Yorum yapmayı unutmayın...
Bu kitapta okuduğunuz her şey hayal ürünüdür. Gerçek hayatta ki kişi ve olaylarla hiçbir ilgisi yoktur...
Bu sene fındıktan gelen parayı Ferdi'ye verdi babam. Ne isterse alayım dedi ama ben öyle büyük bir şey almasını istemedim. Bilgisayarı yoktu, e tek ihtiyacı oydu şu an. Bende elektronik markette gezip durdum boş boş. Hiçte anlamam ama zannediyorum işlemcisi güçlü olacaktı.
Ömer'i çağırdım, işten benim için biraz çıkıp gelecekti. Onu dışarda beklemek için çıktım. Canım Trabzon cıvıl cıvıldı. Kalabalık bir şehirdik, bizim de gezilip görülmesi gereken değerlerimiz vardı.
Bir çay almak için birkaç dükkan yürüdüm. Tam açık büfeye uzanacakken biraz uzağımda ama bana doğru gelen kadını görünce duruşumu düzelttim. Beni gördüğü için pekte memnun göründüğü söylenemezdi.
O Ömer'in annesi Ayfer teyze. Üzerimde çok hakkı vardı ama benim onun yüzüne bakacak yüzüm yoktu.
"Hasret!" dedi önümde durarak.
"Nasılsın Ayfer teyze. Öpeyim."
"Kalsun" deyince yeltendiğimle kaldım. "Sen gelene kadar eyiydum." Elbette arada hâlâ lafı olan çıkacaktı. "Bakayum da ettiğuni unutmuş oğlumun yakasına yapişmişsun."
Gözlerimi gözlerine o anda çıkardım.
"Öyle değil ama -"
"He duyduk he... Çok üzüldük vah."
Tavrı içimi bulandırmıştı.
"Kendum ettum kendim buldum demeyisun da kaçirildum deyisun he! İki tane uşak edecek kadar kaçirilmişsun canum."
"Ben gideyim."
"Herkes kandirirsun da beni kandiramazsun. Ben senun gözyaşuna kanmam. Sakin yanliş hayaller kurmayasun. Ben oğluma kiz alacağum. Kullanilmiş, bir kenara atilmiş çocuklu kari değil. Uşağuni de uzak tut benum ailemden. Gözüm görmesun ne seni ne de -"
"Destur" diyerek çıkardım senimi. "Bağa istediğuni de ama uşağuma dil uzatma. Senun da kizlarun, torunlarun var, ah etmam ama Allah'un duyduğuni unutma."
Kendimi oradan olağan bir hızla uzaklaştırıp bilgisayar alacağım dükkana geri girdim.
"Abi sen bana lise öğrencisi için işlemcisi iyi bir bilgisayar göstersen olmaz mı?"
Ömer'i beklemeyecektim, belki de çıkıp gelemezdi. Adam bana bilgisayarı anlattı anlattı ama hiçbirini anlamadım.
"Yarın gelirim abi ben."
Kafam dağıldı bir kere. Ağlamamak için kendimi tutarken de zorlanmaya başladım. Dükkandan çıkıp arabaya bindim. Ömer'in aramasını açamadım bu halde. Ağladığımı anlarsa delirirdi çünkü. Biri bir şey dedi der merkezi ayağa kaldırırdı. Bende ona annenle karşılaştım diyemezdim.
Mesaj attım eve geçtim diye. Yarın ola hayrola...
*
Ertesi gün oğlumu okula bıraktıktan sonra Ömer'in yanına gidiyordum. Bütün gece uykusuzdum. Ona uygun bir dille anlatırdım ona göre bir şey yapardık. Bunca zaman hasretiyle yandım, bundan sonra da ondan ayrı kalamazdım.
Annesinin olur vermemesi sorun değildi, yarın evlenecek değildim sonuçta. Benim derdim çocuklarımın hayatı, kendimi düşünmüyordum da aramıza mesafe koysak bir süre için iyi olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASRETİN AĞIR GELDİ
General FictionKaçmayı tek çare olarak gördüğüm memleketime iki çocuğumla birlikte dönüyordum... Ardımda neler neler bıraktım oysa. Katı bir baba, hasta bir anne, deli fişek bir nişanlı. Giderken hepsinden kaçtım ama dönerken koca bir şehirdi kaçtığım. Hatalarım o...