en ufak şeyde bile ben kötü hissederim, tetiklenirim diyen varsa lütfen bu bölümü atlasın.***
Sınav haftasını atlatan ikili kafalarını dağıtmak için saatlerce dışarda takıldıktan sonra artık üşüdüğü için evlere dağılacaktı ama Wooyoung ikizinin San'larda olduğunu bildiği için onu alıp öyle gitmek için önce onlara uğrayacaktı.
San kapıyı açıp önce Wooyoung'u içeriye davet ettikten sonra evde garip bir sessizliğin hakim olduğunu fark etmişti. Montunu çıkarıp astı, Wooyoung içeriye bakınırken o da sessizliği fark etti. İçeriye doğru adımlarken San da kapıyı kapatıp onun peşinden salona doğru ilerledi.
Önce Wooyoung'un adımları durdu sonra da San'ın.
Sang'ın bir koltukta bilinçsiz yattığını görülebiliyordu. Gözlerini diğer koltuğa çevirdiğindeyse Wooho'nun da diğer koltukta bilinçsiz yattığını görüyordu.
"San?" Wooyoung başta ne döndüğünü anlayamadı ya da anlamak istemedi. İkisini de bu şekilde görünce başka ne düşünebilirdi aklından daha iyi düşünceleri bulup çekmeye çalıştı ama yapamadı.
San hemen Sang'ın yanına gidip yüzünü tutmaya çalıştığında Sang'ın gözleri yarım yamalak açılmaya başlamış, baygın bir şekilde San'ın yüzüne bakmaya çalışıyordu.
"Sang?"
İkizi tek kelime bile edemiyordu.
San arkasındaki Wooho'ya baktı o ne halde diye bu kez Sang baygın gözlerini oraya çevirdiğinde yarım aralanmış gözleri telaşla daha da açılmaya başladı. Gördüğü şeyden emin olmak için gözlerini kapatıp tekrardan açmıştı. Yerinden kalkmak için bir hamle yaptığında hiç halinin olmadığını fark etti ve başının iki yanında kendisini tutmaya çalışan San'ın kollarına yığıldı.
Odanın ortasında sessizce durmuş Wooyoung ne olduğunu idrak etmeye başlayınca sessizce Wooho'nun yanına yürümeye başladı. Şoka girmişti, Wooho böyle bir şeyi yapamazdı kardeşine bunu konduramıyordu bir türlü. Yutkunmaya çalışarak koltuğa sakince oturup kafasını kendisine yaslayarak kendisine gelsin diye yanaklarına hafifçe vurmaya başladı.
"Wooho." demeye çalıştı ancak sesindeki çaresizliği Wooho duysa direkt gözlerini açar benim için endişelendin mi diyip sarılırdı bile ama şimdi tepki bile vermemesi Wooyoung'un boğazını birisi sıkıyormuş gibi hissettirmişti. "Wooho uyanmıyor." Yaşadığı anın şoku yüzünden ses tonu çok sakin çıktı.
San kalkmaya çalışan ikizini tutmaya çalışırken Wooyoung'un gözleri alçak masadakilere kaydı. Gördüklerini hiç görmemiş olmayı dilerdi. Belki kanıtlı bir şekilde görmese kendisini kandırmaya devam edecekti, hepsini gözleriyle görmesi daha da telaşlanmasına sebep olunca Wooho'nun başını tutmaya devam ederek yerinden kalktı.
Wooho hâlâ uyanmıyordu.
"San bir şey yap."
"Sang? Sang kendinde misin?" San kendi kollarını sıkıca tutmuş kardeşinin gözlerine bakarken iyice gözleri açılmış Sang'dan bir baş sallayış geldi. Sonunda onu kendine getirebildiğini düşünüyordu.
"San." Sang gözlerini koltukta Wooyoung'un uyandırmaya çalıştığı Wooho'ya kaydırdığında oraya ilerlemek istediği belirtmeye çalışınca San ona yardım etmişti.
Koltuğa oturup Wooho'yu kendisine çektiği gibi Wooyoung'un yapmaya çalıştıklarının aynısını yapmaya başladı ama bir türlü uyanmıyordu.
"Sadece ben..." dedi Sang. Başını suçlulukla Wooyoung'a kaldırırken hâlâ tamamen kafası yerinde olmadığı için zorlanıyordu. "O değildi."
"Ambulansı arayalım." Wooyoung telefonunu eline aldığında Sang kolunu uzattı.