23⚜Saray

68 6 32
                                    


Vakit gece yarısını geçeli çok olmasına rağmen saraydaki herkes uyanıktı. Aslında epey zamandır saray uyumuyordu. Kral Temha'nın Lexa adasına gidişinden ve Prens Mateo'nun tahta geçişinden beri sıkı yönetim vardı. Ne muhafızlar, ne komutanlar... Herkes ayakta ve tetikteydi.

İla, Lishey arması basılı yeşil pelerini omuzlarında dalgalanırken hızlı adımlarla koridorlardan geçti. Taht odasında bekleniyordu. Fazlasıyla yorgun olmasına rağmen yüz ifadesi bunu açığa çıkarmayacak kadar ciddiydi. Kocaman, şatafatlı kapılar onun için açıldı ve tahtında bekleyen Kral Mateo'nun huzuruna çıktı. Dizlerinin üzerinde bir selamlamanın ardından büyük bir azarla ayağa kalkması istendi.

Başını kaldırdı. Taht odası eskisinden de ışıl ışıldı. Kral etrafında gölgelerin bulunmasını istemiyordu, her köşeye meşaleler ve kandiller kondurmuştu. Böylece hiçbir düşman karanlığa saklanamaz, yanına yaklaşamazdı.

Sağında ve solunda danıştığı ve korumasını sağlayan onlarca asker dizilmişti. Yanındaki tahtta Kraliçe Asperya oturuyordu. Uykulu ve kızgın bir hali vardı. Komutan Yuha ve Komutan Werta boyunlarını suçlu edasıyla eğmiş, Kral'ın önünde bekliyordu. Diğer Refakatçiler, taht değişimiyle yeni Kral'ın cellatları Lenti ve Erash da huzurdaydı.

Kral Mateo her birini dikkatle süzdü. Elindeki kupadan bir şeyler içip boğazını ıslattı. Yüz ifadesi fazla düzdü. Doğduğundan beri yanında oldukları için İla, Lenti ve Erash bu ifadenin anlamını çok iyi biliyordu. Sakinliğinin arkasında patlamak üzere biriken öfkesini görebiliyorlardı.

Kral Mateo, İla'ya baktı. "Evet?"

"Serena'yı aldılar." İla konuşmaya devam edip etmeyeceğini kestiremedi. Kral'ın bağırarak sözünü kesmesini bekliyordu ama tepki alamayınca konuşmasını sürdürdü. "Hapisten almışlar. Nasıl dövüştüğünü ve nasıl öldürdüğünü gördüm. Büyük ihtimalle Kareyn'di. Surlarda, Nurf'ta sıkıştırdık ama Böcekler de gelince-Zasft, o madenci ve askerlerimizin bir kısmı öldü. Kaçtılar efendim."

Sessizlik oldu. Taht salonundaki herkes birazdan gelecek hiddetin beklentisi içinde çıt çıkarmadan dikiliyordu. Kral gözlerini kapatıp bir süre durdu ve yeşil gözlerini tekrar İla'nın üzerine dikti. "Kareyn." Anladığını kafasını sallayarak gösterdi. "İyi, işinde iyi ama o kadar sıkı bir güvenlikten elini kolunu sallayarak geçmesi onun iyi olmasından ziyada bizim berbat olduğumuzu gösteriyor. Daha ciddi bir güvenlik istiyorum."

Komutanlar başlarını salladı.

Kral sesi içine kaçmış gibi "Adya?" diye sordu. Duyacağı her iki cevap da onu korkutuyordu.

"O da oradaydı. Görünüşünü değiştirmiş saçlarını falan kesmiş efendim. Karanlıkta ayırt etmesi zordu ama Madenci onu tanıdı. Sonra-"

"Kaçtı?"

İla korkarak "Kaçtı." diye onayladı.

Kral buna kahkaha attı. O kadar güldü ki elindeki kadeh etrafa içki sıçrattı. Kraliçe ise öfkelenmişti. "Nasıl oluyor da bir sıçanı yakalayamıyorsunuz?"

İla ağzını açtı ancak Kral'ın ayağa kalması susmasına neden oldu. Salondakiler korku ile bir adım geri çekildi. Mateo ciddileşmişti. Kaşlarını çatmış, yüzü gerilmiş halde Kraliçe'ye bakıyordu. "Hakkında konuştuğun kişi benim kardeşim. Ağzından çıkana dikkat et."

İnsanlar birbirlerine hayretle baktı. Azardan paylarına düşeni almaktan korktukları için kafalarını tam kaldıramasalar da yüzlerinde etrafa yayacak yeni bir dedikodu duymanın verdiği heyecan ve şaşkınlık vardı. Tüm salonun önünde paylanmak Kraliçe'yi fazlaca gücendirmişti. Başını eğip sustu.

Mevsim Krallıkları Kitap 1 Kan BağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin