26⚜İhmal, Tüm Lisheyleri Aynı Kefeye Koymak

62 5 27
                                    


Akşam yemeği güzel şeydi, tabii yemek yiyebilmiş olsaydı. Adya açlıktan guruldayan midesi ile uyumaya çalışıyordu. Bir tarafında Bursha diğer tarafında Serena, ince hasırların üzerinde yatmaktaydılar. Bursha uyumadan önce sürekli sorular sorup durmuştu. Adya da elinden geldiği kadar cevapladı ama çoğunda sessiz kalmak zorundaydı. Planlarını sesli söylerse lanet yüzünden düşmanın kulağına gideceğini düşünüyordu.

Serena da henüz tam olarak kendine gelememişti. Adya ona birkaç kez nasıl olduğunu sordu. Kız kaçamak şekilde iyiyim derken aslında hiç de öyle hissetmediği anlaşılıyordu. Özellikle Kareyn'den bir miktar korkmuş gibi geldi Adya'ya. Onun yanında kız daha da sessizleşiyordu çünkü. Yola çıkacaklardı. Serena'nın gelmek gibi zorunluluğu yoktu. Burada illa kalacak güvenli bir yer bulabilirlerdi onun için. Bu depodan daha konforlu bir yer. Yuva'da kalabilirdi mesela. Ama kız gelmek istediğini söylüyordu. Hayatı konusunda Adya'ya olan minneti devam etmekteydi ve karşılığını, Adya gerek olmadığını söylese de, vermek istiyordu.

Adya sargılar içerisindeki kolunun rahat etmesi için yatış şeklini biraz değiştirmeye çalıştı. Bursha ve Serena düzenli soluklarla uykunun kollarına teslim olmuşken kendisinin gözü hâlâ açıktı. Onları uyandırmadan kıpırdandı. Sıcak olmasına rağmen üzerine kutulardan çıkan büyük Lishey bayraklarından birini örtmüştü. Yeşilin altında uyumak. Aman ne güzel! Hayaliydi resmen!

Böcekler Lishey'den çalarken daha yararlı şeylere odaklanmalılardı. Kuş tüyü yastıklar ve yün battaniyeler gibi... Mümkünse de saten pijamalar... Tamam pijama abartılıydı ama kaliteli kumaş olsaydı memnun olurdu.

Sağından soluna dönerken sıcak bir de küvet diye geçirdi içinden. Saraydaki kendine ait hamamı burnunda tütüyordu. Temizlenmek. Aynaya bakmak ve saçlarını taramak. Sahi uzun zamandır kendi aksini de gördüğü yoktu acaba saçlarındaki birkaç tel beyaza ne olmuştu? Artık saçı da kısaydı. Önüne düşen birkaç tutamdan gerisini göremiyordu.

Sönmek üzere olan mum ışığının tavana vuran parlaklığında bir hareketlenme fark etti. Erkeklerin yattığı köşede biri ayağa kalkmıştı. Adya da sağlam kolunun üzerinde doğrulup gece gece ne olduğuna baktı. Dimaz ile göz göze geldi. Adam sessizce elini sallıyor ve Adya'ya gelmesini işaret ediyordu. Rüya olup olmadığını anlaması için birkaç saniye geçmesi gerekti. Adya bön bön bakmayı kesip bayrağı üzerinden attı. Ayağa kalktı. Dimaz'ın gecenin bir yarısını neden çağırdığını, neden herkesin uyumasını beklediğini merak ediyordu.

Ses çıkarmadan Serena ve Bursha'nın arasından sıyrıldı. Adımları hasır üzerinde küçük bir çıt sesine neden oldu. Alanın ortasına geldiğinde Kareyn de aynı merakla kafasını kaldırmıştı. Uykudan yeni uyanmış olmasına rağmen gözleri hiç de mahmur değildi.

"Uyu. Bir şey yok." diye fısıldadı Dimaz.

"Emin misin?" Kareyn soruyu Dimaz'a değil Adya'ya bakarak sormuştu.

Adya başını salladı. "Sorun yok. Uyu."

Kareyn başını ceketin yuvarlanması ile oluşturulmuş yastığına geri koydu. Onun üzerinde de karanlıkta siyah görünen bir bayrak vardı. Bayrağın kenarlarını omuzlarına çekti.

"Nereye?"

Dimaz bıkkınca homurdandı. Tuomas'a "Yat zıbar." diye de fısıltıyla azarı çaktı. Anlaşılan herkes diken üzerinde uyuyor, en ufak kıpırtıda uyanıveriyordu. Tuomas yüzünü buruşturup memnuniyetsiz bir çocuk gibi omuzlarını indirip kaldırdı.

"Nereye?" diye tekrar sordu.

"İki dakika hava alacağız. Canım. Sen de yat zıbar." Dimaz dişlerinin arasından tıslayarak konuşuyordu. İkisinin arasındaki iletişim Adya'ya komik geldi. Dimaz, Tuomas'a karşı eli belinde bağırıp çağıran, kızgın, ton ton bir anneye dönüşüyordu. Tuomas, hiç açık etmese de annesini kızdırmaya bayılan ufak, yaramaz bir çocuk olmaktan epey keyifliydi.

Mevsim Krallıkları Kitap 1 Kan BağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin