26. Bölüm

336 57 66
                                    


Mingi bahçede oturan arkadaşlarının yanına gelip diğerlerini görmezden gelerek direkt olarak San'ı gördüğü gibi ona yönelmişti.

"Sıçtık San."

San kendi adını duyunca ilgisi Wooyoung'dan alıp ona vererek ayakta telaşla etrafına bakan arkadaşını görünce önce onu baştan aşağıya süzdü ama telaşını anlamadı.

"Ne oldu lan?" dedi Seonghwa hemen.

"Yunho'yu öpmeye çalışırken Sang gördü hem Wooho'yu hem Yunho'yu aynı anda idare ediyorum sandı sonra da kavga çıktı."

"Yunho'yu mu öpmeye çalıştın?" Hongjoong sormuştu gözlerini belirginleştirerek. Az çok kim olduğunu tanıyordu Wooyoung'un yanında gördüğü için.

"Dur şimdi zaten ortalık karışık." Mingi hemen eliyle onu geçiştirerek tekrardan San'a döndü.

"Sang nerede şu an?" dedi San bir yandan da etrafına bakındı onu görme umuduyla.

"Wooho'ya her şeyi anlatacağını söyleyip gitti dersten çıkmasını bekliyor enayi." Birden durup San'a mahçup olmuş bir şekilde baktı. "Kusura bakma kardeşine böyle dedim ama sinirimi bozdu it. Yine kusura bakma it dedim ama."

"Sus artık tamam." San onun haline gülmemek için direndi, o direndikçe Hongjoong'la Seonghwa gülüyordu.

Wooyoung'un arkadaşı ve kardeşi hakkında konuşuluyordu ama o hiçbir şekilde ne konuya dahil oluyordu ne de olayları anlatan Mingi'ye bakıyordu. İlgisi sadece San'ın üstündeydi. Başını onun koluna yaslamış ara sıra kapanan gözleriyle birlikte sardığı kola yapışmıştı. San arada sırada ona bakıyordu tepki veriyor mu diye ama ondan tepki gelmedikçe kendisi de şaşırıyordu.

"Gülmeyin lan götüm tutuştu zaten rezil olduk millete, açıklayamadım da bağırdı çağırdı gitti." Mingi arkadaşları gülmeye devam ederken hızlı hızlı konuşmaya devam etti.

"Yunho nerede şimdi?" Wooyoung ilk defa sorduğunda Mingi ve San ona döndü.

"O da bana trip yaptı gitti mal gibi kaldım ortada herkesin gözünde aldatan erkeğe döndüm çok kötüydü." dedi Mingi telaşlı telaşlı sonra tekrar arkadaşlarına döndü. "Adımı nasıl temize çıkaracağım ben şimdi?"

"Nasıl kaçırdık ya biz bunu?" dedi Seonghwa gülerken Mingi'den ters bir bakış yese de inadına devam ediyordu.

"Bak ya San görüyor musun ben ne haldeyim dalga geçiyor bir de benimle." Mingi sızlanırken San onun bu haline dayanamadı ve o da güldü. "Sen de mi?"

"Wooho geliyor." dedi San binaların arkasından çıkan çocuğu görünce.

Önde Wooho sırtındaki çantayı ve elindeki kitabı tutup yürüyordu, yüz ifadesi dümdüzdü. Arkasından da Sang ona yetişmeye çalışır gibi hızlı adımlarla bir şeyler anlatmaya çalışıyordu, bir yandan da yediği soğuk hava dalgasıyla uzun saçlarını yüzünden çekmeye çalışıyordu.

Mingi onlara baktıktan sonra önüne dönüp kafasıyla olayı işaret etti. "Görüyor musun Sang nasıl ikna etmeye çalışıyor onu."

"Wooho bu durumu kullanır gibi duruyor. Öyle değil mi Wooyoung?" Seonghwa başını San'ın koluna yaslamış olan çocuğa sordu.

Wooyoung omuz silkmişti, ilgisi orda olmadığı gibi gelen ikiliye bomboş bir şekilde bakıp önüne dönmüştü. "Ben artık aralarındaki duruma karışmıyorum."

San onun cümlesindeki anlamı anladığı için kafasını yasladığı kolunu kaldırıp onun bedenine doladığı gibi sıkıca kendisine çekmişti. Olaylara karışmama sebebi geçen gün aralarında yaşanan durum olduğu o kadar belliydi ki Wooyoung bile artık müdehale etmekten yorulduğunu hissediyordu.

twins |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin