Kareyn odaya geldiğinde Adya eğitiminin daha doğrusu tüm gün eğitim adı altında çalıştırılmasının yorgunluğunu ile köyün nadir kitaplarından olduğunu duyduğu ve ısrarlar sonucu ödünç alabildiği el yazması masal kitabını yatağına uzanmış uykulu uykulu okumaktaydı. Misafir beklemediği için ilk tepkisi apar topar doğrulmak oldu, bej rengi pijamasının yukarı sıyrılan eteğini düzeltip gelenin kendine bir tuhaf bakan Kareyn olduğunu görünce rahat bir nefes alarak başını yatağa geri bıraktı.
"Eğitim bitti sanıyordum." Adya kitabı özenle kapatıp baş ucundaki sehpadan devşirme komodinin üzerine bıraktı. Her gece olan o ritüelden sonra hiç ziyaretçisi olmazdı. Yatakta doğrulup sırtını duvara yasladı. Yastığın yumuşak dokusunun yanında duvarın soğuk hissi ince pijamasından geçip tenine yayılmıştı. "Bir antrenman daha kaldıramam."
"Bugün Tuomas ile ne oldu?" diye sordu Kareyn, yanına gelmiş, yatağın kenarına oturmuştu. Koyu kahverengi gözleri komodinin üzerindeki gaz lambasının ışığına direkt maruz kalıyor, olduğundan daha açık, parlak bir kahveye dönüşüyordu. Meraktan ziyade farklı bir sorgulama vardı ses tonunda. Gözleri dikkatli ve aç bakıyor gibi geldi Adya'ya. Şimdiye kadar bu bakışa hiç şahit olmamıştı. Bir nebze panik, ters giden bir şeylerin olduğuna dair farklı bir gerilim hissetti.
"Ne olmuş?"
"Ona aşık mısın?"
Adya'nın kaşları hiç huyu olmayacak kadar ani bir tepki ile havalandı. Sorusu onu öyle şaşırtmıştı ki yüz ifadesini koruyamadı. Gözleri irice açılmış, ağzı açık bir süre bakakalmıştı. İlginç olan soru değildi, bu sorunun geldiği kişiydi. Birdenbire aşk hayatını merak eder mi olmuştu?
Kareyn'nin cevap beklediğini görünce kendini toparlamaya çalıştı, yutkunup "Hayır." dedi. "Neden? Nereden çıktı bu?"
"Geldiğinden beri bir farklı davranıyor. Tuomas'a göre, onun standartlarına göre fazla sessiz. Fazla dalgın. Bir şey olduğu kesin. Ne oldu?"
Sabah yaşananları düşününce Tuomas'ın yarasına tuz bastığını, unutmaya çalıştığı kaybını hatırlattığını biliyordu Adya. Onun adına üzüntü duydu, kendi adına ise fazlası ile utanç. Adya Lishey, Kareyn'nin sorusu ve bakışı karşısında ilk kez bu kadar çekindi. Mümkün değil olanları kelimelere döküp ona anlatamazdı.
Başını iki yana salladı. "Hiçbir şey olmadı. Bilmiyorum."
Kareyn, Adya'nın yüzüne gözlerini kısarak baktı. İnanmamıştı. Tabii ki o yalanı çok iyi bilirdi, kandırılması zordu hatta imkansızdı. Özellikle de Adya'yı bu kadar iyi tanırken.
Direkt savunmaya geçen Adya, "Belki o bana aşık. Neden gelip bana soruyorsun ki? Sessiz olan o ise gidip ona sor." diye geveledi. Kendi bile ses tonun şeklini şüpheli bulmuştu. Yanaklarına basan sıcaklığı görmezden gelmeye, dışarı yansıtmamaya çalıştı.
"O sana âşık olmuş olamaz."
"Neden?" Öfke ile kaşlarını çatılmıştı bu defa. "Ben âşık olunmaya layık biri değilim miyim? Biri bana âşık olamaz mı?"
Güzel, şimdi de saçmalamaya başlamıştı. Basit bir soru karşısında bu kadar paniklemesi, savunmasız halde gevelemesi komikti. Ama kendini suçlayamazdı. Sarayda kimse duygular konusunda dürüst olmak için eğitmemişti, aşktan bahsedilmezdi. Böyle şeyler prensesleri ancak zayıf düşürürdü.
Kareyn'nin ağzından aşk kelimesini duymak ve bu tuhaf bakışlarına maruz kalmak da fazlasıyla zayıf hissettiriyordu.
Dudaklarının kenarları gamzesini ortaya çıkartacak şekilde hareketlendi genç suikastçının. Adya'yı kızdırmak hoşuma gitmiş olacak ki gülümsemesi tüm yüzüne yayıldı. "Tam eş bulmak için sosyeteye sunulmaya hazır hanımlar gibi konuştun Adya."
![](https://img.wattpad.com/cover/353413827-288-k371960.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mevsim Krallıkları Kitap 1 Kan Bağı
Fantasy(Tamamlandı) Lishey topraklarındasınız, hoş gelmediniz çünkü savaş kapıda. Krallık bekası adına verebileceğiniz her şeyi verin. Paranızı, gururunuzu hatta kanınızı. Düşman içeride de olabilir dışarıda da, hatta geçmişte ve gelecekte de. Siz bilmes...