24⚜Dost

73 7 61
                                    


Sessizlik.

Büyük depoda hâkim olan yegâne şey sessizlik ve kendi düşünce dünyasında boğuşan insanların varlığıydı. Yerin altında iyi gizlenmiş kocaman bir alandı burası. Gaz lambaları ile aydınlatmışlardı. Sağda solda Lishey armalarının basılı olduğu büyük tahta ve demir kutular üst üste istiflenmişti. Kutuların içinde ne olduğu belliydi. İçeriye normal bir evden giriliyordu. Evin terk edilmiş görüntüsünün ardına gizlenmiş bu yere bir masanın altından açılan gizli kapıdan iniliyordu.

Adya'ya hiç güven vermemişti. Merdivenlerden inip de Tuomas'ın elinde tuttuğu lambada aydınlanan kutuların armasını gördüğünde kaşlarını çatmıştı.

Tuomas da omuz silkip "Kendini evinde hisset." dedi. "Beğendiğin bir şey olursa kendi malın gibi kullan."

Birkaç adım sonra Adya'nın boynuna Bursha atladı. Sıkıca sarılıp bir şeyler geveledi. Samimiyetinin gerçek olduğu belliydi ve epey endişelenmişti.

"İyiyim." Bursha'yı sakinleştirmeye çalıştı Adya. Görünürde yara almadığı belli olmasına rağmen "Sen nasılsın?" diye sordu.

"Ben iyiyim. Sense," Bursha, Adya'nın koluna odaklanmıştı. Dudakları aralandı. "Gel otur bir bakalım. Başka bir yerinde bir şey var mı ha?"

"Yok. Sadece kolum."

Adya'yı erzak dolu bir kutunun üzerine oturttular. Adya'nın gözleri karanlığa alışında bir köşede oturan Kareyn'i ve Serena'yı fark etti. Kareyn sessizliğini koruyor, olan biteni büyük bir sakinlikle izliyordu. Ne selam verdi ne de ayağa kalktı. Serena yaşadıklarının etkisinden kurtulamamıştı. Ellerini dizlerinin üzerine koymuştu, gölgesinden korkacak bir hali vardı.

"Siz nasılsınız?" diye sordu Adya ikisine. Sesi ilgili ve tedirgindi.

Kareyn, "Harika." dedi.

Chay gaz lambasını yerden aldı, Adya'nın yanına getirdi. Yarayı en iyi aydınlatacak pozisyonu düşünüp daha ufak bir kutu çekti. Gaz lambasını kutunun üzerine koydu. Tuomas küçük bir çanta bulup getirdi. İçinde farklı tıbbı malzemeler vardı. An o kadar tanıdıktı ki Adya daha önce aynısını yaşadığını sandı.

"Bir bakayım." Chay, Adya'nın kolunu sıyırdı ve teninin soyulduğunu hisseden Adya yüzünü buruşturdu. Kolunu görmeye midesi el vermeyecekti. Başını sağa çevirdi. Piramit gibi dizilmiş kutular ne kadar orantılıydı! Gölgeleri duvara vuruyordu. Köşede örümcek ağları ve böcek yuvaları vardı.

"Bu defaki biraz fena." Chay şişenin içindeki sıvıyı Adya'nın koluna döktü. Adya çığlık atmamak için kendini tutsa da gözlerinin yaşarmasını engelleyemedi.

Yarası sarılırken Tuomas kendine başka bir kutudan sandalye ayarladı. "Dimaz nerede?" diye sordu Kareyn'e.

"Misida'yı merak etmiş."

"Onu merak edene kadar beni merak etseydi keşke. Bu kadın yanımdayken asıl tehlikede olan bendim."

Adya acıdan cevap veremedi.

"Neden? Ne oldu?" diye sordu Kareyn.

Tuomas ıslanan ceketini çıkarıyordu. "Baş etmesi zor biri."

Kareyn buna itiraz etmedi. Ayağa kalkmış Chay'in yanına gelmişti. Kısa bir an yarayı inceledi. "Bana bırak."

"Ben hallediyorum."

Aralarında nasıl bir bakışma olduysa Chay geri çekilmek zorunda kaldı. Yara ile Kareyn ilgilenmeye başladı. Adya'nın dizlerinin önünde dururken Adya bana neden böyle soğuk davranıyorsun, diye sormamak için kendini zor tuttu. Herkesin önünde münakaşaya girmek istemiyordu. İstediği tek şey gitmiş olmaktı ancak onda da başarısız olmuştu işte.

Mevsim Krallıkları Kitap 1 Kan BağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin