San altındaki nefes alışverişi bozulmuş bedenin içinden çıkıp yatağa uzanarak derin derin nefesler alıp vermeye başladı. İkisinin de nefes alıp verme sesleri odada duyulurken başlarını çevirip göz göze geldiler. Wooyoung'un terden yüzüne yapışmış birkaç tutamını alıp geriye atarak gülümsedi."Yoruldun mu?"
Tamamen bedenini ona döndürerek gülümsedi Wooyoung. "Kaç gündür neredeyse her gün yapmaya başladık. Bir şey var sende söyle ne oluyor?"
"Yapmamız için bir şey olmasına ne gerek var? Yapmak istiyoruz yapıyoruz." Hiçbir şey olmamış gibi cevap verirken eliyle onun kolunu sıvazlayarak başka bir duruma odaklandı çünkü diğeri tam olarak sakinleşmek için titriyor gibiydi. "Canın mı acıdı?"
"Biraz, aslında başka bir şey var gibi. Eski zamanlardan daha da ilgilisin bana karşı, ilgin yoktu demiyorum sadece bu şekilde yoktu yani." dedi Wooyoung gözlerinden bir şey anlamaya çalışıyordu ama San kapalı bir kutu gibiydi. "Oraya gelmeyeyim diye aklımı mı dağıtmaya çalışıyorsun?"
"İstediğin zaman gelebilirsin."
"O zaman dersten sonra eve uğramam direkt sana gelirim beraber çıkarız. Biraz oralarda boy göstermemin zamanı geldi." Bunu diyerek elleriyle yataktan destek alıp yerinde doğrulmuştu.
"Tamam beklerim." San sırıtırken konuştu, geri adım atmaya hiç niyeti yoktu. "Banyoya koş Mingi gelmeden seni okula hazırlayalım."
Mingi bir süredir Yunho'da kalıyordu ve bu süreçte onu alıp eve getirme, başında durma işlemlerine devam ediyordu. Üçlü bir şekilde birbirine yapışmış gibi ayrılmadan dolaşmaya başlamışlardı. Wooyoung hiçbir sorun olmadığını düşünüp kendini koruyabileceğinden emin olduğu için sıkıntıyla ona baktı.
"Yine devam edeceğiz yani buna?"
San dirseğinden destek alarak doğrulup omuz silkti. "Elbette, neden olmasın?"
"Of peki."
***
Wooyoung dersten sonra San'ın çalıştığı yere gelmişti yani Mingi ve Yunho onu birlikte oraya bırakıp daha sonra oradan ayrılmışlardı.
Boş masalardan birine oturup sırtını duvara yaslayarak önce etrafını süzmeye başladı Wooyoung. Onun geldiğini çoktan fark eden San henüz yanına uğrayamadığı için bu fırsatı değerlendirip gözlerini çalıştığı yerde gezdirdi. San'ın geçen gün ima ettiği durumu anlamaya çalışıyordu ve çalıştıkça da kıskançlık duygusu yüklenmeye başlıyordu. O etrafta yokken bir şeyler dönüyordu galiba, bundan memnun değildi.
San'ı başka masayla ilgilenirken gördüğü gibi yerinde kıpırdandı.
"San," dedi sessizce ama kimse duymayınca müşteri gibi davranmaya karar verdi ve yüksek sesle bağırdı. "Pardon bakar mısınız?"
San onun sesini duyunca ilgilenmeyi bıraktığı masadan oraya yönelerek ifadesini bozmamaya çalışıp ona doğru yöneldi. Gözlerini etrafta gezdirmeye başladığı için beklediği tepkiyi almıştı, gülmemek için kendisini zor tuttu. Şu an gözünde çok tatlı gözüküyordu.
Masaya iyice yaklaştığında Wooyoung gözlerini onun arkasındaki masalardan çekerek tam olarak San'ın gözlerine dikti.
"Sana bakmasınlar sinir oluyorum." dedi dişlerinin arasından ne söylediği belli olmasın diye sessizce konuşmuştu. San'ın sonradan kıskanç diyerek dalga geçecek olması bile umrunda değildi.