Sabah olduğunda Kraliçe, kızını görmeye geldi. Adya daha uyanmamıştı bile. Gece pek iyi uyamamıştı, o hafta olacaklardan sonra neredeyse her gece uykusunun zehir olacağını, hayatının tamamen değişeceğini henüz bilmiyordu.
Yatağının ucuna oturmuş kendine bakan yeşil gözleri görünce şaşırdı. Kraliçe saçlarını yine ördürmüş şatafatlı bir topuz yaptırmıştı. Makyajı ve kıyafeti fazlasıyla özenliydi. Yardımcılarını sabahın köründe kaldırıyor olmalıydı.
Adya annesini zayıf olarak görüyordu. Kraliçe zayıflığını güzelliğinin ardına gizlemeye çalıştığı için dış görünüşüne önem veren bir gölge, Kralın kuklasıydı sadece. Hiçbir vasfı yoktu, zekâ ya da cesaret belirtisi göstermezdi. Kendi kararlarını kendi almazdı.
Kraliçe konuştuğunda Adya yine haklı olduğunu gördü.
"Kral ile olan konuşma tarzına çekidüzen ver." dedi Kraliçe Liss. "Dün akşam adap kurallarını hiç ettin. Kral'ı zor sakinleştirdim. Kral, Goddess Gaia tarafından çok merhametli ki seni affetti."
Kral, komik geldi. Sanki bahsettiği eşi, çocuklarının babası değildi. Resmiyet anne kızın baş başa sohbetlerinde dahi azalmıyordu. İşte Kraliçe Liss'i kızının gözünde değersiz kılan da buydu. Adya tavandan dökülen krem tül perdelerin çevrelediği tatlı yatağından doğruldu. "Affetmeseydi ne olacaktı?"
"Hâlâ dikbaşlılık yapıyorsun, bu iyi bir prensese yakışmayan iğrenç özellikten derhal vazgeç."
Adya yastığına geri gömüldü. "Kraliçem rica ediyorum odayı terk ediniz."
"Son sözünüz bu mu Leydi Adya?"
"Hı hı."
Şenliklere tam bir hafta vardı, Adya bir hafta ceza aldı. Oya işlemenin ruhu sakinleştirdiği gerekçesiyle Kraliçe ona boş bir kasnak ve renk renk ipler gönderdi. Kareyn, Bursha ve Chay dahi odaya gelip gitmiyordu. Anlaşılan Kral şenlikler sırasında Adya'nın sivri dilli davranıp aileyi rezil etmesinden çok korkmuştu ve cezanın tam bir acı çekme olmasını sağlamıştı.
Hiçbir şey yapmamaktan bunalan Adya yalnızlık çekiyordu. İkinci günün akşamı, penceresinden saray bahçesini seyrederken bana da halkına davrandığı gibi davranıyor, diye düşündü. Ve haklıydı. Baskı ve şiddet sadece sinirlenmesine neden olmuştu.
Bol bol düşündü. Düşündükçe cezanın amacının aksine ne kadar doğru yolda olduğunu anladı. Bahçede gezen süvarilerin boş edasını gözlemledi. Hikayeler, efsaneler belki birer uydurmaydı ancak savaş diye bir gerçek vardı ve Krallık askeri yönden çok zayıftı. Tüm vergiler, tüm gelirler gösteriş için harcanıyordu. Askerler yeterince iyi eğitilmiyor, disiplin ve ciddiyet nedir bilmiyorlardı. Uzun süredir sarsıcı bir durum yaşanmaması onları rehavete sürüklemişti. Yakın zamanda yaşanan tek sorun kendine Böcek diyen isyancılardı.
Diğer gün Prens Mateo geldi. Prens'in yüzü ve gösteriş sevdası Kraliçe'ye benziyordu. Odayı boydan boya yürüyüp görmeye değer tek şey camdan dışarısıymış gibi pencerenin önünde dikilip uzaklara baktı. Adya'nın tahtta gözü olduğunu ancak kartlarını bu kadar açık oynamasının salaklık olduğunu ima etti. Üst perdeden konuştu.
"Tahtın da senin de adın batsın." dedi Adya. Ani yükselişinin nedeni önce annesinin sonra da kardeşinin gelip her defasında Adya'yı prenses kalıplarına uygun hale getirme çabasıydı. Kimse iyi olup olmadığını, halini hatırını sormuyordu. Varsa yoksa baskılama çabası!
![](https://img.wattpad.com/cover/353413827-288-k371960.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mevsim Krallıkları Kitap 1 Kan Bağı
Fantasy(Tamamlandı) Lishey topraklarındasınız, hoş gelmediniz çünkü savaş kapıda. Krallık bekası adına verebileceğiniz her şeyi verin. Paranızı, gururunuzu hatta kanınızı. Düşman içeride de olabilir dışarıda da, hatta geçmişte ve gelecekte de. Siz bilmes...