1. Bölüm

1.7K 86 109
                                    


San uzun koridordan geçerken o kadar yorgun bir haldeydi ki bir an önce kendisini eve atma düşüncesiyle yürürken kendi evinden birinin çıktığını fark edince şapkası yüzünden kim olduğunu göremediği için başını kaldırıp kimin çıktığına bakmıştı.

Kendisinden biraz daha kısa, yüzü gülümseyen bir çocuk vardı karşısında ve halinden o kadar memnundu ki yanından geçtiğini bile fark etmeyecek şekilde mutluydu, dümdüz geçip gitmişti ordan.

San onu daha önce gördüğünü hatırlıyor gibiydi yüzü oldukça tanıdık gelmişti bu yüzden çekinmeyerek arkasına dönüp bakmıştı ancak nerde gördüğünü bir türlü bulamamıştı. Belki buraya yakın yaşıyordur ya da kampüste görmüşümdür diye düşünmüştü.

Eli cebinde bir şekilde tekrardan önüne dönerek evin şifresini girip içeriye adımlamıştı. Koltukta uzanmış olan ikizini görünce aklından geçen düşüncelere engel olamamıştı hatta öyle bir bakmıştı ki ikizinin az önceki çocuk gibi gülümseyen yüzü birden değişmişti.

San onun için çok endişeliydi, bazen kendisini bile unutur onun hayatını kendisininkinin önüne koyardı.

"Niye öyle bakıyorsun?"

San kapıyı ardından kapatarak şapkasını çıkarıp eliyle saçlarını dağıtmıştı."Başına yine bela almıyorsun değil mi Sang?"

"Almıyorum." Yattığı yerden ayağa kalkarak San'ın tam önüne geçmişti, yüzü de az önceki gibi tekrardan gülümsemeye başlamıştı. İkizinin az önce giden kişiyi gördüğünü bildiği için açıklamasını yapmak için kapıyı işaret etmişti. "Onunla gerçekten aramızda bir şeyler olabilir yani lütfen sakin ol, düşündüğün gibi değil farklı şeyler değil."

"Beni uğraştırma yeter." diye kestirip atmıştı San. Üstündeki ceketi çıkarıp kendi odasına doğru ilerlemeye başlamıştı.

Her ne kadar umursamıyorum görüntüsü vermeye çalışsa da aldığı cevapla az da olsa rahatlamıştı. Yaşadığı durumu ciddi bir ilişki olarak görmesini takılıyoruz cevabına tercih ederdi çünkü Sang ne zaman biriyle takılsa başka bir olay patlardı, o kişilerin eski sevgilileri ya da başka takıldığı insanlar gelirdi Sang'a bulaşırdı ya da Sang onları bulaşırdı ve bir şekilde San hep orda olurdu. Onu tutup çekerek bir ton laf söylemek zorunda kalırdı.

"Uğraşmanı isteyen yok, sevgili ikizim." Sang ona takılır gibi arkasından bağırdı.

Tam ilerlerken yüzünü buruşturarak dönüp Sang'a bakmıştı San, bir işi düşünce ya da alttan alması gerektiği bir durumda böyle seslenirdi hep. "Seslenme şöyle."

Sang ona gülerek kendisini tekrardan koltuğa geri bırakmıştı.

Sang'ın onun ikizi olduğunu az önce evden çıkan çocuğa söyleyip söylemediğini düşündü eğer söylemediyse ve kapıda dikkatini çekseydi yaşayacağı şok komik oldurdu diye düşünerek gülmüştü. Geçmişte birbirlerine daha çok benzedikleri için böyle şeyler yaşadıkları çok olmuştu ama dış görünüş olarak da kişilik olarak da ikisi de birbirinden farklıydı.

Sang ikizi San'a göre daha zayıftı, saçları da daha uzundu. Karakter olarak da eğlenmeyi daha çok seven hatta belayı çeken biriydi. San ise ona göre daha alttan alan sakin taraftı ama ikizine karşı bunu yapamıyordu çünkü koruma iç güdüsü çok büyük olduğu için endişesi siniriyle birleşiyordu.

Bir bakışla bile farklı oldukları anlaşıldığı için aileleri bebekliklerinden beri onları karıştırmamıştı, ikili tamamen farklıydı.

San şu an tekrardan onun biriyle takılıp başına bela olduğu dönemlerde olduğu gibi bir şeyler yaşayacağından endişelenmişti. Okulda böyle sorunları çok yaşadığı için bir şekilde ikizini olaydan çekip almak zorunda kalıyordu.

twins |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin