Şu anda okulun bahçesinde bizim çocukların gelmesini bekliyorduk.
Egemen çocuğum o kadar yakışıklı olmuştu ki okuldaki bazı kızlar onu kesiyordu ama yazık kızlara bi bilseler bu sırığın daha 16 olduğunu. İki yaş küçük benden ama abim gibi duruyo ne yaparsın.
Azcıkta okulun bahçesinin nasıl süslendiğini anlatıyım size okulun kapsınının tam karşısına bir stant kurmuşlar ve arkasında balonlar ve süslemelerle çok şık duruyo. Arka plan siyah ve üstüne konulan süslemeler beyaz, mavi ve pembe.
Hemen onun önünde de velilerin oturması için beyaz sandalyeler var ve sandalyeler iki kenar da ve orta da duruyo. Aradan da kırmızı halı geçiyordu.
Ortadaki sandalyeler ile pist arasında baya bi mesafe bırakmışlardı ki orada rahatça eğlenebilelim diye. Bahçenin en sağ kısmında ise sandalyelerin tam arka kısmı sınıf sınıf ayrılmıştı.
Kırmızı halıdan geçip diplomasını alan herkes yerlerine geçicekti.
Gayet şık ve güzel bir şekilde hazırlanmıştı.
Telefonumun çalması ile bahçeyi incelemeyi bıraktım. Arayan Kaandı.
Nerde olduğumuzu tarif ettikten sonra Ege, Kaan, Batu ve Arda yanımıza geldiler.
Hepsinin ağızları açık kalmıştı. Arda Ezginin yaznına gidip kulağına bir şeyler fısıldamaya başladı. Batu da benzer şeyi İlkeye yapmıştı ve sanırım kızlar kalpten gideceklerdi.
Ege ve Kaan bana bakıp aynı anda bir birlerine dönüp "Bu bizim Sedef mi ya?" diye bir birlerine sordular.
Ben bu hallerine gülmekten başka birşey yapamadım. Egemen ise bu konuya dahil olup "Vallahi ilk bende gördüğümde öyle dedim. Sabah çarpılmış gibi kalkan ablam nereye gitmiş diye de sonra aynı genleri taşıdığımız aklıma geldi ve istediğinde bu kadar güzel olabileceğini fark ettim" dediğinde ilk önce yanağını öpüp ruj izi yaptım sonrasında da karnına bir tane vurdum.
Ege ve Kaan da bizim dalaşmamıza güldüler. Ege siyah takım giymişti içine de beyaz gömlek, Kaan ise lacivert bir takım giyip içinde o da beyaz gömlek giymişti.
Bir süre sonra herkes sınıflara dağıldı ve kep-cübbe alıp geri bahçeye indi. Sırayla herkes sahneye sınıfıyla beraber çıkıp diplomalarını aldı ve geri yerlerine geçtiler. Böyle böyle tüm sınıflar bitti.
Benim için asıl heyecanlı olan kısma gelmiştik kep atmaya. Bilmiyorum ama her ne kadar ortaokulda da kep atmış olsamda tekrarden kep atmak beni mutlu etmişti çünkü bir daha bu zavkle baş başa kalamıyacaktım.
Evet biliyorum üniversiteden mezun olduğunda da kep atıyorsun ama bu arkadaş grubuyla veya bu çevreyle değil.
Müdürümüz güzel bir konuşma yaptı ve en sonunda ondan geriye doğru sayamaya başladı. Allahım ben niye bu kadar heyecan yaptım?
"3,2,1" dediği an bağırarak kepleri attık ve konfetiler patladı. Her yer o kadar güzel olduk ki. Sanki bu okuldan gitmemizi kutluyorlardı.
Saat ona kadar da müzik açıp dans edip eğlenildi ama biz gidip müziği açan DJ'yle anlaşıp halay için şarkı açtırdık. Şaka değil bunu yaptık.
Ben ayakkabılarımı çıkarıp köşeye koydum. Batu taktığı kıravatı kafasına bağladı. Diğerleri ceketlerini çıkarıp kenara attı derken hepimiz halay için hazır olmuştuk ve sahneye çıkıp halay çekmeye başladık.
Kahkahalarla kep törenimiz bitince bizimkilere döndüm. "Ben acıktım hadi gelin bizim şurdaki dönerxiye gidelim" dediğimde kimse itiraz etmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üç Erkek Bir Kız (Yarı Texting)✔️
Teen FictionKendini sadece arabalara adamış ve hayatına kimseyi almamış bir kız.... Birgün arkadaşlarıyla otururken gelen bir mesajla hayatı değişir ve kendini anonimine kaptırır.... Bilinmeyen:Bu kadar güzel olmak zorunda mısın? Bilinmeyen:Hayır yani o gülüş...