Bu kitapta okuduğunuz her şey hayal ürünüdür. Gerçek hayatta ki kişi ve olaylarla hiçbir ilgisi yoktur...
"İkizler" diye seslenerek indim merdivenleri. "İkizler..." Koca salonda bir Allah'ın kulu yoktu. "Kızlarım nerdesiniz..." Aramaya devam ederken adlarını hatırladım lan.
"Selin, Sinem."
Anam geldi sesimle.
"Oğlum kızlar annesiyle parka gitti."
İyi bari. Gidip oradan alırım öyle giderim limana. Kapıya dönerken annem kolumu tuttu.
"Hâlâ mi yüzüme bakmayacasun?"
Kolumu usulca çektim elinden, annemi incitmek istemiyordum.
"Daha ne gada bakmayacasun oğlum? Tek laf etmeyisun da. Gideyum, af dileyum dedun oni da etturmedunuz. Ne yapayum oğlum de bağa."
"Ben ne olursa olsun evladım deyip duygularıma saygı duyarsın sanmıştım. Tamam kızarsın, hatta istemezsin de ama mutluluğuma da kıyamazsın sandım. Kendini onun yerine koyar onu da anlarsın sandım. Sen beni çok yanılttın ana. Hemde bu yaşımda. Benim seninle arama kimse giremezdi, Hasret bile ki girmek istemez. Sen bir ana olarak o ananın gönlünü kırdın. Hemde ölümcül bir hastalıkla mücadele ederken bile çocuklarım diye ağlarken. Sen yüreğini ne zaman kararttın ana? "
" Bağışla beni. "
" Kızgınım, çok üzgünüm ana. Sen onu nasıl sevdiğimi, nasıl beklediğimi biliyorsun. Gecelerce onun için senin kucağında ağlayan bana bunu nasıl yaptın? Bilmiyor musun ki ben onsuz yaşayamam. Bilmiyor musun gönlümde Hasret varken başkasını almam. Ben sevdiğimi bırakmam ama sevdiğimi alırsam yanına da koymam ana."
Çıktım evden. Arabaya bindiğim gibi parka indim. Eslem yine dertli dertli oturuyor, sanırsın evi yandı. Kocasını çok iyi dönmüşüm, yataktan kalkamaz olmuş, pipetle besliyormuş anası. Alsın oğlunu başına çalsın.
Parka girip yanına oturdum. Saate baktım, sonra kızlara.
"Hayirdur bacum?"
"Hayurdur abi?"
"Ne dertli oturayisun?"
"Yok dertli değil de, öyle yuvası yıkılmış bir kadın gibi oturuyorum."
"Sen ona yuva mı diyorsun?"
"Bizim yaylada Gülizar var ya, o da duldu. Doğup büyüdüğü eve iki çocukla döndü, sonra abileri, annesi, babası zehir etti kıza hayatı. O da başkasına vardı. Şimdi hayatı daha beter."
"Sen öyle olmayacaksın."
"Elalem bir sürü dedikodu edecek."
"Sonunda da başka malzeme bulup susacaklar. Bunları düşünüp durma."
"Abi bırak evime gideyim."
Sabrımı zorluyordu. Bir hafta oldu. Ben onun rahatı için çabalıyorum, bir yandan sevdiğime kan arıyorum, her gün yaşadıklarına şükrediyorum ama benim akıllanmaz bacım dönme derdinde.
" Hayır. Hadi limana gidiyoruz. "
" Ben gelmeyeceğim. "
" Niye? "
"Ne işim var orada. Kız geldi yüzüne bakmadım, şimdi pişkin pişkin gidip sofralarına mı oturacağım? İstemem."
"Sen bilirsin. Kızları götürürüm."
"Ne münasebet."
"Eslem beni kızdırma. İyi çok durma burada, gidiyorum ben."
Biraz daha bunalım takılsın bakalım, sonunda onun için iyi olanın bu olduğunu anlayacak nasılsa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASRETİN AĞIR GELDİ
Ficción GeneralKaçmayı tek çare olarak gördüğüm memleketime iki çocuğumla birlikte dönüyordum... Ardımda neler neler bıraktım oysa. Katı bir baba, hasta bir anne, deli fişek bir nişanlı. Giderken hepsinden kaçtım ama dönerken koca bir şehirdi kaçtığım. Hatalarım o...