14.

16.8K 1.1K 383
                                    




Eğer yukarıdan beni izleyen ve sarpa saran hayatıma kaş çatan bir Tanrı varsa şayet, şunu söylemek istiyorum.

Deniyorum.

Yemin ederim ki deniyorum.

Normal insanlar gibi olmak için çok uğraşıyorum ama günün sonunda, boşa giden çabalarımla birlikte kendimi hep yalanların içinde buluyorum.

Bunlar benim suçum değil, hiçbiri benim suçum değil diye kendimi avutup duruyorum ama bu yalanı nereye kadar devam ettirebilirim, bilmiyorum.

Pamir ona uzattığım suyu içerken endişeden tırnaklarımı kemirecek seviyeye gelmiştim. Alnındaki kanama durmuştu ama birkaç saniye önce sıktığım yalana inanmış gibi görünmüyordu.

"Motorcu çetesi yani?" dedi bana yan yan bakarak. "Kavga çıkarmaya çalıştılar, biz de birbirimize girdik, öyle mi?"

Hayatım buna bağlıymış gibi başımı salladım. Bu muazzam motorcu çetesi fikrini de Atlas'tan almıştım çünkü birkaç hafta önce okulun etrafında gördüğü bir grubu Toprak'a anlatıyordu. Toprak motor sevdalısı olduğu için konuyla ilgilenmişti ben ise sırf Atlas anlattığı için dinlemiştim ama dinlemiyormuş gibi yapıp tüm bu süre boyunca ödevlerimi karalamıştım. O küçük veledi dinlediğime şimdi mutluydum çünkü yalanım için mükemmel bir malzeme olmuştu. Üstelik birkaç gündür haberlerde geçen altyazılar, motorcu çeteleriyle çatışan emniyet güçlerini anlatıyordu, yani yalanımda doğruluk payı da var sayılırdı.

Pamir şişeden avcuna biraz su alıp yüzünü temizledi. İyi görünüyordu, alnındaki kesik de düşündüğüm kadar kötü değildi. Sessizlik içinde işini hallederken onu izledim. Aklımın bir ucunda eve gidince kopacak kıyamet vardı ama her şeyi sırayla halledecektim.

Pamir tişörtünü çekiştirip yakasıyla yüzünü kuruladı ve iç çekti. "Hiçbir şey hatırlamıyorum." diye mırıldandı belli belirsiz. "Dövüşürken bilincimin kapandığına inanamıyorum." Ela gözlerini üzerime dikti, sesi biraz boğuklaşmıştı. "Özür dilerim, çok korkmuş olmalısın. Hem ben uyanana kadar da başımda bekledin. Ailen sorun etmez mi?"

Ah. Kendimi bok gibi hissediyorum. Vicdan azabı üzerime hücum edince zorlukla gülümsedim. Onu kandırmak berbat hissettiriyordu. Bir de benim için endişelenip pişmanlık duyması eklenince üstüne, kendimi dünyanın en iğrenç insanı gibi hissediyordum. Pamir'in duygularıyla oynuyordum, onu manipüle ediyordum. En başından beri bana iyi davranan tek insana yapıyordum bunu. Cehennemde yanacağım.

"Babama anlatırsam anlayış gösterecektir." dedim sakin olmaya çalışarak. Abilerimi düşünmek istemiyordum. Egemen, Toprak, Ulaş...Eğer babama kendimi inandıramazsam Türel malikânesinden cesedimi çıkarırdı bu üçlü. Sırayla. Her şey sırayla. Sakin ol.

"Emin misin? İstersen seninle gelip olanları açıklayabilirim. Her şeyi hatırlamıyorum ama sana yüklenmelerini de istemem."

Uzanıp Pamir'in saçlarına dokundum. Alnındaki kesiğin üzerini kapatan tutamları yavaşça geriye verip yarasına baktım. Beni sahici bir şok ifadesiyle izledi. Şimdiye dek atılgan taraf hep o olmuştu çünkü.

"Teşekkür ederim." dedim içten bir gülümsemeyle. "Çok güzel bir gündü." Gerçekten de öyleydi, ruh hastası bir ihtiyar tarafından bayıltılıp kaçırılana kadar.

Pamir'in arabasına doğru yürürken bir daha konuşmadık. Pamir arada dönüp bana baksa da bakışlarımı ellerimden ayırmadım. Saat kaçtı acaba? Evdekilere ne söyleyecektim? Babam çok kızar mıydı ki? Bana karşı hep sonsuz bir hoşgörüsü vardı Sidar Türel'in ama bunun nereye kadar devam edeceğini kim bilebilirdi? Üstelik abilerimi başımdan nasıl savuşturacağıma dair hiçbir fikrim yoktu. Evet, son zamanlarda hepsiyle daha iyi anlaşıyordum, yani hiçbiri bana dik dik bakmıyor ya da çok zorlamadığım müddetçe hakaret etmiyorlardı. Ama şimdi işler değişmişti işte. Çoktan eve dönmek için bana ve Atlas'a koyulan saat sınırını geçmiştim. Üstelik Toprak alacaktı bizi. Ortalıkta olmadığımı görünce intikam almaya çalıştığımı düşünecekti kesin. Bir yığın saçmalık. Of ya.

MAVERAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin