"Seni öpmeye falan çalışmadı mı?"Wooho'nun cümlesi Wooyoung'un kafasında yankılanırken gördüğü rüya yüzünden deminden beri gözlerini açmış tavanı seyrediyordu.
Belki de düşündüğü için bilinçaltına yerleşmişti. Rüyasında San onu belinden kavradığı gibi kendisine çekip öpmeye başlamıştı bunu yaptığı gibi de Wooyoung hemen karşılık vermeye başlamıştı.
Gerçekten istiyor muydu yoksa bir cümle yüzünden aklına mı düşmüştü bu rüya ikilemde kalmıştı. Wooho demeden önce bunları düşünmemişti bile. Oflayarak üstündeki yorganı kafasına kadar çekip altında kaldı.
Bir süre sonra San'lar gelecekti, hazırlanması lazımdı aradaki boş zamanda uyuyup kafamı toplarım diye düşünmesiyle gördükleri yüzünden kafası iyice dağılmıştı. Nefessiz kalınca yorganı açıp derin bir nefes alarak yataktan kalkıp kendisine kıyafet seçmeye başladı.
Üstünü giyinip içeriye ilerlediğinde masayı hazırlamış Wooho'yu görmüştü.
"Aparatif bir şeyler hazırladım yemeğe gelmiyorlar sonuçta. Dolapta içki de var."
Wooyoung kafa salladı. Kardeşi oldukça heyecanlı gözüküyordu ilk defa bu şekilde yan yana gelecekler diyeydi. Bir süre ikili sessizce oturup televizyona bakarak zamanı geçirdikten sonra kapı çalmıştı.
"Ben bakarım." Wooho hemen ilerleyerek kapıyı açtığında Sang'ın sarı saçları yüzünden şok olmuştu.
Sang kapıyı açan şaşkın çocuğa gülümsedi. "Olmuş mu?" Elini saçına atmıştı. "Tam bir çift olduk." diyerek onun da sarı saçlarını kastetti.
Wooho kapıyı iyice açıp geriye çekilirken "Bayıldım." diye sessizce içeriye giren Sang'a söylemişti.
San kardeşinin arkasından çıkıp köşedeki Wooyoung'u görünce naber anlamında göz kırptı ve diğerini heyecanlandırdı. Elindekileri ona uzatarak almasını beklerken Wooyoung hemen alıp mutfağa kaçmıştı.
Sang ve Wooho koltuğa otururken saçı hakkında yorumlar yapıyorlardı. San da başını uzatıp poşettekileri çıkaran Wooyoung'un gelmesini bekliyordu. Kısa bir süre sonra geri döndüğünde ortamın garipliği çiftin haricindekileri germeye başladı.
"Olsun her türlü severim ben." Sang fısıldayıp gülümserken Wooho'nun çenesini parmaklarıyla kavradığı gibi kendisine döndürerek dudaklarını bastırdı.
Wooyoung karşısındaki yaşananı gördüğünde San'la kendisini izliyormuş gibi düşünmeye başladığı anda gözlerini hızlıca ikiliden çekerek bakışlarını televizyona yönlendirdi. İkizlerinin ilişkisi ilk defa bu kadar korkutucu gözükmüştü ona.
"Ne içelim?" Wooho birden kendini kurtararak Wooyoung'a dönüp sordu.
"Ben bugün içmek istemiyorum kahve yapacağım, siz devam edin." Wooyoung resmen o ortamdan kaçmak ister gibi ayağa kalkmıştı bile.
"Ben de içmesem iyi olacak." San mırıldanmıştı. "Hatta ben de geleyim."
İkisi de mutfağa doğru ilerlediğinde Wooyoung ona bakmamaya çalışarak su ayarlayıp bardakları çıkardı ve kahveye uzandı.
San arkasını tezgaha yaslayarak elleriyle de arkadan tezgaha tutundu. Ondaki garipliği fark edip üstüne alınmıştı. "Özür dilemem mi lazım?"
"Ne için?" dedi Wooyoung bardaklara kahveyi dökerken.
"Son günler için. Kafam biraz dalgındı." San birden durdu. Nasıl devam edeceği konusundan kısaca düşünüp devam etti. "Yani ne yaptığımı bilmiyorum ama sen birden artık bırakmana gerek yok falan diyince kötü hissettim."