Saatlerdir eve dönmesini bekleyen ikizi Wooho'yu görmek için sabırsızlanan Wooyoung onu odasına gittiğini görünce peşine takılmıştı. Kapının yanına yaslanıp onu izledi bir süre ama kardeşi hiçbir şekilde yine ona bir şey anlatmayacak gibi duruyordu."Biriyle görüşüyormuşsun." diyerek dikkatini çekmeye çalıştığında üstünü çıkaran Wooho ona kısa bir bakış atmıştı, Wooyoung tekrardan devam eti. "Neden bana bahsetmiyorsun?"
Wooho tekrardan kendisine kızılacağını hissettiği için yeni bir tartışmaya kendisini hazırlamaya çalıştı. "Sen bunu nerden biliyorsun?"
"Görüştüğün kişinin ikizi beni başta sen sandı öyle tanıştık." Wooyoung bunu derken gülümsemişti, yaşadığı olayı hatırlamıştı hatta bu yeni bir tartışmaya hazırlanan ikizini bile şaşırtmıştı.
"Orada olup izlemek isterdim." Wooho da ona katılıp gülümsemişti. Gerçekten bir sorun yok gibi gözüktüğü için resmen rahatlamıştı ama konu açılmıştı madem birkaç kelime söylemeliydi diye düşündü. "Şey, biz onunla iyi anlaşıyoruz yani bir sorun yok merak etme."
"Bunu duyduğuma sevindim," dese bile gülümseyen yüzü soldu, tekrardan ciddileşmeye başladı Wooyoung. "Biliyorsun her zaman yanındayım sana ne kadar kızsam da seni sıkıştırmalarına-"
"İzin vermiyorum Wooyoung kes şunu artık. Sorun olursa söylerim tamam mı? Ben gayet mutluyum." Wooho isyan eder gibi dursa da bir yandan da onu rahatlatmaya çalışır hatta ikna etmeye çalışır gibi de davranmayı ihmal etmiyordu. "Benim için edişelenme, kendimi sana yük oluyormuş gibi hissediyorum."
"Saçmalama," Wooyoung göz devirmişti. "Tamam, hiçbir sorun yok o zaman."
"Aynen, iyiyim ben. Şimdi izin verirsen banyo yapıp gelirim sonra da bir şeyler yeriz." Wooho elini uzatıp çıkması için beklediğinde Wooyoung yaslandığı yerden bedenini kaldırıp gidiyordu ki tekrardan dönüp bir bakış atınca bu kez Wooho ofladı. "Git dedim."
"Nerede tanıştın sen bu çocukla?"
"Wooyoung yorgunum." diye sızlanmıştı Wooho daha sonra o çıkarken birden aklına bir şey geldi. "Ayrıca ikizini ben hiç canlı olarak görmedim, gerçekten benziyor mu?"
Wooyoung gülmüştü. "Seninkini görmedim bile nerden bileyim ben?"
"Doğru ya unuttum." Wooho eliyle alnını ovuşturdu, bir an gerçekten aklı başından gitmiş gibiydi. İkisi de ikizleri olduğunu söylemişti ama canlı olarak yan yana getirmemişlerdi ya da ikizlerine bahsetmemişlerdi, ilk defa açığa çıktıkları için de bu durumu unutmuştu.
"Sen gerçekten aşık falan mı oldun?" Wooyoung gitmekten vazgeçip tekrardan odaya doğru dönüp yeni bir konuşmayı başlamıştı, tekrardan endişeliydi. "Kafan çok başka yerlerde gibi."
"Bilmem belki de olmuşumdur."
"Seni üzerse onu mahvedeceğimi söyledin mi? Arkamda deli bir ikizim var başına bela olur deseydin."
"Şimdiden onu korkutup kaçırayım mı? Yok bence kalsın."
"Tek istediğim gerçekten mutlu olman Wooho, seni üzmelerine izin verme." Wooyoung'un ses tonu onun olayı ciddiye alıp kafa sallamasını sağlamıştı. "Geçmişteki gibi kırılmanı istemiyorum."
"Biliyorum ama kendi hayatını yaşamanı istiyorum, artık beni düşünmene gerek yok." Wooho banyo yapacağı için hâlâ üstünde tişörtü olmadığı için üşümüştü. "Konuşmamız bittiyse artık banyoya girebilir miyim üşüdüm de."
"Tamam gidiyorum."
Wooyoung odadan çıkmıştı, en azından konuşabildikleri için içi az da olsa rahatlayabildiğinden rahatça bir nefes alabilmişti.