chapter six: don't worry derek

972 68 107
                                    

ben yine sınır falan boşverdim canım sıkıldığı için atayım dedim bölümü bu bölümü hiç sevmedim kötüyse görmezden gelin lütfen iyi okumalar <33

Scott sonraki gün antrenman için bütün takım sahaya geldiğinde son kez destek için yanındaki arkadaşına bakarken Stiles ona umutsuz bir gülümseme verip elini omzuna koydu, onu hafifçe ilerlemesi için öne itti. Scott gergin bir şekilde yanındaki çocuklara bağırmaya devam eden koçun yanına gelirken içine kaçmış sesi ile konuştu. "Hey Koç bir şey konuşmak istiyordum." Koç sıkıntılı bir ifade ona dönerken Scott'a izin vermeden konuştu. "Ne istiyorsun Mccall. Eğer maça çıkmamak için bir bahane falan bulmayı düşünüyorsan aklından bile geçirme. Kalp krizi geçirmediğin sürece hatta öyle olsa bile o kıçını kaldırıp maça çıkıyorsun! Şimdi ne söylemek istiyordun?" Scott daha da sessiz kalırken bir adım geriye attı ve hızlıca söyledi. "Aslında bir şey yoktu Koç önemli bir şey değildi söyleyeceğim."

Scott konuşması bittiği gibi Koçun başka bir şey söylemesine izin vermeden hızlıca geriye doğru koştu ve Stiles'ın yanına döndü. Çocuk hemen ona dönerken sordu. "Nasıl gitti?" "Gitmedi. Kalp krizi geçirsem bile o maça çıkmam gerekiyormuş." "Kulağa tam da Koç gibi geliyor."

İki çocuk kendilerini izleyen ve dinleyen esmer adamdan habersiz bir şekilde konuşmaya devam ederken kızıl saçlı kız sahanın dışından izleyen adamın yanına gitti. Adamın yanında dururken sessizce konuştu. "Bu ürkütücü biliyorsun değil mi?" "O maça çıkıyor." Rosa odağını değiştirirken hızla adama döndü. "Ne dün ona söylediklerimi dinlemedi mi bu?" Rosa adamın ona cevap vermemesine gözlerini devirirken bakışlarının hala kabarık saçlı çocuğun üzerinde olduğunu gördü ve tekrar konuştu. "Bu bakışı biliyorum, bir şey yapacaksın. Ne yapacaksın?" Derek ona birkaç saniyeliğine bakarken ciddi misin bakışı vardı yüzünde. "Onu tehdit edeceksin tabiki de neden buna hiç şaşıramıyorum tam senlik bir hareket." Rosa dalga geçer gibi konuşurken telefonunu çıkartıp saate baktı. Kız gitmeye hamle yaparken Derek'in tekrardan konuşmaya başlamasıyla durmak zorunda kaldı ve ona döndü. "Dün seni Argent ile gördüm." Rosa tek kaşını kaldırırken sordu. "Hangisiyle?" Derek kıza kısa bir bakış atarken kızıl konuştu. "Ha Allison'dan bahsediyorsun. Aynı okuldayız sadece birkaç kez konuştum Kate'i yanında görene kadar Argent olduğundan bile emin değildim."

"Emin değildim derken? Bir şey mi gördün?" Rosa ona bakmadan cevap verdi. "Önemli bir şey değil düşünmene gerek yok Derek." Derek bu sefer tam olarak kıza dönerken iki saniyeliğine yüzündeki her zamanki soğuk ifadenin düşmesine izin verdi. "Bir şeyin kafanı karıştırdığını anlayacak kadar seni tanıyorum Lina. Bana gelebileceğini biliyorsun." Rosa da ona dönerken kardeşine küçük bir gülümseme verdi ve cevap verdi. "Biliyorum Derek merak etme. Sadece aklıma takılan daha doğrusu emin olmam gereken bir şey var." Derek sessizce kafasını sallarken sonunda yürümeye başladı. Rosa da arkasından fazla beklemezken okula doğru ilerlemeye başladı. Birkaç dakika içinde içeri girerken programındaki sınıfa gitti. Sınıfa giren diğer öğrencilerin ardından tarih sınıfına girerken boş olan bir yere oturup çantasını sandalyenin arkasına koydu. Birkaç dakika boyunca yapacak bir şey olmadığı için tırnağı ile ilgilenmeye devam ederken sırasının yanında birisinin kısa bir süre duraklayıp sonra tekrar ilerlediğini hissederek o tarafa döndü. Oraya döndüğünde çantasını sıkıca tutan gergin görünümlü bir sarışını fark ederken kızın sırasında olduğunu anlayarak hızlıca ona baktı ve konuştu. "Üzgünüm burası senin yerin miydi?"

Sarışın kız utangaç bir şekilde zar zor görülen bir baş sallaması verirken Rosa hızlıca çantasını alarak sıradan kalktı ve söyledi. "Üzgünüm bilmiyordum boş gördüğüm için oturmuştum. Sen yerine geçebilirsin." Kız titrek bir sesle hemen söyledi. "Buna gerek yok başka bir yere otururum." "Hayır ciddiyim yerini değiştirme lütfen başka bir yere geçeceğim." Rosa kıza son kez bir gülümseme ile söylerken kız da ona küçük bir gülümseme verdi ve kızın kalktığı yere oturdu. Rosa birkaç saniye sınıfa göz atarken sınıfın köşesinde gözüne çarpan başka bir boş sıraya ilerledi. O oturduktan birkaç dakika sonra içeriye adını bilmediği tarih öğretmeni girerken dersi dinlemeye çalıştı. Sonunda bu uğraşından pes ederken önündeki kağıda bir şeyler çizmeye başladı. Aklında herhangi bir şey olmaması yüzünden kalemin kağıdın üzerinde rastgele sürtünmesine izin verdi, sonunda kağıtta bir sürü sayının olduğunu gördüğünde bunu düşünmeye fırsat bulamadan yanında konuşan bir ses duydu ve sesin sahibine baktı.

"Hale buraya odaklan. Bir saattir sana sesleniyorum." Rosa kafasını kaldırıp öğretmene bakarken kaşlarını çattı ve düşünmeden edemedi. Az önce derse girdiği öğretmen ile farklı mıydı yoksa gözünün bir oyunu muydu? Kız birkaç kez gözünü kırptıktan sonra sonumda sessizce cevap verdi. "Üzgünüm dalmışım efendim." Rosa sesinin normalde olduğundan kalın çıkışı ile şaşırırken hızlıca etrafına baktı ve sınıfın tamamen tanımadığı insanlarla dolu olduğunu gördü. Elini yüzüne götürürken kısa saçlar, pürüssüz bir cilt ve keskin bir çene hattını hissettiğinde öğretmene bir şey söylemeden hızlıca yerinden kalktı ve koşarak sınıftan çıktı. Hızlıca bir tuvalete girerken koşarak aynanın önüne geldi ve tanıdık genç mavi gözlü erkek ile karşılaştı.

Rosa kendi yansıması yerine lise çağlarında ki Peter Hale ile göz göze gelirken kaşlarını olabilirse daha da çattı. Elini yüzüne götürürken hızlıca kendisine bir tokat attı acısı ile yüzünü buruşturmadan edemezken aynadaki yansıması da aynısını yaptı. Rosa korkuyla geriye adımlarken net olmayan bir ses duydu. "Bayan Hale." Rosa daha sonra omzunda bir el hissederken aniden gözlerini açtı ve kafasını sıradan kaldırdı. Yanında dersin başında gördüğü tarih öğretmeni dikilirken adamın attığı endişeli bakışı fark etmişti. Rosa gözlerini adamdan uzaklaştırıp hala elinde sıkıyor olduğu kalem ve önündeki kan damlaları olan karalama dolu deftere baktı. Eliyle burnuna dokunurken parmaklarına bulaşan kan damlalarını gördüğünde hızlıca kalemi ve defterini çantasına atıp yerinden kalktı ve özür dileyerek öğretmene çıkıp çıkamayacağını sordu. Adam ona küçük bir baş sallama verirken sınıfta ki öğrencilere fazla dikkat etmeden hızlıca sınıftan çıktı. Kapıyı kapattıktan sonra elini tekrar kanlı burnuna götürürken tuvalete girdi ve yüzündeki kanı temizlemek için birkaç peçete alarak burnunu sildi daha sonra peçeteyi yüzünde tutmaya devam ederken gözünü yansımasına çevirdi.

