🌠
Panik içimde büyümeye başladı, bir savaşa giriştik ve kaybeden taraf yine aynı kaldı.
"Ne işin var senin burada?"
Pamir'in iki santim ötemdeki yüzü tuhaf bir duyguyla kasıldı, eğer onu tanımasaydım üzüldüğünü düşünürdüm. Geriye çekildi, birkaç adımlık bir mesafe açtı aramızda ve gözlerini üzerime dikti. "Selam."
Selam mı? Selam mı?! Toprak seni görürse öleceğinin farkında değil misin?!
"Selam Pamir." dedim gergince. Tavrımı düzeltmeliydim ama kendimi engelleyemiyordum. Korkuyorum. "Neden buradasın?" Koridorun gerisine baktım, kimse yoktu.
"Bir arkadaşımı görmeye geldim." dedi sadece. Eğilip yere fırlattığı paketi aldı, kocamandı. "Gitmeden uğramak istedim."
Bana uzattığı paketi alırken içine bakmadan "Senin arkadaşın mı var?" dedim bir anda. Sonra ne dediğimi fark edip dehşete kapıldım. "Özür dilerim, öyle demek istemedim!" İnsanlarla çok anlaşamadığını bildiğim için ağzımdan dökülmüştü tüm kelimeler ama söyleyiş tarzım çok yanlıştı, bu yüzden ona doğru yaklaşıp dirseğine dokundum. "Özür dilerim."
Sırıtıp saçlarımı karıştırdı. "Özür dileyecek ne var ki? Boşversene bebek."
Tamam boşvereyim ama sen de git. Toprak seni görürse ne yaparım, hiçbir fikrim yok.
Birkaç saniye boyunca bakıştık. Yani ona dik dik baktım, içeriye davet etme gibi bir olasılığım yoktu, umarım benden bunu istemezdi.
"Pekâla." dedi birkaç saniye sonra. Ellerini cebine soktu, sonra yeniden çıkardı. "İyi olduğunu gördüğüme göre artık gidebilirim."
Bir şeyler söylemem gerekiyormuş gibi hissediyordum. Bu yüzden zorlukla "İ-içeriye gelmek ister misin?" diye sordum. Kesinlikle içeriye gelmemeliydi, Toprak onu gördüğü anda parçalarına ayırırdı ama daha fazla nezaketsizlik de yapamazdım ona.
"Hayır, o kadar vaktim yok." dedi rahatça. Şimdi benden bayağı uzaklaşmıştı, kapının kulpunu tuttu. "Geçerken seni de görmek istedim o kadar."
İnanılmaz bir rahatlık içime dolarken kucağımdaki anlamsız büyüklükteki paketi portmantoya koydum. Ela gözleri yavaşça hareketlerimi izledi, sonra bana baktı. İfadesi değişmemişti, hâlâ tebessüm ediyordu ama bir şeyler farklıydı. "Az önce..." durdu, saçlarını karıştırdı. "Birden atlamak istememiştim, kendimi durduramadım. Rahatsız mı oldun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVERA
ChickLitMahinev, yalnızlıkla arkadaş bir kızdı. Doğduğunda yalnızdı, acı çekerken yalnızdı, büyürken yalnızdı. Böyle öleceğini düşünüyordu ta ki bir ailesi olduğunu öğrenene kadar. Aynı şehrin içinde, kendisinden kilometrelerce uzakta; annesi, babası, abile...