31. Bölüm

1.1K 51 84
                                    

🥳 Bin kişiye ulaştık 🥳

Şu zamana kadar bana destek veren okuyan oy veren ve yorum yapan herkese teşekkür ederim ☺️❤️

Umarım gün geçtikçe kitabım daha çok okunur :)

Şimdiden iyi okumalar ❣️

..................................................................

Kaan, Ege'ye sürekli yapabilirsin tarzı şeyler söylerken ilk başta ne olduğunu anlamamıştım ve tam terasa girecekken duyduğum o cümle ile yerime çivi çakılmış gibi sabitlendim.

"Sedef'in karşısına çık ve her şeyi söyle sevmek kötü bişey değil emin ol Sedef de ilk başlar gerilse de sonra her şey yoluna girecek"

Kafamda soru işareti oluşmaya başladı. Şimdi Serhat bana yalan mı söyledi? Yalan söylediyse bile nerden biliyo araba mevzusunu?

Ben kendi düşüncelerimle başa çıkmaya çalışırken terasın kapısına doğru duyduğum ayak sesiyle kendimi toparlayıp bir kaç basamak aşağı indim ve sanki yeni çıkıyormuş gibi çıkmaya başladım.

O sıra da Ege çıktı ve bana garip baktı. Sanki içimi görüyormuş gibi.

Gülümseyip "Sadece biraz hava almam lazım" dedim sanki herşey yolundaymış gibi.

Ege pek ikna olmuş olmasa da sadece kafasını sallayıp onayladı ve aşağı indi.

Şu anda sadece kafamı toplamaya ihtiyacım vardı.

Hemen terasa çıktım ve Kaan'ın oturduğu koltuğa hemen yanına oturdum.

Kaan gülerek bana döndü sonra ise kolunun altına girebileyim diye yer açtı. Bunu yapar yapmaz zaten hemen oraya doğru uzandım.

Biz buraya gelmeden önce Kaan 'ben pek eğlenemem bugün nedenini sormayın beni sadece yanlız bırakın' demişti.

Şu anda ise biraz kafa dağıtmaya ihtiyacım olduğu için kafamı gösünden kaldırmadan "Kaan bugün ne oldu da senin yas günün haline geldi?" dediğimde yüzünde buruk bir ifade oluştu.

"Sedef kafa dağıtmak veya kafanı toplamak için soruyorsun bu soruyu farkındayım ama bunu anlattıktan sonra daha çok üzüleceksin zaten bugün senin için ayrı bir gün o yüzden boşver başka zaman anlatırım" dediğin de yattığım yerden kalkıp bu sefer ben Kaan'ı kendime çektim.

"Tamam kabul ama ben abimin yarasını öğrenmek istiyorum hem belki iyi gelir" dediğimde derin bir nefes aldı ve "Ne yaparsam yapıyım anlattıracaksın sen bana" diyip hafif bi şekilde gülümsedi.

Sonrasında ise beş dakikaya yakın konuşmadı. Sanırım kendini hazırlıyordu.

"Ben beş yaşındayken benim bi kardeşim olmuştu. Hatta adını da ben koydum biliyor musun? Cansu, adını cansu koymuştum. Kardeşimi o kadar çok seviyordum ki ona annem veya babam kızdığında sırf onu ağlattılar diye bende onlara bağırırdım küçücük bacağımla" diyip duraksadı.

Bu sırada gözleri dolmaya başlamıştı ve kesik kesik nefesler alıyordu. Ağlıyacak ama ağlıyamıyordu.

"Cansu beş yaşına geldiğinde ona lösemi teşhisi konuldu. İşte o zaman hayat başıma yıkıldı. Herkesden sakladığı canımdan çok sevdiğim kardeşim gözümün önünde ölücekti. İşte bu bu beni o kadar kötü bi duruma soktu ki.... Neyse işte gün geçtikçe daha da kötüye gidiyor ve uygulanan tedavilerin hiçbirine yanıt vermiyordu. Ben her gün okul çıkışı koşarak yanına gidiyordum. Hatta bazen okuldan bile kaçıyordum sırf onu daha fazla görebilmek için"

Üç Erkek Bir Kız (Yarı Texting)✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin