27⚜İkna Çabası, Surlar, Yardım

67 5 26
                                    


Gece rahatsız edici ve bir o kadar da uzun geçti. Adya beklediği gibi doğru düzgün uyumayı başaramamıştı. İçinin geçtiği kısa bir an oldu, onda da gördüğü kâbus ile soluk soluğa uyandı. Rüyasında odasındaydı. Şenlikler için hazırlanıyor, Tuomas'a elleri hakkında fikrini soruyordu. Geçmişi gördüğünü sandı sonra da babasının odasına gelmesi ile her şey karardı. Kral Temha, tacını unuttuğu için Adya'ya kızıyordu. Ne dediği tam anlaşılmasa da yüzü öyle çirkin bir hal aldı ki Adya sessizce izlemekten başka bir şey yapamadı. Kral, aynı o gün yaptığı gibi halledeceğini söyledi. Tacı komodinin üzerinden aldı, Adya'nın başına kutsal bir şeyi yerleştirir gibi koydu ve Adya alnından sızan sıcak bir sıvının yüzüne aktığını hissetti. Kan. Elini kaldırıp yüzüne, ıslanan saçlarına dokundurdu. Sıcak kan artık eline bulaşmıştı.

Kral, "Aile yadigarı," diyordu. "O sana ait."

"İstemiyorum." Adya'nın verdiği karşılık Kral'ı ve beraberindeki soylu heyetini nasıl şok etti. Ancak kimse kanı görmüyor, görüyorsa da umursamıyordu.

"İstemiyorum." Adya tacı başından atmak istediyse de yapamadı. Onun orada kalması gerekiyordu ve buna aklı itaat etmese de bedeni boyun eğiyordu. Kollarını dahi kaldıramadı. O taç orada duracaktı. Her yere kan bulaştırmaya devam edecekti. Aynadaki yansıması ile göz göze geldiğinde ne kadar değiştiğini gördü. Kan saçlarını, yüzünü, boynunu ve elbisesini kaplamıştı. Kırmızı dışında ayırt edebildiği tek renk acımasız şekilde parlayan yeşil gözleriydi. Tüm o dehşete rağmen omuzları dimdikti. Korkmuş değildi, hatta yansımasında sinsi bir gülüş, yukarı kıvrılan dudaklarında zevk kırıntıları vardı.

Adya uzandığı yerden sıçradı. O kadar hızlı doğrulup ayaklandı ki kendi bile ne yaptığını fark ettiğinde şaşırdı. Zaman algılısı geri gelmese de uykuya daldığında gözüne çarpan mum henüz eriyip gitmemişti, çok az vakit geçmiş olmalıydı. Bir on dakika gözlerini kapatmış onda da kabusla uyanmıştı.

Bursha'yı da uyandırmıştı. Suikastçı saldırmaya hazır halde ona bakıyordu.

"Kötü bir rüya." diye ağzını açmadan mırıldandı Adya. Elini saçlarında gezdirmiş sonra da aval aval etrafını inceleyip yerine oturmuştu.

"Beni korkuttun." Bursha geri yatmadan önce "İyi misin?" diye sormayı ihmal etmedi. "Bir sorun yok değil mi?"

"Harikayım."

Dimaz'ın anlattıklarından sonra kâbus görmese şaşardı zaten. Rüyanın etkisiyle ailesinin neden olduğu acıda hiçbir parmağı olmamasına rağmen karmanın getirdiği bu yükün bedelini ödemek için seçildiğine inanmaya başlıyordu. Madeline ve Aaron Lishey ülkeyi kıtlıktan kurtarmış, tekrar diriltmişlerdi. Sonrası ise karanlıktı. Başa geçen, tahta oturan kimse halkı önemsememişti. Tek yaptıkları hükümdarlıklarını güçlendirecek hamlelerde bulunmak, hazineyi doldurmak ve değerli kıçlarını yormadan boğazlarını beslemekti. Tarih kitapları bir yana birebir çekirdek ailesi; babası, kardeşi...

Adya onlar gibi olmayacaktı. Soy ağacındaki tek sağlam elma. Ağacın gövdesi çürümüş, kurtlanmış ve köklerine kadar hastalıkla kaplanmışken sağlam kalması imkansızdı ama deneyecekti. Halkın iyilini önemseyecekti. Lishey her şeyin en iyisini hak ediyordu, Kraliyet ailesinin sahip olduklarından daha iyisini.

Büyü ve kin karşısında tüm Lishey savunmasızken Adya'nın yapacağı ilk şey hayatta kalmak ve hayatta tutmaktı. Sonra her şeyin olduğundan daha kötü hale gelmesini engellemeliydi; gücü aramalı, güce sahip olmalı, topraklarını korumalıydı. Şu an lüks sayılan refah ise ortalık durulup düşmanlar bozguna uğradıktan sonraki işti.

Mevsim Krallıkları Kitap 1 Kan BağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin