Gergince bacağını sallarken ortamda gözlerini gezdirmeye başlamıştı San. Yanındaki arkadaşı Mingi ise halinden oldukça memnundu çünkü ona göre bir sorun yoktu, San'ın aksine. Ortamdaki ışıklar yanıp sönüyordu, yemekleri önündeydi, müzik vardı, dans eden insanlar vardı, arkadaşları vardı, ikizi vardı ve kolunun altında da Wooyoung vardı ama bu ortam onu rahatsız hissettiriyordu."Yemek yeriz topluca diye çıkardın getirdiğin mekana bak kulüp gibi resmen burası." dedi isyan eder gibi San.
Mingi de onun kullandığı tondan devam etti. "Fena mı işte ikisinin de kafası dağılır, eğlenirler. Hem uzun zamandır canları sıkılmıştır. Ayrıca ikisi de içmiyor merak etme."
"Ya kötü bir şey olursa? Bak zaten tamamen toparlandılar mı onu da bilmiyoruz." San içindeki kuşkuyu açık açık söyledi.
"Kötü bir şey ne olabilir işte hepimiz buradayız. Yemek yiyoruz, müzik var. Eğlen biraz."
"Uzun zaman olduğu için rahat hissetmiyorum."
Mingi oflayarak eğilmiş, San'ın kolunun altındaki Wooyoung'a bakmıştı. "Öpsene şunu biraz kafası dağılsın yoksa elimde kalacak."
"Dön önüne ya." San onun omzundan itleyerek önüne doğru döndürürken Mingi inadına sırıtıyordu.
Wooyoung kafasını atışan ikiliden çevirip yanındaki ikizine döndürdü, Wooho oldukça eğleniyor gibi gözüküyordu. Karşısındaki arkadaşlarıyla birlikte çalan şarkıyı karşılıklı söyleyip yerinde dans ediyorlardı. Hatta dayanamamıştı, ikizinin bileğinden yakalayıp kaldırmaya çalışmıştı.
"Kalk hadi dans edelim biraz." diye sızlandı. "Hadi Wooyoung burada dururuz bak söz." diyince Wooyoung onu kıramadı ve ayağa kalktı.
"Nereye?" dedi San hemen.
"Wooho müziğe dayanamıyor." dedi Wooyoung kolundan tutup çekiştirilirken.
"Gözümün önünden ayrılmayın."
Mingi arkadaşına dönüp baktığında ona dönmediğini fark edince koluyla dürttü, San anca ona bakmıştı. "O ne lan öyle çocuğunu yollayan anneler gibi."
"Anne mi? Baba deseydin bari."
"Babacık diyeyim istersen?" Yarım ağız güldü Mingi.
"Yapacağın şakayı... Deme sen bir şey."
"Şu çocuk Wooyoung'a mı bakıyor Wooho'ya mı?" Mingi bu kez de ortaya başka bir şey atmaya çalışmış uzaklara bakıp birini gösterir gibi yapmıştı. Bu kez hedefinde hem San hem Sang vardı.
San birden "Saçmalama." dedi ama kim diye de ayaktaki ikizlerin etrafını gözleriyle taramayı ihmal etmiyordu. Bunu yapsa bile birini göremedi çünkü ikizler tam olarak kendi masalarının yanında sayılırdı ve etrafları az çok kapalı gibiydi.
"Wooho'ya bakıyor o zaman." Mingi bu kez Sang'a doğru eğildi sesini duysun diye ve istediği tepkiyi de almıştı. Sang başını kaldırıp ilerileri incelemeye başladığı gibi Mingi gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. "Hayırdır Sang? Dikkatini çekti bakıyorum."
"Beni ilgilendirmiyor." Sang hemen başını çevirip masadaki yiyecek ve içeceklerle ilgilenmeye başladığında diğerleri bu kez daha fazla olayla ilgilendiğini düşünmüştü.
San arkadaşına döndü. "Uğraşma çocukla."
Mingi ne yaptığını biliyordu. Böyle yaparak Sang'ın kafasını karıştırmıştı. San'a iyice yaklaşarak ikizinin duymayacağından emin olduğu bir pozisyonda durdu. "Sana bir şey diyeyim mi şu an aklına düşürdüğüm için kafasında bir sürü senaryo yazıyordur."