chapter fifty two: nightmares

370 35 42
                                    

"Baba beni vuracak."

Stiles, gözleri dolu bir şekilde Şerif'e bakarken neredeyse yalvarır bir tonda konuşuyordu. Şerif oğlunun ifadesine kaşlarını çatarken o da silahını Argent'a doğrultmuştu. "Argent o silahı indir." "Baba beni vuracak, beni öldürecek!" "Şerif o senin oğlun değil, o Stiles değil!" Avcı adam, Şerif'e söylerken adam oğluna doğrultulan silah inmeden silahını indirecek gibi görünmüyordu. Allison da onlara bir adım yaklaşırken babasına doğru konuştu. "Baba onu vurmayacaksın."

Stiles birkaç saniye sonra aniden yüz ifadesinin değişmesine izin verirken Argent'a bağırdı. "Vur beni! Vur beni!" "Silahını indir Argent!" "VUR BENİ!" Stiles ile Şerif neredeyse aynı anlarda avcı adama bağırmaya devam ederken Stiles tekrar seslendi. "Vur beni!!"

Rosa, çocuğun bağırışı neredeyse kulaklarında yankılanarak aniden yatakta doğrulurken birkaç saniye soluklanmak için gözlerini kapatmıştı. "Bu neydi be?" Kız eliyle gözlerini ovuştururken kendi kendine mırıldanmıştı.

Sonunda gözlerini tamamen güneş ışığı ile dolmuş olan odaya çevirirken saate baktı. Saatin 9 olduğunu fark ederken az önce gördüğü rüyanın etkisinden tamamen sıyrılarak gözlerini büyütmüştü. Hızlıca yataktan kalkarken çoktan geç kaldığı için koşarak banyoya girdi. Kısa bir sürede hazırlanırken çantasını alarak evden çıkmış ve okula doğru ilerlemeye başlamıştı.

Aynı hızla okula gelirken bahçede hala birçok insanın olduğunu gördüğünde o kadar da geç kalmadığını fark ederken biraz daha rahatlamıştı. Okula girdiğinde ilerleyemeden kapının önünde Lydia ile konuşan Allison'ın sırtı ile yüz yüze gelirken yana doğru kayarak ikisine baktı. "Hey kapıda durmanızın sebebinin beni karşılamak olduğunu umuyorum. Çünkü başka bahane kabul edilmiyor." Hala yüzünde şaşkın görünen bir ifade taşıyan Allison yerine Lydia ona cevap verdi. "Allison garip rüyalar falan görüyormuş kısacası herkes deliriyor."

"Ha o zaman bir şey yok ya." Allison, iki kıza gözlerini devirirken mırıldandı. "Siz ikiniz ciddi misiniz?" İkisi de ona cevap vermek yerine omuz silkerken Allison yürümeye başladı. Rosa birkaç saniye onun arkasından bakarken sonunda yürümeye başlamadan seslendi. "Tamam Ally sadece dalga geçiyordum, beklesene."

***

"Artık tek deli olanlar biz olmadığımıza göre devam edebiliriz." Lydia önden yürüyerek konuşurken Rosa kafasını sallayarak onayladı. Stiles ikisine kaşlarını çatarak bakarken Allison konuştu. "Biz deli değiliz." "Bende bir kurtadamım." Rosa ona söylediğinde aldığı yüz ifadeleri ile omuz silkti. "Ah gerçek olmayan şeyler hakkında konuştuğumuzu zannediyordum."

"Rosa seni kurtarmaya çalışırken bu hale düştük biliyorsun değil mi?" Stiles gözlerini devirerek kıza söylenirken Rosa da ona göz devirmişti. "Ben mi sana kurtar dedim be. Belki ben halimden memnundum. Ayrıca sanki benim için uğraşmışsın gibi." "Çok ayıp. Ayrıca baya baya ikinizde acı çekmemizden zevk alıyorsunuz bu kızıllarda genetik falan mı acaba?" "Evet alıyorum. En çokta senin belki birazcıkta Scott'ın." Rosa, yüzündeki şirin bir gülümseme ile çocuğa söylerken üçü de ona göz devirmişti.

***

"Belki bu kafanı falan toplamana yardımcı olabilir." Rosa, ilerideki ağaca hedef kağıdını asan Allison'ı izlerken söylemişti. "Odak sorununu odak gereken bir şey nasıl çözecek anlamıyorum ama denemekten zarar gelmez herhalde." Bu sefer de Lydia yanında ayakta duran kıza doğru söylemişti. Allison sonunda ikisinin yanına gelirken ellerinin titremesini azaltmaya çalışarak oku hedefe doğrultmuştu. İki kızıl da kaşlarını çatmış bir şekilde onu izlerken esmer kız sonunda okun gitmesine izin verdi. Ok birkaç metre bile ilerlemeden toprağa saplanırken Lydia kesik bir nefes almıştı.

seer | teen wolf [1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin