Doğdum, gözlerimi açtım ve insanlardan kaçmaya başladım. Ben hallederim, dedim her seferinde. Yuvadaki kadınlar saçlarımı toplamaya çalıştıklarında onları engelledim, ben hallederim. Hastalandığımda kendi kendime iyileştim, okulun ilk günlerinde hep tektim. Ben hallederim, yardımınıza ihtiyacım yok diye diye insanları hep kendimden uzaklaştırdım ama bunun güçlü olmakla alakası olmadığını şimdi, on yedinci yaşımın yazında ailemle ilk defa tatile giderken anladım.Kendi başımın çaresine bakmıştım ama güçlü olduğumdan değil; yalnız olduğumdan.
Artık buna gerek yok. Çünkü bir ailem var.
"Egemen." Ulaş belki de bininci defa uyarıyordu Egemen'i. "Oğlum, sok şu kafanı içeri. Sinir hastası ettin beni pezevenk."
"Alırım başımı, başım bir deli nehir! Silerim yaşımı, siler ismimi şehir! Kestirir saçımı, kendimi avutururum! Bi kedi alırı-"
Ozan ellerini kulaklarına kapatarak "Öfff!" diye inledi. "Ya abi, gözünü seveyim bi sus ya, bu bizdeki de kafa abi, valla dayanamıyorum artık!"
Egemen, Ozan'ı umursamadı elbette. Uçaktan indiğimizden ve Ulaş'ın kiraladığı arabalardan birine bindiğimizden beri bağıra çağıra açtığı şarkıları söylüyordu ve bu kadar dertli bir şarkı söylemesine sebep olacak kadar neye üzülmüştü, cidden bilmiyordum. Sesi korkunçtu, hatta korkunç ötesiydi ama bunu ona söyleyecek kişi ben olmayacaktım. Bu yüzden arabanın açılıp kapanan tavanından sarkmasını izlerken arkama yaslandım ve Atlas'ın gösterdiği şeye baktım.
"Bu senin hesabın mı?"
Başını salladı, "Hı hı." Tam ortada oturuyordu, benle Ozan da cam kenarındaydık. Egemen önde, Ulaş da sürücü koltuğundaydı. Havaalanına doğru giderken herkes kendi arabasıyla gelmişti, uçaktan indiğimizde de yine aynı şekilde gidecektik. Anne ve babamla aynı arabada olmak istemiyordum, Toprak'la zaten konuşmuyorduk ve canımı sevdiğim için Egemen'in sürdüğü bir arabaya da asla binmezdim. Bu yüzden Ulaş'la birlikte gitmeyi tercih etmiştim ama bunu söylediğim gibi Ozan bizimle gelmeye karar vermişti ve Atlas usulca koluma girip asılmıştı, onun dilinde ben de sizinle geleceğim demekti bu. Egemen de bir av köpeği gibi peşimden ayrılmadığı için varlığıyla bindiğimiz arabayı şereflendirmişti ve şimdi, neredeyse sıkışık vaziyette büyükanne ve büyükbabamın yaşadığı konağa doğru gidiyorduk.
"Bayağı takipçin varmış." Telefonunu bana uzattığında çekinerek aldım ve paylaştığı fotoğraflara bakmaya başladım. Çoğu bilgisayarlarla ya da oyunlarla alakalı şeylerdi ama arada kendi fotoğraflarını, abileriyle olan birkaç pozunu da paylaşmıştı.
"Sana da hesap açalım mı?" dedi telefonunu geri alırken.
Sosyal medyayla herhangi bir işim olmadığı için "Olur mu ki?" diye mırıldandım. "Daha önce hiç kullanmadım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVERA
ChickLitMahinev, yalnızlıkla arkadaş bir kızdı. Doğduğunda yalnızdı, acı çekerken yalnızdı, büyürken yalnızdı. Böyle öleceğini düşünüyordu ta ki bir ailesi olduğunu öğrenene kadar. Aynı şehrin içinde, kendisinden kilometrelerce uzakta; annesi, babası, abile...