Buğra telefonu elinden bıraktığında yüzündeki sırıtışla etrafına bakındı. Dağ ayısı yıllardır evine ilk defa gelecekti bari derli toplu görsündü. Ama fazla eşyası olmadığından zaten dağınık durmuyordu. Tam bir bekar eviydi ve seviyordu. Hastaneye yakın olduğundan bu evi bulmuştu. Arabası olsa da hergün trafik çekilir dert değildi.
Açık olan gür saçlarını inadına öyle bırakmak istese de o deliye belli olmazdı. Takmıştı uzun saça ama kendisi için çok kıymetliydi saçları. Sırf bu yüzden sürekli bakım serumları ve kremleri alıyordu. Salonun köşesinde duran masanın üstünde gördüğü kaleme doğru yürürken elleriyle saçlarını topladı.
Kalemi alıp arkadan dağınık topuz yaptığı sırada çalan kapı ile bir an kasıldığını hissetti. Sürekli kendisine laf sokan ve eşcinsel olmasıyla dalga geçen adamı evinde görmek garip olacaktı. İstemsizce kalbi hızlanırken üstündeki tişörtü düzelterek kapıya yürüdü.
Evi iki artı bir olduğundan küçüktü ve her yere çabucak gidebiliyordu. Tahta kapının önüne geldiğinde derin bir kaç nefes alıp kapıyı açtı ve bir eli duvara yaslı şekilde duran adamı gördü. İstemsizce gözleri onu süzdü.
Şerefsiz gerçekten çok yakışıklıydı ve boyu kendisinden uzundu. Belki de burnuna geliyordu çözemedi. Orhan sert bakışlarının ardında masmavi gözleri ile aynı şekilde kendisini süzüyordu. Dudağının kenarı ve kaşı kanlıydı. Gerçekten kanatmıştı manyak. Buğra istemsizce bakışlarını bütün vücudunda gezdirdi. Güzeldi.
"Hayırdır evine almayacak mısın beni?"
Duyduğu sert sesle anında yüzünü buruşturup kapıyı daha çok açtı. Tam bir magandaydı ayı. Mahallenin korkulu rüyası olmuştu. Herkesi korkutuyordu ama sevildiğini de biliyordu.
"Geç buyur. Neyse ki kaba biri değilim ben"
Yana kaydığında Orhan ona dik dik bakarken içeri girdi ve elindeki poşeti suratına doğru uzattı. Buğra poşeti alıp hızla içine baktığında gördüğü pahalı marka şişe ve bir kaç cips paketi ile sırıtmasına engel olamadı. Ciddi ciddi almıştı.
"Teşekkür ederim. Sen geç ben bardak alıp geleyim. Ama önce yarana bakalım en iyisi"
Orhan iri cüssesi ile salona girerken dikkatle sağına soluna bakıyordu. Belki de çok farklı bir ev görmeyi beklemişti ama sıradan bir evdi işte.
"Evin güzelmiş" dediğini duydu. O an sırıtması büyüdü.
"Öyledir. Eşcinselliğe dair bir şey bulabildin mi? Kesin rengarenk falan sanmışsındır ya da daha farklı" dedi alayla. Arkasından sırtını izlerken kasıldığını gördü. Orhan ona dönmeden koltuğa geçtiğinde göz göze geldiler.
"Sandım yalan yok. Neyse bakacak mısın yarama?"
O sert duruşu ile otururken Buğra kaşından yanağına inen kurumuş kan lekesine bakıp başını salladı. Gerizekalı başka neden gelecekti sanki. Elindeki poşetle birlikte mutfak tarafına yürüdü. Salon ve mutfağı bir olduğundan her şey göz önündeydi.
Şarap şişesini tezgaha koyup ilaçları koyduğu dolabı açarken gözleri Orhan'a kaydı. Dikkatle kendisini izliyordu dağ ayısı. O an içten içe sırıttı. Kendisine aşık olduğuna emindi ama Orhan aşırı sığ bir adamdı ve kabul etmek istemediğini biliyordu. Ya da kendisi öyle görmek istiyordu. Bilmiyordu.
Bu mahalleye geldiğinden beri sürekli kendisine laf atıp ağız dalaşına giriyordu. Ne kadar kabul etmese de Orhan istese onu çoktan yerle bir ederdi çünkü bir çok kez kavgasına şahit olmuştu. Eğer kendisinden gerçek anlamda nefret etse sözde kalmaz yapardı. Ama Orhan ona bir kere bile kavga etmek için gelmemişti. Hepsi dilindeydi. Sadece mesajla tehdit ediyor ama yüzüne gelince başka oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMŞİR (bxb)
Aktuelle LiteraturTAMAMLANDI Mahallesinde kendince mesleğini yapan Buğra ve başına bela olan komşusunun hikayesi Bxb konudur Olaylar ve karakterler tamamen hayal ürünüdür +18, küfür ve şiddet içerir...