüydü demek istiyor anne." Scott ona söylediğinde kadın gözlerini devirdi. "Oh- o ölümsüz falan da benim mi haberim yok? Dur ya da ne var biliyor musun ben bunu öğrenmek bile istemiyorum. O yüzden şimdi gidiyorum daha sonra size bilgi vermeye gelirim yine." Kadın arkasını dönmeden önce onlara hızlıca söylemişti.

***

"Bu nasıl olabildiğini anlayamıyorum bunu hissettim." Lydia başını ellerinin arasına alırken kafasının karışık olduğu sesinden bile belli olur bir şekilde konuşmuştu. "Ha ne?" Stiles onun sesiyle kendine gelirken kafası karışık bir şekilde ona dönmüştü. Lydia ona bir şey söylemezken yanında ayakta duran Allison elini kızın omzuna koyarak söyledi. "Bunu daha fazla düşünme Lydia. Sonuç olarak şuan hayatta değil mi?" "Uyanıp uyanmayacağını bile bilmediğimiz bir şekilde hayatta." Isaac koridorun karşısında sırtını duvara yaslayarak otururken umutsuzluk kokan bir sesle konuşmuştu.

Scott onların sözleriyle tuttuğu bir nefesi bırakırken konuşmaya başladı. "Bu kadar çabuk umutsuzluğa kapılmayın durumunun kötü olduğunu bilmiyoruz." "İyi olduğunu da bilmiyoruz." Bu sefer cevap veren kişi Stiles olduğunda Scott tekrar konuşmak için hamle yapmıştı. "O iyi olacak tamam mı? O yüzden kendinizi suçlamayı da umutsuz davranmayı da bırakın."

***

"Ben bin yaşındayım beni öldüremezsiniz!"

"Ama seni değiştirebiliriz." Void Stiles'ın bağırışının ardından Lydia, Stiles ile arkaya doğru bir son bir adım atarken söylemişti. Void kafası karışmış bir şekilde ona kaşlarını çatarken konuştu. "Ne-" Sözlerini bölen aniden sırtına saplanan bir kılıç olurken onun daha ne olduğunu anlamasına izin vermeden Scott parlayan gözleri ile beraber koluna dişlerini geçirmişti. Void hem kılıç hem de ısırık yüzünden acıyla bağırırken nefessiz kalıyor gibi yüzü tuhaf bir hal almış ve dizlerinin üzerinde yere düşmüştü.

Birkaç saniye boyunca dizlerinin üzerinde öksürürken sonunda ağzından bir ateşböceği çıkmıştı. Dört gençte birkaç saniye boyunca koridorda uçarak ilerleyen böceğe bakarken birisi aniden onu küçük bir kutuya kapatarak göz hizalarına girmişti.

Allison herhangi bir şeyin ters gitmesinden korkuyormuş gibi hızlıca üvezden kutunun kapağını kapatırken sormuştu. "İşe yaradı mı?" Lydia ona cevap vermek yerine birkaç saniyeliğine derisinde porselende oluşan çatlaklar gibi parçalanmalar oluşmasına bakarak kafasını salladı. Birkaç saniye sonra hepsi Void'in yere düşerek tamamen tozlar içinde kalmasını izlemeye devam ederken sonunda tamamen yok olduğunda Kira birkaç saniyeliğine kaşlarını çatarak diğerlerine bakmıştı.

seer | teen wolf [1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin