10 ⚜ Yargı, Kayraslar

148 20 101
                                    

Pazarda gerçekleşen saldırının yası sadece bir gündü. Bir gün ve şenliklerin dördüncü günü sabahı sarayın tüm çabasına rağmen başarısız devam eden soruşmanın tek şüphelisi, Kral'a derdini anlatmak için çabalayan o kız, Renata Octavin yargılanacaktı. Kız, Kral'ın emri ile aynı gün evinden alınıp getirilmişti. Anlatılanlara göre tutuklamaya giden muhafızların birinin burnunu birinin kolunu kırmış, kalan ikisinin de yüzlerini çizmişti.

Sonuç ister suçsuz bulunması ister idam edilmesi olsun diğer günün akşamına hiçbir şey olmamış gibi Prens Mateo'nun Asperya ile kutsal bağla bir bütün oluşunu ilan eden düğün gerçekleşecek, kutlamalar olacaktı. Sarayın bir tarafında yargıdan çıkacak suçlu kararı için piranaları andıran kemikli dört bacakları ile insanın üzerine çullanıp saniyeler içerisinde etlerini parçalayan kayras dolu kafesler diğer tarafında da düğün için bembeyaz süslemeler, rengarenk pastalar ve ışıltılı salonlar hazırlanıyordu.

Kraliçe Liss, oğlunun infaz kararının iptal edilmesine çok mutlu olmuştu. Sırıtıp duruyor, ifadesi neşe saçıyordu. Kral'ın kararının aksine o en baştan beri oğlunu affetmeye hazırdı. Mateo'ya çok değer veriyor, Adya'dan fazla seviyordu. Baş göz edilmesine de pek istekliydi, her şey ile bire bir ilgilendi. Nispet yapar gibi Adya'yı da peşi sıra sürüklüyordu.

"Bu tarz zevk meselesi organizasyonları planlamak hanımlara düşer." demişti. Masaların örtülerine uygun perdeyi bulmak için hizmetçinin gösterdiği kumaşlara bakıyordu. Adya da fikri sorulmamasına rağmen kafasını bir an olsun farklı bir şeye vermek için ilgileniyormuş gibi göründü, ki seçme şansı olsa tercihi annesinden tamamen farklı olurdu.

"İşte bu beyaz, masumane ancak çok da beyaz değil. Pastel. Altın renginden işleme de istiyorum, sade olması fakir durur. Kraliyete uygun olmalı her detay."

Hizmetçi "Ama." dedi. "Affedin Kraliçem düğün yarın, tüm işlemeleri nasıl-"

"Başka işiniz mi var!"

"Hayır. Hayır yok."

"Yetiştirin o halde."

Adya, annesine ve hizmetçinin kollarına yığılı perdelerle koşturmasına baktı. Oldukça komikti, dertlerinin arasında en önemlisi göz zevkine uygun düşmeyen perdeler...

Sabah güne başlamadan önce Chay, prensesin odasına geldi. Adya, aynanın karşısında gerçekten beyazlamaya başlayan saçlarına bakıyordu. Hizmetçi dediğinde o kadar ciddiye almamıştı ama ah işte, gerçekten oradaydılar. Siyah tutamların arasında belli belirsiz aklar vardı, normaldi ancak ya artarlarsa.

"Günaydın Prenses Adya." diye selamladı Chay.

Adya, gözünü kendi yansımasından ayırmadan "Günaydın." dedi. "İzinlisin, burada ne işin var?"

"Şey, bugün yoğun bir gün olacağını duyduk, tek olmanız-"

"İşinizi iyi yapma arzunuzu taktir ediyorum." dedi Adya. "Ancak tek değilim Kargan var. Size gerek yok."

Yerinden kalkmadan dönüp Chay'e baktı. Genç adam bej rengi sade bir tunika, yeşil keten pantolon giymişti. O da günlük hayatta Kareyn gibi aristokrat sınıfı zengin kıyafetleri tercih edebilirdi, Refakatçiler sarayın malıydı ve sarayın imkanları hizmetlerindeydi ancak Chay prensese en yakın insanlardan biri gibi değil, etrafta getir götür yapan vasıfsız bir çırak gibi görünmesine aldırış etmeden mütevazı giyimi tercih ediyordu.

"Siz iyisiniz değil mi? Yani bir sorun yok, her şey yolunda." Sesinde anlatmak istediğini doğru kelimelerle anlatamadığını gösteren bir tereddüt vardı.

"O ne demek? Gayet iyiyim. Senin halledebileceğin herhangi bir sorunum da yok."

Yutkundu. Ellerini önünde birleştirmiş, omuzları düşmüştü. Gözleri yerdeydi. "Size karşı bir hatamız olmuş gibi bize uzaksınız, farkında olmadan bir şey yaptıysak, güveninizi kıracak bir şey, eğer mektup yüzündense bilmiyorduk, gerçekten özür-"

Mevsim Krallıkları Kitap 1 Kan BağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin