36. Bölüm

849 35 62
                                    

Bizimkilere yazdıktan sonra hemen üstüme siyah bi şort üstüne de hemen belimde biten beyaz baskılı bir tişört geçirip evden çıktım.

Her ne kadar ayrılacak olsak da temenli ayrılmıyıcağımız için sadece içimde bir burukluk hissi var.

Sekiz sensm birlikte geçmiş arkadaşlarımdan ayrılmak biraz zor bir durum. Tamam ya kabul ediyorum biraz değil çok zor bir durum ama kendimi şöyle avutuyorum, nasıl olsa okul tataile girince geri hepimiz İstanbul'a döner tatail boyunca beraber oluruz. Yani umarım öyle olur.

Çardağa geldiğim de çardakta sadece Ege vardı. Kuzum üzgün üzgün oturuyo orda.

Arkası bana dönüktü ve omuzları düşük bir şekilde oturduğunda dolayı üzgün olduğunu ordan anlamıştım.

Ne zaman yanlız başına kalsa ve üzgün bir şekilde birşeyler düşünse omuzlarını dik tutumaya çalışmaz kendisini serbest bırakırdı ama eğer biz yanındaysak işte o zaman her zaman dik durur ve hiçbir şey çaktırmamaya çalışır.

Yavaş bir şekilde arkasından yaklaşıp kollarımı boynuna sardım ve şakağından öptüm.

Hemen kendini dikleştrip koluma bir öpücük kondurup "Hoşgeldin güzelim" dediğinde gülüp "Hoşbulum yakışıklı ama seni bu kadar düşündüren şey nedir?" dediğimde yüzünde buruk bir ifaede oluştu. Kafasını kaldırıp yüzüme baktı ve "Yanıma otursana ayakta dikilme" dediğinde konuyu değiştirmeye çalıştığını anlamıştım. Ama ben buna izin vermiyicektim ve onu bu kadar düşündüren şeyi öğrenicektim. 

Yanına geçip yan bir şekilde oturdum ve kolumu bankın sırt kısmına yaslayıp yanağımıda elime yasladım. Ben bu hale alınca Ege'nin eli hemen yanağımı buldu. Yavaş bir şekilde yanağımı okşamaya başlayınca gözlerimi kapattım ve bir süre öylece kaldık.

Gözlerimi açıp ondan anlatmasını beklediğine dair gözlerinin içine bakınca buruk bir ifadeyle "Batu ve İlke ayrılmuyo, Arda ve Ezgi de aynı şekilde ama biz ayrı şehirlere gidicez. Tamam kabul hep telefonda konuşuruz her boş vakitte birbirimizin yanına da geliriz ama ben nasıl dayanıcam iki üç ay uzaktan. Hadi onu da geçtim seni öpmeden nasıl durucam. Ya ben seni bir gün görmeyince bile deliriyorum özlemimden" diyip derin bir nefes aldı.

Söyledikleri yüzümde buruk bir gülümsemeye sebep oldu. Ben de aynı şekilde elimi onun yanağını götürdüm ve yanağını avucunun içine bastırınca o kadar tatlı geldiki gözüme kendime hakim olamayıp dudaklarına ufak bir buse bıraktım.

Gözlerini açtığında elimi hala yanağında çekmemiştim ve gözünün içine bakıp "Sevgilim eğer korkun buysa benimde korkularım aynı ama beraber olduğumuz sürece bunu da hallederiz merak etme. Hem ben her boş vaktim olduğunda seni sık boğaz edicem" diyip göz kırptığımda gülüp beni bir anda kendine çekip sıkıca sarıldı.

Saçlarımın üzerini öpüp kolumu içine çekip "Sen beni sık boğaz ediceksen razıyım, senden gelen her iyi ve kötü şeye razıyım yeter ki hep yanımda ol" diyip tekrar kafamın üzerinden öptü. Bu beni gülümsetmişti.

Gerçekten Ege'yi her geçen gün daha çok bağlanıyo ve seviyordum. Bilmiyorum ama her gün sanki kalbim daha çok büyüyor ve onu gördükçe de bu kalbimdeki büyüme devam ettiği için nefes almam daha çok zorlaşıyor.

Yavaşça Ege'nin kollarından ayrıldım ve yanağına kocaman bir öpücük bıraktım. Bıraktığım gibi gülmeye başladı. Gülemesi onu boynundan öptüğün gibi kahkaya dönüşmüştü. Sonrasında ise o beni gıdıplayıp boynumdan öptü.

Yaklaşık on dakika sonra bizimkiler geldi ve hepimiz okul araştırmasına tekrardan döndük ama benim için en iyi okul Ankara'daki okuldu.

Şimdi şey diyebilirsiniz özel okula gidin ama CVde özel okuldan mezun olmanızla devletten menzun olmanız açısından büyük fark oluyo o yüzden hepimiz devlette okumak istiyoruz ve puanlarımızda develet okullarına yetiyor.

