Arkada gıy gıy çalan şarkı eşliğinde Kral danışmanı İvmarthen, ikiliyi karı koca ilan etti. Mateo, kuzenine, yeni eşine ömür boyu, hastalıkta sağlıkta bağlı kalacağına, onu koruyup kollayacağına yemin etti. Aynısı Asperya da tekrarladı. Yüzükler takıldı. Lishey evlilik yüzükleri herhangi birinin taktıkları gibi normal değildi. Kutsal bağ, enerji ve sadakat. Temsil ettiği şeyler ile kan yemini barındırıyor, sözleri mühürlüyordu. Bu aynı zamanda üç yeminden biri olan soyu kirletme emrinin de kesinleşmesi demekti. Yüzükleri takan kimse eşinden başkasına cinsel bir güdü barındıramazdı. Parmaklarını saran yeşil bir enerji tüm bedenlerine yayıldı, etraflarında küre şeklini aldı ve el ele birbirlerinin gözlerine bakıp karı koca oldular.
Adya iç yüzünü bildiği için misafirler kadar etkilenmedi bu gösteriden. Hatta birkaç bardak daha içmemiş olsa kesin kusardı. İyi ki içmişti ve her şey biraz toz pembe görünüyordu. Ne olmuştu yani Mateo'nun fahişe kadının tekinden nerede olduğu bilinmeyen bir çocuğu olmuşsa, bu saf bir aşık gibi eşine ettiği yemini bozmuyordu sonuçta. Ancak şimdi yüzüğü taktıktan sonra aynısı yapsa bozardı. Ki bu komikti.
Levi ile bakıştılar. Onu sevmiyordu, bir erkek olarak görüp şehvet bile duymuyordu. Kuzeninden, oyun arkadaşından, küçüklüklerinde saçlarını sağa sola atarak gezen çocuktan öte biri değildi o. Asla evlenmeyecekti onunla. En azından buna emindi. Onca şaibeli olay arasında bir tanesi konusunda kararı netti.
Oyalandı Adya. Yaptığına başka ne denirdi bilmiyordu. Kuzenlerini dinledi, başındaki tacın izin verdiği ölçüde kafa salladı ve Tuomas ile bir süre bakıştı. Ondan da hazzetmiyordu. Pek çok konuda dürüst ve hatta patavatsız olabilirdi, Adya buna kızmıyordu, neredeyse eğleniyordu da ancak savaş konusunda hissettiğinden daha azını söylediğine emindi. Ve saklandığı bir şeyler vardı. Niyetini kestiremiyordu yine de bir sirk ucubesinden ya da büyücüden fazlasıydı. Tehlikeli biri miydi, belki ancak Adya asıl tehlikenin kardeşi olduğunu düşünüyordu. En azından tanıdıkları ve bildikleri arasında...
Saat ilerledikçe insanlar içki ile fazla dağıtmaya başlamıştı. Kardeşiyle ya da anne babasıyla rastlaşmadı. Nefes almasının tek amacı hunharca gülmekmiş gibi görünen birkaç soylunun sesine kulak tıkadı. Artık içerisi nefes alınmayacak kadar sıcak olduğunda terasa çıkıp gökyüzüne baktı.
Yıldızlar. Savaş. Kan.
İçeriden müziğin sesi geliyordu. Tırabzana dirseğini koyup elini çenesinin altına yasladı. Onunla konuşmak istiyordu. Kim olduğunu sorduğunda öylesine biri cevabını veren Kral ile. Ne derdi, ne sorardı bilmiyordu ancak konuşabilse karşısındakinin bir gölgeden daha fazlası olduğunu bilse içi daha rahat ederdi.
"Prenses Adya."
Adya bu narin seslenişe dönüp baktı. Adeh yüksek kemerin yanında durmuş ona bakıyordu. Adya ise pek paspal durduğu için utandı. Hazırlıksız yakalanmıştı. Tırabzandan dirseğini çekip resmi bir duruşa büründü.
"Size katılabilir miyim?"
"Tabii." diye cevap verdi Adya.
Adeh terasın ucuna geldi, Adya'nın yanında durdu. Gerçekten yakışıklı biriydi, kıyafetleri farklıydı. Balo için Lishey'in geleneklerine değil kendi ülkesine bağlı kalmıştı. "Tebrik ederim."
Ne için tebrik ediyordu? Bomboş birkaç göz kırpmanın ardından ancak anladı Adya. Kardeşinin evliliğinden bahsediyordu. "Teşekkürler."
"Sizi çok taktir ediyorum." dedi Adeh.
Ne için taktir ediyordu? Adya yine kavrayamadı ancak sorusunun zihninde değil dilinde olursa cevap alacağını fark etti. Anlaşılan fazla içmişti. Özellikle de o prensimizin ricası mesajından sonra inatla içmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mevsim Krallıkları Kitap 1 Kan Bağı
Fantasy(Tamamlandı) Lishey topraklarındasınız, hoş gelmediniz çünkü savaş kapıda. Krallık bekası adına verebileceğiniz her şeyi verin. Paranızı, gururunuzu hatta kanınızı. Düşman içeride de olabilir dışarıda da, hatta geçmişte ve gelecekte de. Siz bilmes...