Kızılın gözü kendi yansımasından ayrılmazken hızlı nefesler almaya devam ediyordu ve sonunda kendisini duvarın önüne bıraktı. Çantasını da yanına koyarken başını dizlerine yaslamış ve sadece az önce ne olduğunu düşünüyordu. Aslında rüya olduğunu düşünmesi en mantıklısıydı ama bunu engelleyen tek şey sayfada yazılı olan rakamları okuyabilmişti. Rüyalarda hiçbir şeyi okuyamazdınız değil mi? Rosa sinirle oflarken sonunda peçeteyi yüzünden uzaklaştırdı ve tekrardan çantasına uzanıp defterini çıkarttı. Derste açık olan sayfayı açarken kan damlalarının üzerini kapatmadığı sayıları okuamaya çalıştı. "Rüyadakinden daha karmaşık olması ne kadar olası?"

Rosa söylenmeye devam ederken çıkardığı kalem ile rüyadanda hatırladığı ve zar zor okuyabildiği 11 sayısını kağıdın kenarına yazdı. Daha sonra aklında kalan 25 ve 2 sayılarını da yazdı. "Benimle dalga mı geçiyorsun buradan ne anlam çıkabilir Tanrı aşkına." Rosa sinirle defteri kapatırken yerinden kalktı ve tuvaletten çıkmak için kapıya gitti. Kapıyı açtıktan sonra bir vücut ile çarpışırken geri adım attı ve karşısındaki kişiye baktı. "Hey az önce bende aynı sınıftaydım seni öyle görünce merak ettim. Bu yüzden iyi olup olmadığını görmek istemiştim."

Rosa, Argent'ın endişeli gözlerine birkaç saniye baktıktan sonra gözlerini kaçırırken mırıldandı. "Evet iyiyim sadece uyuyakalmışım." Allison, kızılın dışarı çıkabilmesi için yolundan çekilirken onunla yürümeye başladı. "Sanırım uyku problemleri çekiyorsun." Rosa birkaç kez gözlerini kırpıştırırken kafasını salladı. "Evet ama önemli bir şey değil endişelenmene gerek yok Allison." Allison kafasını sallarken tekrar konuştu. "Sanırım eve gidiyorsun bende erken çıkıyordum istersen seni de bırakabilirim." "Uhm hayır eve gitmiyordum bir yakınımı görmek için hastaneye gidecektim." Allison anladığını belirtirken yine teklif etti. "Dediğim gibi bırakabilirim zaten tek başına yol sıkıcı oluyor hem de hastane okula biraz uzak." Rosa onun ısrarı ile onaylamak zorunda kaldı. Allison ona samimi bir gülümseme verirken kız ile arabasına doğru ilerledi. İki kız arabaya binerken Allison aracı çalıştırdı ve hastaneye doğru sürdü.

Hastaneye birkaç dakikalık bir yol kalmışken Allison tekrar konuşmaya başladı. "Oradayken sadece uyuyakaldığından emin misin Lina yani burnun kanıyordu ve korkunç bir şey görmüş gibiydin?" Rosa ona cevap verdi. "Kabus görmüştüm ve burun kanamalarımda bazen fazla sıcak havalar yüzünden olabiliyor. Endişelenmene gerek yok Allison." Allison kızın cevabı ile daha fazla konuşmazken son birkaç dakika sessiz geçti ve sonunda hastanenin önünde durduğunda Rosa bu sefer kıza bir gülümseme vererek konuştu. "Beni bıraktığın için teşekkürler, Ally." Rosa sonunda ismi yerine kısaltma kullanırken esmer kız gülümsedi. Rosa araçtan indikten sonra ise hızla hastaneye girdi.

*****

bölüm boyunca modum aman aman nereye geldik bir andaydı ÜQLDĞWNDWĞLXĞELD
belki birkaç saat sonra diğer bölümü de atarım

seer | teen wolf [1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin