Sabah güneş ışığı gözüme girmeye başladığında esneyerek elimi kenara attım ama boşluğa düştü.
Ama ama biz Ege'yle uyumuştuk şimdi bu çocuk nerdeydi?
Gözlerimi açıp kenara baktığımda yatağımın üstünde sarı post-it vardı.
Gözlerimi kaşıyıp hemen post-iti elime aldım.
Güzelim sen çok güzel uyuyordun o yüzden seni uyandırmaya kıyamadım.
Eğer yakalanırsak diye erkenden kaçmam gerekti ama sana küçük bir sürprizim var
Masanın üstündeki küçük siyah kutunun içinde ;)
Ege'nYazdıklarından hemen sonra yataktan kalktım ve çalışma masasının orda bana göz kırpan siyah kutuyu elime aldım.
İnce kare bi kutuydu. Kutuyu açtığımda karşıma çıkan şeyle ağzım beş karış açıldı ve bu... Bu inanılmaz güzel bişey.
İron Man'in güç kaynağı, kalbi artık ne demek isterseniz o vardı ve anahtarlık şeklindeydi.
(Aşağıya koydum resmini)Marvel ile ilgili oyuncak koleksiyonum vardı -araba koleksiyonunun yanı sıra- şimdide anahtarlıklarının koleksiyonunu yapmaya başlayacaktım ve ilk parçayı Ege'm düşünüp bana almıştı.
Ben şok içinde kutuya bakarken kapım çaldı ve gel dememi beklemeden kapı açıldı.
"Kızım hadi üstünü değiştir de aşağı gel seninkiler geldi"
"Neden geldiler ki acaba bu saatte?"
"Ben çağırmıştım kahvaltıya da sana söylemeyi unuttum herhalde. Hani bugün Selda'nın kızı Elif varya onun düğünü var hep beraber gidicez" diye ufak bir hatırlatma yaptı annem.
Bu arada Elif diye bahsettiğimiz kız da 24 yaşında evleniyordu. Bence birazcık gençliğini yakıyor. Yani eğer erkenden çocuk sahibi olmayı planlıyorsa. Eğer böyle bir planı yoksa bence evlendiği yaş gayet iyi.
"Tamam anne hemen üstümü değiştireyim geliyom da sen normalda kapı çalmazdın hayırdır?" Sorduğum soruyla annem yandan sıratarak "Kızım ben seni tanıyom bu sıcakta çıplak uyuma ihtimallin bile var. Her ne kadar annen de olsam seni öyle göremem doğru olmazdı çünkü sen artık bir BİREYSİN" diyip odamın kapısını kapattı ve terliklerinin çıkardığı sesten de anladığım kadarıyla merdivenlerden aşağı indi.
Bende hemen üstüme rahat bir şort ve tişört geçirip saçlarımı yukardan topuz yaptım ve banyoya girip yüzümü yıkayıp aşağı mutfağa girdim.
Bizimkiler sırayla masaya oturmuş ve Ege ile kaan'ın ortasını bana layık görmüşlerdi.
Güzel sohbetlerin havada uçuştuğu bir kahvaltıdan sonra bizim çocuklar gitmiş sadece Ezgi kalmıştı. Annem ben ve Ezgi üçümüz kuafaöre doğru yol almaya başladık.
Normal şartlarda İlke de gelicekti ama ailesiyle birlikte tatile gidince gelememişti.
Elif bizim lojmanda oturan tatlı bir insan ve lojmanda tanıdığı herkesi çağırmıştı. Tabi bizsiz -kambersiz- bu düğün olmıyacağı için bizde davetliydik.
Ezgi bize gelirken kıyafetlerini de yanına almıştı her zamanki gibi. Diyeceksiniz ki niye sürekli sende giyiniyorsunuz? Çünkü gideceğimiz kuaför bizim eve daha yakın ve saç makyaj yapılı üstümüz pasaklı etrafta dolaşmak istemiyoruz. Pasaklı derken bu arada rahat şeyler giyilip düğünlük hazırlanmaktan bahsediyorum yanlış anlamayın.
Kuaföre girdiğimizde üçümüz de sandalyelere oturduk ve istediğimiz şeyleri söyledik ben çok hafif bir far üstüne aylaynır, saçlarımı da arkadan yarım toplayıp uçlarını dalgalandırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üç Erkek Bir Kız (Yarı Texting)✔️
Teen FictionKendini sadece arabalara adamış ve hayatına kimseyi almamış bir kız.... Birgün arkadaşlarıyla otururken gelen bir mesajla hayatı değişir ve kendini anonimine kaptırır.... Bilinmeyen:Bu kadar güzel olmak zorunda mısın? Bilinmeyen:Hayır yani o gülüş...