Türel Malikânesi.
Sabah."Öfff..." İkinci katın koridoruna geldiği zaman Egemen sıkıntıyla iç geçirdi. Kavgalardan, özellikle kendisinin içinde bulunduğu kavgalardan nefret ediyordu. Sabah erken uyanmaktan da nefret ediyordu. Hastalıktan da. Mahinev'in gözlerinin dolmasından da. Ve ölümden. Hepsinden nefret ediyordu. Eh yani, bunları kim severdi ki?
Odasından çıktığında ilk düşüncesi direkt Mahinev'in yanına gitmek olmuştu ama dünkü sert çıkışı yüzünden utanıyordu. Panik yapmıştı, Mahinev'in evi terk edeceğinden ödü kopmuştu. Ama yine de bağırmamalıydı ona. Mahinev, Ecrin gibi değildi ki! Bağırınca karşılık vermemiş, babası sert çıkışınca da direkt geri adım atmıştı. Eğer aynı durumda Ecrin olsaydı evin altını üstüne getirir, kapıları parçalardı. Ve bu sırada hepsinin suratı kanayan tırnak izleriyle dolu olurdu.
"Sikeyim böyle işi." Ellerini dalgalı saçlarından geçirdi. "Bu sefer tam sıçtık işte."
Toprak'ın kapısının önüne geldiğinde çalmaya gerek duymadan içeriye daldı. Ve aynı anda havada asılı kalan sigara dumanı yüzünden kör olduğunu sandı.
"Abi..." öksürdü, eliyle burnunu kapattı. "Abi sen ne çeşit bir manyaksın ya? Mis gibi balkonun var orada, ne diye odanın içinde tüttürüyorsun?"
Toprak yattığı yerden, hiç istifini bozmadan orta parmağını havaya kaldırdı. "Siktir git."
Egemen öfledi. Ailesindeki herkesin ayrı bir depresyona girme stili vardı ama Toprak abisi hepsini sollardı. Morali bozuk olduğunda dünya yansın umrumda değil, en azından sigaramı yakarım moduna geçiyordu ve günler boyunca düzelmiyordu. İğrençti. Abisinin haftalar boyunca duş almadığını, yatağından çıkmadığını, sadece sigara ve alkolle beslendiğini biliyordu. Geçen sefer yine aynı duruma düştüğünde Toprak'ı kimse toparlayamamıştı. Ulaş abisi dışında. Ulaş da dayak cennetten çıkmadır mantığıyla Toprak'a dalmıştı. Pek iyi sonuçlanmamıştı gerçi. İkisinin de dudağı patlamıştı ve Toprak kaburgalarını kontrol ettirmek için hastaneye röntgen çektirmeye gitmişti.
"Abi." Toprak'ın eşofmanın ayak kısmını tutup çekiştirdi. "Kalk hadi. Göt büyütmekten öleceksin, kalk hadi abi."
Toprak üzerindeki tişörtün eteğiyle ağzını sildi. "Egemen." dedi her kelimesini bastıra bastıra. "Siktir git. Yemin ederim gebertirim seni, elimde kalırsın çocuk."
Egemen tehditlere kulak asmadı. "Şu an ağlak züppenin tekine ihtiyacım yok." dedi ters ters. "Abime ihtiyacım var. Toparlan artık. Yeter amına koyayım yaa..."
Toprak sol ayağını kaldırıp Egemen'in suratına bastırdı. "Ağzını sikmeyeyim Egemen, doğru konuş benimle."
Egemen burnunu tutarak bir adım geri çıktı. Toprak'ın orantısız bir gücü vardı gerçekten. Egemen antremanlarını aksatmaz, sürekli çalışırdı ama yine de abisinin vücuduna bir adım olsun yaklaşamazdı. Toprak'ın tükettiği alkol ve sigara miktarını düşününce çok saçma geliyordu insana ama olan buydu. Toprak Türel, kutsanmış genlere sahipti ve bunun kıymetini bilmeden vücudunu hor kullanıyordu.
Abisinin yataktan kalkıp odasının içindeki banyoya girmesini izledi Egemen. Toprak on dakika sonra çıkarken çoktan tüm pencereleri açmış, içeriyi biraz olsun havalandırmıştı. Toprak asabice erkek kardeşine baktı, sonra da pencereden görünen bahçeye. Köpekler ön taraftaydı. Bu da demek oluyordu ki kız hâlâ evdeydi. Tek başına evden çıkamayacak kadar çok korkuyordu hayvanlardan. Bunu Sidar Türel de biliyordu. Bu yüzden dün akşam Toprak'a köpekleri ön bahçeye çıkarmasını söylemişti. Olur da Mahinev erkenden tüymeye kalkışırsa korkup eve geri dönsün diye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVERA
ChickLitMahinev, yalnızlıkla arkadaş bir kızdı. Doğduğunda yalnızdı, acı çekerken yalnızdı, büyürken yalnızdı. Böyle öleceğini düşünüyordu ta ki bir ailesi olduğunu öğrenene kadar. Aynı şehrin içinde, kendisinden kilometrelerce uzakta; annesi, babası, abile...