San banyodan çıktı. Altına eşofmanını giymiş üstüne henüz bir şey giyememişken saçlarını kurutmaya çalışıyordu. Wooyoung bu görüntü karşısında koltuğun koluna yaslanıp onu süzmüştü."Vay be." dedi birden.
Diğerinin sesini duyunca havluyu çekip ne olduğuna bakmıştı San. Kendisini süzdüğünü fark edince kaşını kaldırdı. "Bana mı yürüyorsun sen?"
"Sanırım."
Wooyoung'a doğru ilerleyerek koltuğa yaslanmış çocuğa tepeden bakıp işaret parmağıyla Wooyoung'un çenesini yukarıya kaldırmıştı. "Hoşuna gitti herhalde?"
"Flört mü ediyorsun?" diyip gülmüştü Wooyoung. Yaptığı hareket yüzünden ne kadar etkilenmeye başladığını gizlemeye çalışmamıştı bile San bunu fark ettiği için tepesinde dikilmeyi bırakmadı.
"Belki?" derken göz kırpmıştı. Wooyoung'un değişik bir ifadeyle başını çevirmesiyle tekrardan tuttuğu çenesini kendisine doğru yöneltti. "Ne oldu birden?"
"Utandım daha ne olsun?"
"Öyle mi?"
"Arabadaki halimi de unut ne olursun." Aklında takılı kalan başka bir durumu da açmak zorunda kalmıştı Wooyoung. Aklına geldikçe daha da çok utanıyordu. Sürekli duygu değişimleri yaşayıp durmuş üstüne bir de ağlamıştı.
"Seninle hiçbir anımı unutmak istemiyorum açıkçası." San elini ondan çekip kollarını göğsünde birleştirmişti.
"Sevdiğim adam içimdeyken onu özlediğim için ağladım resmen hem de şeyin ortasında." Wooyoung gözlerini ondan çekerken tekrardan San'a açıkça konuşabildiği için eskiye döndüğü zamanları hatırlamıştı.
San gözlerini açıp şaşırmış bir şekilde ona bakarken Wooyoung açık bir şekilde konuştuğu için öyle düşündüğünü sanmıştı. San onun yaslandığı koltuğun yanına yaslanmak için yanaştığında diğeri ona yer açtı. Sessizce ona dönüp gülümsedi.
"İlk defa sevdiğini söyledin."
Wooyoung ona biraz daha yaklaştı. "Çok seviyorum."
Onun öne çıkmasından fırsat bilerek San hemen öpüp geri çekildi. "Ben de."
Telefonun çalışı ikilinin bakışmasını bozmuştu.
"Seninki çalıyor." demişti San arkasındaki koltukta çalan telefona bir bakış atarak orada olduğunu onaylarken.
Wooyoung telefonunu eline alıp annesinin aradığını görünce cevaplayıp kulağına tuttu. Arada sırada yaptıkları nasılsın konuşmalarından birinin gerçekleşeceğini düşünüyordu. "Efendim?"
Karşı taraftan hiçbir ses gelmedi.
Birkaç saniye geçmeye başladığı an Wooyoung neler döndüğünü anlamaya başladığı gibi sakinleşmek için oturmuştu. Bu sessizliğin kime ait olduğunu anlamasıyla birlikte kalbinin sıkışması bir olmuştu. O arıyordu. İkizinin aradığına emindi. Cevap gelmediği için karşı taraftan onun da alışmaya çalıştığı o kadar belliydi ki konuşmayalı çok uzun zaman olduğu için ikisi de ne denmesi gerektiğini bilmiyordu.
Dolmaya başlayan gözleri sıkışan kalbine eşlik ederken telefonu tutan parmakları titremeye başladı, az daha telefonu düşüreceğini sanıyordu ki tekrardan kulağında sabitleyebilmişti.