4'- İki Çocuk

9.3K 578 57
                                    





Ömer...





Ne kadar çok öpüştüm insanlarla yahu. Hele Fadik! Öyle bir sarıldı ki beni içine sokacak sandım. Bayramdan bayrama sarılıyoruz diye her bayram abartıyor. Kurban işi öğleye doğru bitti. Şimdi evde kavurma yiyorduk. Tik oldu yüzümü silip duruyordum. Fadik Allah seni nasıl biliyorsa. Almayacağum seni.

Evde bir tuhaflık vardı. Çocuklar yine bildiğimiz gibi ama kardeşlerim, annem falan durgundu. Biri mi öldü acaba? Benim haberim yokken kim ölmüş olabilirdi?

"Ne oldi ana?"

"Heç oğul."

"Ne bu hal? Evden cenaze çikmiş gibi. Tovbe tovbe. Neyse gideyim babamın yanına, orada yerum."

Bir iki lokma yemiş evden çıkmıştım. Hava bunaltıcıydı. Yağmur yağacaktı belli ama önce sıkacak insanın canını. Arabama binip limana doğru yola çıktım yine. Kalabalığın arasında giderken selam verene selam veriyordum.

Hasret'in evinin önünde bir kadın vardı. Kapıda Nermin teyzeyle konuşuyordu. Her bayram olan şey. Kapıları yine çocuk için açıktı. Kadının yanında bir de kız çocuğu vardı. Kadın yönüne dönerken önüme dönüp gaza bastım.

Limana indiğimde horon ekibi iş başındaydı. Bugün bayram, kurbanlar kesildi, dağıtıldı ne de olsa. Artık gır gır şamata.

Bir çocuk... Horon edenlerin yanında durmuş izliyordu. Bir de öyle bir gülüyordu ki ilk defa gördüğü çok belliydi.

"Gardaşum gel." Selçuk'a kulak verip oraya doğru yürümeye başladım. Çocuğu yüzünü tam gördüğümde içimde bir şey koptu. Çocuğun gözleri Hasret'in gözlerine ne de çok benziyordu. Ya da hasretimden ben baktığım her yerde ondan bir şey görüyordum. Oysa bu çocuğu sabah camiden çıkarken de görmüştüm. Vefa amcayla bayramlaşıyordu. Bir akrabaları mı acaba?

Tabureye oturup miçonun verdiği çayı.

"Ferdi" dedi Deniz. Çocuk sese doğru dönüp fırlayıp gitti. Büyük tekneyi çıkan çocuk Deniz'in yanına gitti. Sonra da açılmaya başladılar.

"O çocuk kimdu ula?" diyerek Selçuk'a döndüm.

"Ne bileyum" diyerek yüzünü öteye döndü. "Oğlum iyi temizle" derken de soracağım başka sorulardan kaçırdı kendini. Benim çocuğum mu sanki çocuk? Dinime imanıma yapmadım öyle bir şey.

"Ula bayram bayram ne çalıştirayisun uşağu?"

"Silsun gitsun da. Hadi bizde gidelum, yaylaya çıkalum. Yengen hazuluk yapti, piknik ederuk."

"Eyi ya madem, çikalum."

*

"Kafamı yediniz ula" diyerek sitem ettim. Yengem de sağ olsun bütün arkadaşlarını çağırmış, hepsi de benim başıma toplandı. İçtiği çaydan, yediğim etten hiçbir şey anlamadım.

Bizim için en iyisi liman, orada kadın yok, soru yok. Çayımızı içeriz, kafamızı dinleriz. Mis gibi deniz, dalga sesleri oh.

"Fadik senin için geldi Ömer."

"Ben benim için mi gittim sanki. Bak bir daha yaparsanız böyle bir şey bozuşuruz."

Taburleri çekip oturduk. Akşam oldu nihayet, biraz oturup eve giderdik. Biraz dediğim birkaç saat işte.

"Hayvan" diyen ses Bahar'dan geldi.

"Keçi misin sen be!" diyen de aynı çocuk. "İstemeden oldu işte."

"Önüne baksana."

"Nereye bakıyorum sanki? "

Bunlar niye kavga ediyordu? Bahar Fazlı Dereli'nin kızı. Fazlı Dereli de otellerin sahibi olan adamdı. Bahar on altı yaşındaydı. Buralarda ona prenses gibi davranıyorlar, herhalde bu sinir bu çocuğun ona öyle davranmamasındandı.

HASRETİN AĞIR GELDİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin