1 ⚜ Efsaneler, Kareyn Ashna ve Balta

868 55 308
                                    


Merhabalar ve hoş geldiniz!

Yetişkin, epik, fantastik serisi olan Mevsim Krallıkları'nın  ilk kitabındasınız. 

İyi okumalar.
👑


Şenlik.

Lishey Krallığının en hareketli günleri yaklaşıyordu. Güneşin yakıcı olduğu, meyvelerin ve sebzelerin olgunlaştığı, ağaçların yeşerdiği zaman, geçimini doğanın can bulmasına borçlu olan halk kutlama havasına girer, sokaklar kıpır kıpır olurdu. Mevsimin ilk günleri insanların üzerinde zorlu kışı geride bırakmanın yorgunluğu, güzel günlere ulaşmanın tatlı heyecanı vardı.

Tarlalarından, bahçelerinden evine dönenler, çocuklarını dolaşmaya çıkaranlar, mallarını bağırarak tanıtıp müşteri çekmeye çalışan tüccarlarla doluydu başkent.

Evcil hayvan dükkanından kuş cıvıltıları ve kedi mırlamaları duyuluyordu. Birkaç çocuk neşeyle vitrindeki çeşit çeşit hayvanlara el salladı. Sokağın başındaki fırından leziz ekmek kokusu yayılırken güneş batmaya hazırlanıyor ancak o tatlı akşam sefasını, bulutların pembe ve kırmızıya çalan enfes renklerini uzun uzun sunmak için pek de acele etmiyordu.

Şenlikler asırlardır gerçekleşirdi. O yaz olan ise Lishey Krallığının son mutlu anları olarak bilinecekti. Kan ve vahşettin gebe olduğu topraklarda fırtına öncesi sessizlik. 

Kendini kocaman, eski mi eski, siyah pelerine sarmış biri kalabalıktan mümkün olduğu kadar uzak durarak yürüdü. Yanından geçen atlı askerin gürültüsü onu korkuttu ve yolun kenarına, dükkanların yakınına sığındı. Başını eğik tutuyordu. Ne insanlar yüzünü görsün istiyordu ne de o insanları görmek, yine de ezilmese iyi olurdu.

Başkentin dışına, surlara yakın bir sokaktaydı. Şehrin bu tarafında her türlü insanı görmek mümkündü. Zenginliğini pahalı kıyafetleri ve hamalları ile gösteren soylular, üzeri toprak olan çiftçiler, inşaat işçileri, kemerli kitaplarını kolunun altında sıkıştırmış sohbet eden öğrenciler ve daha niceleri sosyalleşmek için caddenin etrafına sıralanmış ahşap mimarisiyle sıcacık hissettiren kahvecilere ve hanlara sık sık uğrardı.

Pelerinin etekleri ayaklarının etrafında dans eden kadın da aynı amaçla gelmişti. Sırtındaki yumru kamburunu oluşturuyordu. Yavaş ve topallayarak ilerledi. Onunla aynı yöne giden pek çok insan vardı. Saat hikâye saatiydi çünkü. Kimse Balta adındaki handa gerçekleşen hikaye saatini kaçırmak istemiyordu.

Özellikle de çocuklar can atıyordu. Pelerinli kadın üzerine koşan fareden ve onu yakalamak için peşinden zıplayan kediden kaçınmak için bir adım sağa kaydı ve bu hareketi hikaye saatine yetişmek için aceleyle babasının kolundan çeken bir çocuğa çarpmasına neden oldu. Bacağında bir şeyin sektiğini hissedene kadar çocuğu görmemişti bile.

Çocuk neredeyse düşüyordu ama düşmedi. Aldığı darbeyle babasının gömleğine öyle sıkı asılmıştı ki gömleğin manşetini söktü. Soylu adam ağlamaya başlayan çocuğuna sonra da hırpalanmış gömleğine baktı.

Ardından da acınası görünen kadına.

Bu kadar pespaye görünen biri başkentin halkından olamazdı, ancak ihmal edilmiş bir hizmetkar olabilirdi.

"Seni pis köle, çocuğuma dokunmaya nasıl cüret edersin! "

Bağırması sokaktaki herkesin dönüp kısa bir an bakmasına neden oldu. Pelerinli kadın lüks kumaşlar satan dükkanın önündeydi, korkuyla sinerken yaslandığı şeyin vitrin camı olduğunu fark etmedi.

Mevsim Krallıkları Kitap 1 Kan BağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin