19.

13.8K 1K 443
                                    





"Yani hepinizden okulumuzu temsil edecek örnek davranışlarda bulunmanızı istiyorum. Spor salonunu kontrol ettikten sonra dileyen öğrenciler öğle yemeği için okulun kafeteryasını kullanabilir, bugün için yemeklerin ücretsiz dağıtılmasına karar verildi. Maç saat ikide başlıyor, hepiniz yarım saat öncesinde kararlaştırılan yerde hazır bulunacaksınız." Tanju hoca, atmaca gibi gözleriyle servisi baştan sona taradı. "Sorusu olan var mı?"

Sorusu olan var mıydı, emin değildim. Çünkü servisin en arkasındaki çift kişilik koltukta sıkışmış vaziyetteydim. Ben cam kenarındaydım, hemen yanımda Pamir vardı ve en arkada olduğumuz için herkesten soyutlanmış haldeydik. Dahası Pamir elimi o kadar sıkı tutuyordu ki hafiften uyuşmaya başlamıştı. Servise bindiğimizden beri bir kez olsun ona bakmamış, sadece camdan dışarıyı izlemiştim çünkü biliyordum, göz göze gelirsek kesinlikle saçmalardım.

Yine de Pamir'in elimi tutması çok hoşuma gidiyordu.

Sanki içimde sayısız çiçek varmış da biri onları teker teker yakmaya başlamış gibi. Ya da göğsümün içine yıldızlar kaymaya başlamış gibi. Bir yıldız, iki yıldız, üç yıldız, dört yıldız...bir keresinde biri bana, eğer bin tane yıldız görürsem mucizeler gerçekleştirebileceğimi söylemişti. Kim olduğunu hatırlamıyordum ama onu yeniden görseydim mucizelerin gerçekleşmesi için bazen bir insanın yeterli olacağını söylerdim. Pamir, o insan işte.

"Pamir." diye mırıldandım alçak sesle. Cidden söylemek istememiştim ama elim ağrımaya başlamıştı. "E-elini biraz gevşetebilir misin? Parmaklarımı hissetmiyorum."

Pamir'in tutuşu anında gevşedi ama parmaklarını benimkilerden çözmedi. Hazırlıksız yakalanarak ela gözlerine baktığımda haylaz bir şekilde sırıttığını fark ettim.

"Çok acıdı mı?" dedi yumuşak bir sesle. Sonra hâlâ bitişik halde duran ellerimizi havaya kaldırdı ve elimin üstünü öptü. "Azıcık heyecan yapmış olabilirim, özür dilerim."

Şimdi düşüp bayılacağım şuraya ama!

"Y-yok. Acımadı." dedim hızlıca. Ellerimin terlediğini hissediyordum, umarım benden iğrenmezdi. "Gösteriden önce birlikte biraz çalışabilir miyiz? Her şeyi karıştıracakmışım gibi hissediyorum."

"İstediğin her şeyi yapabiliriz." dedi Pamir rahatça. Böyle söyleceğini içten içe biliyordum çünkü son zamanlarda sık sık bunu tekrarlar olmuştu. Bazen sırf onu denemek için imkansız bir şey istemek geliyordu içimden. O zaman da benim isteklerimi gözetir miydi acaba? Merak ediyordum, Pamir bende ne bulmuştu da bu kadar iyi davranıyordu bana? Elini tutmam bile asırlar sürmüştü. Üstelik hiç de sabırlı bir insan değildi. Kötü şeyler düşünmek istemiyordum ama insanlara olan güvensizliğim o kadar ciddi boyuttaydı ki korkuyordum. Ya benden bir şey istiyorsa? Ya bir çıkarı varsa? Ya duygularımla oynuyorsa? Ya beni hayalkırıklığına uğratırsa?

Pamir kalbimi kırarsa ölürdüm herhalde.

Başımı cama yasladım, ağaçlar koşarak bizi takip ediyordu. "Her şeyi demek..." diye mırıldandım usulca. Elini sıktım, söylediğinin beni mutlu ettiğini bilmesini istedim. Pamir parmaklarımın üstünü okşadı. Sanırım ne demek istediğimi anlamıştı. Çok tuhaf hissediyordum. İlk defa böyle bir şey başıma geldiği için olabilirdi. Ya da Pamir mükemmel biri olduğu için de olabilirdi.

MAVERAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin