35. Bölüm |M|

472 48 82
                                    


"Nereye gidiyoruz?" Wooyoung meraklı bir şekilde daha önce hiç gitmediği yolu incelerken sordu.

Son sınavdan çıktığı gibi bahçede arkadaşlarıyla birlikte oturan San'a koşturarak sarıldığı gibi yavaş yavaş ilerletip San'ı ortamdan kaçırmıştı. Bir saniyesini bile kaybetmek istemiyordu sonrasında da San onunla bir yere gitmesi gerektiğini söyleyip arabaya bindirmişti.

"Mingi bana Wooyoung'u buraya götür dedi yani ben de bilmiyorum beğenmiş oranın ortamını. Biraz yukarılara çıkmamız gerekecekmiş."

"Ne kadar vaktimiz var?"

San ona dönüp sırıttı. "Bu akşam seninleyim."

"Kalacaksın yani? Gerçekten mi? Dönmeyecek misin?" Koltukta tamamen ona dönüp soru sorarken heyecanını gizleyememişti Wooyoung. Bu akşam onunla kalması geçen gelişinden daha uzun bir zaman demekti kalbi deli gibi çarpmaya başlamıştı şimdiden.

"Hayır, yarın öğleden sonra dönerim."

Birden yüzü düştü, aklına farklı şeyler gelmeye başladı. "Bir sorun yok değil mi?"

"Yok, merak etme. Buraya gelirken her şeyden emin olarak geliyorum zaten. Sang da iyi. Titremeleri falan tamamen geçti her şey yolunda. Doktor yakında iyi haberler gelir diyor."

"Çıkacak mı?" dedi Wooyoung şaşkınca.

"Öyle gözüküyor."

"San çok sevindim." Kendisini koltuğa yaslarken derin bir nefes vermişti. Kendi yaşadıkları da zordu ama en zoru Sang'ın iyileşmesiydi şimdi bunu da atlatıyorlarsa yakında her şey daha iyi olurdu diye umuyordu.

Yol gittikçe uzarken ikisi de artık dayanamadığı için ara verelim diye kararlaştırarak boş bir yere doğru çekmişlerdi. Kapıları açıp nefes almak için dışarı çıktılar, biraz daha devam etselerdi ikisinin de midesi kötü olacaktı.

San çıktığı kapıya yaslanırken yukarıya doğru bakmıştı o sırada da Wooyoung yanına gelip çenesinin altından öpmüştü. San ona baktığında uzaklaşmasına izin vermeden kafasının arkasından baskı yaparak kendisine bastırarak dudaklarını buluşturdu. Wooyoung bu baskıdan öpüp çekileceğe benzemediğini fark ederken San onun üstüne öyle bir gelmişti ayakları gerilerken taşlara takılıp düşmemek için kıyafetini tutmak zorunda kalmıştı. San yerlerini değiştirip Wooyoung'u arabaya yaslayarak cüssesiyle onunkini kapatırken öpmeye devam edip birden geriye çekilerek alnını onunkine yaslamıştı.

"Özledin mi?"

Wooyoung başını salladı.

"Ben dayanamıyorum."

"Ben de." dese de gergince etrafına baktı Wooyoung, bulundukları yer bomboştu.

San ondan uzaklaşıp arka koltuğun kapısını açıp girmesi için bekledi. Wooyoung ona emin misin dercesine bakınca San onayladığında içeriye geçip otururken San da onun üzerine doğru ilerleyip kapıyı arkasından kapatmıştı. Tekrardan Wooyoung'un kafasının arkasından tutarak öpmeye başlayarak koltuğa uzandırmış, üstüne doğru ilerlemişti.

Wooyoung dudaklarını onunkilerden çekip soluklandı. "Buralarda kimse yoktur değil mi?"

"Yoktur." San kafasını Wooyoung'un boynuna yöneltip uzun süredir özlediği tene dudaklarını sıklıkla bastırıp çekmeye başlamıştı. O bunları yaparken de gözleri özlemle kapanarak ona eşlik ediyordu. İçine çektiği kokusuyla birlikte burnuna ara sıra değen düz saçlara yüzünü sakince sürtüp gözünün önünden çekerek kendisine iyice yer açarak dudaklarıyla ilerlemeye devam etti.

twins |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin