"Ne oldu nasıl geçti dün akşam?"Sang dalga geçer gibi sorduğunda içeriye yeni giren San ters bir bakış atarak onu susturmuştu ama yüzündeki ifadeyi silememişti.
"Wooyoung'a o şekilde çıkışmayacaksın, duydun mu?" dedi montunu asıp derin bir nefes alırken. Sang'a daha önce çok fazla akıl verip sert tonla konuştuğu olmuştu ancak ilk defa başkasını koruduğu için ona karşı böyle sinirlenmişti.
Sang ifadesini bozmamaya çalışarak -her ne kadar şaşırdığı belli olsa bile- başını yana eğip "Hak etti." demişti.
"Sang." dedi San iyice sert çıkan ses tonuyla. Kardeşibin tahmin ettiğinden daha sinirliydi. Dün yaşanan olaydan sonra zaten Wooyoung'un yüzü o hale gelmişken bir de Sang'la uğraşmak zorunda kalması canını sıkmıştı. "Bir daha böyle bir şey olmayacak hatta ikisinin arasına da girme."
"Ne var?" diye çıkıştı Sang. "Wooho'yu dün çok zor sakinleştirdim sürekli özür dileyip durdu. O çıkarmasaydı yaşanmazdı tüm bunlar."
"Wooho senin tepkilerinden korktuğu için bunlar olmuş olabilir mi? Bir şey yapmadığı halde neden senden özür diliyor düşündün mü?"
Hâlâ Sang'ın odasında olan Wooho'yu bilseler bile tartışırken seslerini alçaltmadılar zaten bundan kötüsünün olacağını da düşünmüyorlardı.
Asıl sorunu kendi kardeşi çıkardığı için Sang Wooyoung'a karşı mahçup olmuştu. Akşam orda kalıp tek bırakmamak istedi üstelik Wooho burdayken kendisini rahat hissedemiyordu. Wooyoung'un yüzü her ne kadar acısa da San'a belli etmemeye çalışmıştı ama San gözünü ondan alamadığı için her şeyin farkındaydı.
Sessizce geçen sürenin ardından Sang alay dolu ifadesini yüzünden silip yerine sakn bir ifade yerleştirmişti. "Bana haber vermeden çıktı."
"Her şeyi kontrol edemezsin kardeşi yanındaydı." San sanki bütün cevapları kafasında hazırlamış da uygun olanını çıkarıp hemen önüne koyuyor gibiydi.
"San beni ne sanıyorsun? Ona evcil hayvanım gibi davranıyormuşum da sanki öyle imalarda bulunuyorsun. Aklım onda kalıyor ne yapabilirim? Hayatında biri olsaydı belki hak verebilirdin."
"Ben hiçbir zaman senin gibi davranmam."
"Bu kadar emin olma."
San oflayarak konuyu farklı yere taşımaya çalışan kardeşine tekrardan hatırlatmak için asıl kişiyi söyledi. "Konuyu Wooyoung'a taşıma yeter."
"Tepkilerin değişmeye başladı." Sang susup onu süzmüştü bu bakıştan bir şeyler çıkaracağını o da biliyordu çünkü San kendisi gibi davranmıyordu, değişmişti. Kendisine kafa tutacak kadar. "Ne oluyor sizin aranızda? Bana onu savunduğuna göre."
"Bir şey olmuyor hatta olamıyor. Bir şekilde yine olay sana çıkıyor. Tepkilerimi de değiştirecek şeyler yapma o zaman."
"Yine suçlu ben oldum yani? Sadece Wooho'yu korumak istiyorum."
"Sang tartışma." Wooho'nun sesi duyulduğunda ikisi de susmuştu. Kapıda öylece durmuş salona geçmeye çekinen birisi gibi gözüküyordu. Olay ikisinin arasında iyice tartışmaya kadar gittiği için gerilmişti.
San yerinden kalkıp ikiliye baktı. "İkinize de söylüyorum Wooyoung'a karşı-"
"Ona ne yapması gerektiğini söyleme." Sang öne çıkıp Wooho'yu arkasına alarak San'ı görmemesi için çabaladığında San ona ne yapıyorsun der gibi baktı.
"Şimdi de benimle mi tartışacaksın?" Tek kaşını kaldırmış ikizine dümdüz bir suratla bakıyordu. Asıl değişen ona göre Sang'dı ya da o hep böyleydi de San göremiyordu.