20.

15K 1K 515
                                    



"Mahinev...daha ne kadar böyle oturmaya devam edeceğiz? Hayır yani, bana hava hoş da abilerinin bakışları yüzünden Aras üç buçuk atmaya başladı bak, ter akıyor çocuğun götünden."

"Behlül!" diye çıkıştı Aras. "Kes artık, kes! Yemin ederim vicdan azabı gibi çocuksun!"

Kaotik bir ortamda büyüdüğüm için ikisinin tartışmaları beni hiç rahatsız etmiyordu. Beni rahatsız eden Atlas ve diğerleriydi. Önce kendi tabirleriyle beni ve Pamir'i basmışlardı, sonra Toprak telefonumu kırdığı için ağlama krizine girmiştim. Geldiğimiz kolejin spor salonuna geçmiş ve salak saçma fikirler kafamda dönerken amigo takımıyla birlikte koreografiye katılmıştım. Tirübinlerde oturan abilerim sağolsun, hareketlerimi fazlasıyla karıştırmıştım ama saçmalıklarımı örtmede Pamir bir numaraydı. Onun sayesinde gösteri kazasız belasız bitmişti ve bizim takım anladığım kadarıyla ezici bir farkla yenilmişti. Behlül durmadan tezahüratlara katılamadığı için böyle olduğunu söylüyordu ama Behlül'dü işte, enerjisini atıp mantıklı konuşmaya başlayıncaya kadar onu kendi haline bırakmak en iyisiydi.

Maçtan sonra isteyenler servisle okula geri bırakılıyordu ama Pamir bir şeyler yemeyi teklif edince ben ve kalabalık ailem onu onaylamıştık. Yani ben, Behlül, Aras ve Balçiçek. Pamir'le iyi anlaşmalarını istediğim için bu fırsatın üstüne balıklama atlamıştım. Ama başıma gelen her güzel şeyi sabote etmek için var olan Türel ailesi de bizi takip etmişti. Şu anda hepimiz hamburgercideydik. Karşılıklı masalara oturmuştuk ve nasıl olduysa Atlas da bizim masaya yerleşmişti. Behlül, Aras ve Balçiçek kendi hallerinde takılırken benle Pamir yan yana oturmuştuk ve Atlas veleti de tam karşımızdaki sandalyedeydi. Milkshake kutusunu sallıyor, arada kaşlarını çatarak Pamir'e bakıyordu.

"Atlas." dedim dayanamayarak.

Sandalyesinde gürültüyle dikleşip parlak gözlerini bana çevirdi. "Efendim Mahinev?!"

Bu kadar coşkulu bir karşılık beklemediğim için birkaç saniye bocaladım. "Neden abilerinin yanına gitmiyorsun?" Başımla onların masasını işaret ettim. Cidden gitmesini istiyordum ama onu kovamazdım. Bu kadar insanın içinde ona kaba davranırsam duyguları incinirdi. Umursamaz görünmeye çalışsa da Atlas'ta hafif bir aşağılık kompleksi olduğunu keşfetmiştim. Bu yüzden abileri dışında kimseyle iletişime girmiyordu ve yine bu yüzden diğer insanların ona bok gibi davranmasına alışkın görünüyordu.

Atlas'la aramızda sorunlar vardı ama tamiri mümkün olmayan çizginin nerede olduğunu iyi biliyordum. Onu asla geçmezdim.

"Abimler çok sıkıcı şeylerden bahsediyor." dedi omuzlarını silkerek. Pipeti içeceğinin içinde döndürdü. "Ben senin yanında kalmak istiyorum. Senin ve..." kaçamak bir bakışla Balçiçeklerin olduğu tarafa baktı. "..arkadaşlarının yanında." diye tamamladı cümlesini. "Ama istemiyorsan giderim."

İstemiyorum, lütfen git. "Sorun yok." diye mırıldandım parmaklarımı sıkarken. "Ne yapmak istiyorsan yap."

"Yalan söylemekte berbatsın."

Yanı başımdan yükselen sesi duyunca yine ve yine irkildim. Atlas'a o kadar çok kafayı takmıştım ki Pamir'in dakikalardır sessizce durduğunu fark etmemiştim. Kolunu masaya, çenesini de eline yaslamış; pürdikkat beni izliyordu. Hiç dokunmadığı yiyeceklerine bakarken "Yalan söylemiyorum ki." dedim omuzlarımı indirip kaldırırken. "Yalan söylemek kötü bir şey."

Yarım ağız gülümsedi. "Çok tatlısın."

Atlas öksürmeye başladı, gözleri kocaman açılmıştı. Ona bir peçete uzatırken yaramaz yaramaz sırıtan Pamir'e baktım. "Aşk olsun Pamir." dedim eğlenerek. "Erkek kardeşimle uğraşmayı bırak, daha küçük o."

MAVERAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin