Mezuniyet kıyafetiyle duran Sang'ın fotoğraflarını çekmekten bıkmayan annesi oldukça duygusal bir an yaşarken Sang onları izliyordu. San'ı böyle görememişlerdi sadece Wooyoung sayesinde yapılan küçük kutlama da cübbeyle görebilmişti bu yüzden Sang'ın yaşadığı bu an onun için ekstra önemliydi, Sang da annesine ses çıkarmadan ne istiyorsa yapmasına izin vermişti.Telefonuna bakıp cebine geri yollayan San'a yaklaşan Sang ailesine bakarken ona doğru konuştu.
"Mezun oldum."
"Evet." San başıyla onaylarken ne söyleyeceğine dikkat kesildi. Wooyoung'lar ona bahçede kendisine yaptıkları gibi kendi aralarında kutlama yapmak için düzenleme ayarlamışlardı ve deminden beri mesaj atıp nerede kaldıklarını soruyordu.
"Bu demek oluyor ki artık benim için endişelenmeyi bırakıp hayatına başlayabilirsin San. Ailemin sana gözcü gibi beni izlettiğini biliyorum."
Ona bakmadan gülümseyen yüzüyle öylece dururken ikizinden ses gelmeyince kaşlarını çatarak yanındakine doğru dönmüştü. San ona bakıyordu, göz göze geldiklerinde o da gülümsedi.
"Ben hayatıma çoktan başladım zaten." diyerek Sang'ın çatık kaşlarını düzeltip tekrardan sırıtmasını sağlarken fotoğrafları inceleyen ailesine seslendi. "Sang'ı artık kaçırabilir miyim? Bizim birazcık işimiz var."
Az çok ne döndüğünü anlayan ailesi kafa sallamıştı, Wooho'yla Wooyoung yanlarında olmadığına göre onlarla buluşacakları ortadaydı. Bu duruma uzun süredir ses çıkarmıyorlardı, o olaylar yaşandıktan sonra birinci öncelik mutlulukları olmuştu artık.
San istediği izni aldığında Sang'ın omzuna koluna atarsk onu ilerletmeye başladığında Sang üstündekileri çıkarmaya çalışarak ilerleyecekti ki ikizinden onaylanmadığına dair bir ses duydu.
"Çıkarma öyle kalman daha iyi."
Kolunun altındayken garip garip baktı. "Ne işler çeviriyorsunuz yine siz? Wooho bir şey yapıyor değil mi?"
"Sadece yürü, birlikte takılacağız işte." diye onu sürüklerken ailesine az çok bir şeyler bahsettiği için onlar da ses etmeden ayrı olarak evlerine gitmek için yola çıkmışlardı.
Bir yanı merak etse de diğer yanı öyle olsun diyerek ikizinin yönlendirmesine uyum sağlamıştı. Mezuniyet yerinden çıkıp okulu geriye bırakarak yola ilerlemişlerdi, parka doğru ilerlerken Sang'ın aklına geçmiş bir bir dolmaya başlamıştı. Neler döndüğünü tahmin etmek zor değildi aynısı şimdi onun için yapılıyordu.
Parka ilerlediklerinde gördüğü ikizlerle tahmini doğru çıkarken sırıtmıştı Sang. San onun kolundan tutup bedenini fotoğraf çekileceği yere yönlendirirken kendisini ona teslim ederek ses çıkarmadı. San onun yanından çekilirken bu kez yerine Wooho gelmişti. San da Wooyoung'un yanına ilerledi.
"Deja vu yaşıyorum resmen."
Wooyoung onu duyunca gülümsedi. "Wooho çok istemişti."
Fotoğraf çekilme aşamaları bittikten sonra herkes yerine oturmuştu. Sang bir şeyler söylemek için boğazını temizleyerek üçlünün yaptığı her şeyde tek tek gözlerini gezdirdi.
"Öncelikle bir şeyler söyleyeyim." Herkesin yüzünü daha iyi görebilmek için ayağa kalkmıştı. Ona bakan, gülümseyen yüzlere karşılık gülümseyerek karşılık verirken onun için hazırlanan yerleri işaret ederek konuştu. "Tüm bunlar için, her şey için teşekkür ederim."
Gülümsüyordu ama gözleri dolu dolu olmuştu.
Wooho dudak büzerek seslendi. "Ağlama."
Başıyla ona onay verirken titrek bir iç çekerek kendisini toparlamaya çalışırken tekrardan konuşmasına devam etmek için boğazını temizledi. "Hayatımın hiçbir noktasında bu kadar mutlu hissettiğimi hatırlamıyorum. Öncelikle Wooyoung," dedi başını ona çevirirken onun sıcacık gülümsemesiyle karşılaştı. "Geçmiş için özür dilerim, hem de çok. Eskiden daha zor biriydim, biliyorum Wooho için de uygun biri değildim ama elimden geleni yaptığımı görüp beni bağışlaman çoğu şeyden daha önemliydi."