Kral Temha ve Kraliçe Liss'in yatak odası çok büyüktü. Adya buraya en son geldiğinde hâlâ geceleri altına kaçıran bir çocuktu. O zamandan bu zamana çok şey değişmişti. Hayvan derisi bir halı, iki kişilikten büyük olduğu anlaşılan etrafı altın rengi tüllerle kapalı bir yatak ve yine deri koltuklar vardı. Perdelerin rengi de yeşildi, üzerinde altından işlemeler olan kalır bir perdeydi bu. Güneşi dışarda tutmak için özellikle bu şekilde yaptırılmıştı. Şömine büyüktü, şömine üst rafı pahalı dekorlarla doluydu. Aralarında Tanrıça Gaia sembolü de vardı ve altın olmayan tek şey de oydu.
Yatağın iki yanında yandığında is ya da koku bırakmayan farklı türden meşaleler yanıyordu. Odanın aydınlatması misafir beklemediklerinin göstergesiydi.
Adya orada abisinin yanında dikilirken çok gergindi. Kral de yayıldığı deri koltuktan fırlamış oğlunun, ilk veliahdın teklifine karısının ve kızının da onu onaylamasına şaşkınlıktan çok öfke ile bakıyordu.
"Ne söylediğinizin farkında değilsiniz!" diye gürledi. "Hiçbir koşulda bana bunu dayatamazsınız."
Mateo babasının aksine keyifliydi. "Senin koşullarında evet, haklı olabilirsin ancak koşulları artık ben yaratıyorum. Sana o koşullardan bahsedeyim, arkanda senin hükümdarlığını destekleyecek kimse kalmadı."
"Ben Kral'ım!"
"Kraldın." diye düzeltti Mateo.
Kral en çok Kraliçe Liss'in tavrına gocunmuştu. Eşi olarak yanında duracağına emindi çünkü. "Sen nasıl bunlara uyarsın?" diye sordu, kırgınlıkla.
"Üzgünüm ama oğluma zarar vermene göz yumamam." diye cevapladı Kraliçe Liss. "Beni kaybettiğin nokta da orası."
"Başka çaren yok Temha. O çok güvendiği korumalar, komutanlar...Herkes senin yönetiminin ülkeyi zayıflattığı görüyor. Seni kurtaracak kimse de yok. Zorluk çıkarmadan Taç Töreni yapmayı kabul et ve kenara çekil."
Kral çok fazla bağırdı öyle ki yüzü kıpkırmızı kesildi ancak sonunda konuşamaz oldu. İşte o zaman Adya babasının bu çaresizliğine üzüldü.
"Neden?" diye sordu. "O savaş ilanını neden görmezden geldin ki?"
Kral buna delicesine kahkaha attı. Gözleri iki çocuğu arasında gidip geliyordu. "Çünkü ikinizden birinin yaptığını biliyordum. O mektup, o savaş ilanı her şey düzmece, sizin tahtı almak için yaptığınız bir katakulli. Bunun olacağını biliyordum sizin bunu yapacağınızı."
Adya babasının hepten delirdiğini düşünüyordu. Şaşkınlıkla "Beni sen mi öldürmeye çalıştın?" diye sordu. "Bir paranoya için beni mi öldürmek istedin?"
Kral, "Hayır." dedi. "Ancak keşke yapsaydım. Sevgiden her zaman maraz doğar. Sizi sevmek yerine öldürseydim keşke."
"Öldürmek, senin sevginin öldürmekten farkı yoktu zaten." diye konuştu Mateo, kırgınlıktan çok kızgın bir şekilde çıkmıştı sesi.
"O halde neden araştırmadın? Neden önemsemedin?" Adya ise kesinlikle gocunmuştu.
Temha omuz silkti. İki çocuğuna kinle bakıyordu. "Sizin yaptığınızı biliyorum. Suikastmış, saldırıymış. Planladınız değil mi? Kendinizi kahraman gösterip beni düşürmek için ikiniz bunları planladınız!"
Adya babasının tavrına şaştı kaldı. Bu artık ruh hastalığıydı. Kendi kendine suikast ayarladığını mı düşünmüştü gerçekten? Akıl sağlığını bu kadar kaybetmiş ancak Adya'nın yanına geldiğinde merhametli, düşünceli baba rolü oynamıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/353413827-288-k371960.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mevsim Krallıkları Kitap 1 Kan Bağı
Fantasía(Tamamlandı) Lishey topraklarındasınız, hoş gelmediniz çünkü savaş kapıda. Krallık bekası adına verebileceğiniz her şeyi verin. Paranızı, gururunuzu hatta kanınızı. Düşman içeride de olabilir dışarıda da, hatta geçmişte ve gelecekte de. Siz bilmes...