Evet belki bu dört hatta hazırlık olursa beş yılda hepimiz birbirimizin yokluğunu çekicektik ama en azında bilmediğimiz bir şehirde hiçbirimiz tek kalmıyacaktık ki bence bu hepimizin en büyük avantajı.

Biz kendi aramızda güle eğlence okul araştırmasına devam ederken bir anda çardağa Serhat geldi. Onu görünce ister istemez gerilmiştim ve bakışlarım direkt Ege'yi bulmuştu.

Ege çenesini sıkıyordu ama sadece Ege değil Arda ve Kaan da aynı şekildeydi. Batu biraz daha rahat gözüküyordu ama onunda içten içe sinirlendiğine emindim.

Serhat bana bakıp "Sedef seninle özel olarak konuşabilir miyiz?" dediğinde Ege hemen atlayıp "Sedef'in bizden özeli yoktur o yüzden burda konuş" demişti ama bu nasıl bir ses tınudur. Anlatılmaz yaşanır.

Serhat derin bir nefes içine çekip "Peki, Sedef ben sana menzuniyet günü yalan söyledim zaten bunun farkındasın" diyip Ege'ye baktı ve sonra geri bana döndü "Bunun sebebi ise sana yedinci sınıftan berri sevmem ama kötü bir niyetim yok ayrıca şunu da bilmeni isterim ben seni Egeden daha çok seviyorum" dediği anda zaten tüm her şey bir anda gelişti.

Arda bir anda ayağa kalkıp "Lan it herif sen kardeşimi seviyorum diye geldin yanıma bende daha olmaz Sedef kabul etmez daha küçük olduğunuz için diyip seni gönderdim. Sonrasında daha bir hafta geçmeden kolunda başka kızla parklarda dolaşmaya başladın lan puşt senin sevgi anlayışın bumu" diye konuşarak Serhatın üstüne doğru yürümeye başladı.

Ben şok olmuş bir şekilde olanları anlamaya çalıştım ama ben ne olduğunu anlamaya çalışana kadar Ege öne çıkıp "Şerefsiz piç sen hala nasıl çıkıyorsun karşımıza ayrıca ben seni bi güzel sevicem ki hayatın boyunca unutamıyacaksın" cümlesi biter bitmez Ege, Serhat'ın yüzüne kafa atmıştı.

Gözlerimi büyümüş bir şekilde onalra bakarken Kaan'ın onları ayrıma çabasını fark edip hemen bende araya girdim ve Ege'yi ordan uzaklaştırmaya çalıştım.

Ege'yi zar zor kendine getirmiştim ve bana dönüp sadece gülümsedi ve "Hadi gel benimle" diyip kolumdan yavaşça tutup yürütmeye başladı.

Sinirimden diğer eli yumruktu ama kolumu tutan eli o kadar hafif ve nazik tutuyordu ki gören de değerli bir mücevher tutuyo sanar.

Sitedeki nerdeyse bizim dışında kimsenin bilmediği ara sokak gibi bir yer var ve oraya yüz yüze iki kişi zor sığyor biz buraya saklambaç oynadığımız zaman kullanıyorduk.

Ege ve ben oraya yüz yüze girmiştik ama ikimizinde bedenleri birbirine değiyordu.

Derin derin nefesler alarak bana baktı ve yavaş yavaş sakinleşmeye başladı. Eliyle yavaşça saçlarımı okşadı ve "Sen benim sakinleştiricimsin bunu biliyorsun dimi? Senin gözlerin benim için sadece kahverengi göze bakıyormuş gibi değil sanki bir toprağa bakıyorum ve o toprakta binlerce çeşit çiçek açmış ve orda can bulmuş gibi hissediyorum ve ayrıca seni benden başka kimse bu kadar sevemez anladın dimi?" diye sorup gözlerimin en derinine baktı.

Ben ise cevap vermek yerine ellerimi boynuna çıkarıp dudaklarına yapıştım.

Bu hareketimle zaten o cevabını almıştı ve dudaklarım dudukalarının üzerindeyken gülmseyip karşılık verdi.

Ama işte o ses bizi yerin dibine sokmak ve beni utançtan öldürmek için yeterli oldu.

"Abla!"


..................................................................

Acep neler olucak :⁠0

Sizce egemen ne tepki vericek

Siz bu tarz bi olayla karşılaşsanız ne tepki verirdiniz

Konudan bağımsız ama en sevdiğiniz Türkçe şarkı, şarkıcı, grup ¯⁠\⁠_⁠(⁠ツ⁠)⁠_⁠/⁠¯

Tatilin bitmesine az kaldı ve bu beni üzüyor :(

Bir de sizden merak ettiğiniz konular ile ilgili soru sormanız istiyorum ama bu yaş, sınıf tarzı şeyler değilde hobiler gibi şeyler ;)

♥️Kendinize iyi bakın sizleri seviyorum♥️






....

Üç Erkek Bir Kız (Yarı Texting)✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin