Ferdi...
Kuşluk vaktini çok severim. En sevdiğim vakittir. Annemle birbirimize sarılır dua ederdik çünkü. Bir gün bu kabus bitecek, biz özgür olacağız derdik. Şimdi özgürlüğün bu kadar ağır geleceğini bilseydim, hatta bu özgürlüğün annemle aramıza gireceğini, o zaman özgür olalım ama annemle hep böyle olalım diye dua ederdim.
Sadece bir gün, bir gece göremedim annemi ve çok özledim. Normalde benimle bu kadar ayrı kaldığını fark etseydi hemen yanıma gelirdi. Telefonunun çekmediği bir yerdeydim. Annemle Ömer abinin ağacının dibinde oturmuş, günah çocuğu olmanın acısını yaşıyordum.
Dedem haklıydı. Günah çocuklarız biz. Hele ben. Ben olmasaydım annem kaçar kurtarırdı kendini. Benim canımı korumak için onca eziyet katlanırken burada onun hasretiyle yanan adamdan bunca zaman ayrı kalmazdı. Kendimi annemin katili gibi hissediyordum.
Çok ağladık biz ama birlikte ağladık hep. Ben annemden ayrı, hatta ondan çok bağımsız bir şeyin acısını yaşıyordum. Annemi alacaklar sanki, annemle aramıza girecekler ve ben bir daha onu göremeyecekmişim gibi.
Ömer abi haklıydı. Annemi o seviyordu, başkası çaldı, yetmedi çocuk yaptı ve büsbütün nefret etmeye başladı. Bizi sevmek zorunda değildi tabi. Hele de annemin başına gelenleri öğrenince bizden de nefret ediyordu.
Oysa ben masumum demek istiyor ama öyle olmadığımı biliyordum. Benim yüzümden oldu işte, ben varım diye. Annem de sevdiğine kavuşunca bizi sevmeyi bırakır mı acaba? Derin bir nefes alsam da göğsüme çivi gibi sapladı ince ince bir şeyler. Gün ağardı, annemi görmediğim bütün bir gece ruhuma iyi gelmedi.
Ömer abi geliyordu aşağıda yukarıya. Onu görünce öteye döndüm. Kimsenin sahte tesellisine ihtiyacım yoktu, annemi özledim ben.
Yanıma oturduğunda daha önce ki hallerinden halliceydi hali. Acısı yüzüne oturmuş, gözleri daha bir kararmıştı. Sevdiğine cehennemi yaşatan, hatta o cehenneme mecbur eden bendim ve tek bir sözle yıkılırdım.
"Annen çıldırdı meraktan."
Neyse ki haberi olmuştu. Onunla en yakın arkadaş olduğumuzu sanıyordum, benimle her şeyini paylaşıyordu ama yapmamış meğer. Ben böyle hayati bir konuyu herkesle birlikte ama onlardan uzakta öğrendim. Yokmuşum gibi, sanki değersiz bir insanmışım gibi, görünmezmişim gibi.
"Gidelim mi Ferdi?"
"Sen git. Niye geldin ki zaten?"
"Bunun cevabı çok basit. Canımın canını bulmam lazımdı."
Annem onun canı, annemin canı biz. O da alaca annemi bizden. Belki Kıvanç gibi beni öldürmeye kalkmayacak ama sözleriyle yabancı yapacak bizi.
"Sadece bunun için tabi."
"Ne demek o?"
"Anneme ne olduğunu, senden nasıl ayrı kaldığını öğrendin. Bende tabi, bunu bilmiyordum çünkü. Artık sadece annemin çocuğu olduğum için, lütfen arar bulursun beni."
"Bak ben..." Sustu kısa bir an. "Hiç iyi değilim." Ona döndüm yönümü."Canım yanıyor evet, nefret ediyorum, öfke doluyum ama sana değil. Sözlerim sana değil canın yanmasın. Anneni senden alacak da değilim bu ne haddime. Lütfen değil, öyle olsun istediğim için."
"Yalan söylüyorsun. Alihan'dan nefret ediyorsun, onu öldürmek istiyorsun. Çünkü annemi sattı, bu vesileyle ben doğdum, annem benim için kaldı o cehennemde. Seni arayamadı, yardım isteyemedi. Bütün bunlar kanına dokunuyor Ömer abi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASRETİN AĞIR GELDİ
General FictionKaçmayı tek çare olarak gördüğüm memleketime iki çocuğumla birlikte dönüyordum... Ardımda neler neler bıraktım oysa. Katı bir baba, hasta bir anne, deli fişek bir nişanlı. Giderken hepsinden kaçtım ama dönerken koca bir şehirdi kaçtığım. Hatalarım o...