Orhan sevdiğinin evden uzaklaşmasını beklerken dehşet içinde onun resimlerine baktı. Bütün bedeni sanki bir fırtınanın içinde savruluyor gibiydi. Bunca yıldır yanında tuttuğu, herkesten çok güvendiği adamın bir sapık olduğunu görmüştü. Hala bütün duyduklarının altında ezildikçe sanki kemikleri kırılmış gibi hissediyordu.
Hayatı boyunca hep sığ bir adam olmuştu. Çünkü kendi hayatının dışına hiç çıkmamış ve belli bir düzenin içinde yaşamıştı. Ona göre bazı doğrular vardı ve dışına çıkmazdı. Ama sığ oluşunun kendisini bu denli kör edeceği aklının ucuna bile gelmezdi. Kendisi de defalarca birilerini dövmüş ya da kötü şeyler yaşamış olsa da ilk defa böyle bir şey görüyordu.
Sevdiğinin çıplak resimleri tekrar gözüne takıldığında acılı bir nefes aldı. Zangır zangır titriyordu. Bu saatten sonra kendisine olan saygısını da kaybedecekti. Değil sevdiği, kendisinin bile yüzüne bakacak cesareti olmazdı. Resmen güzel sevdiğini kendi elleriyle bile bile bir sapığa bırakmıştı.
Duydukları bir bir kulağında çınlarken dehşetle büyüttüğü gözlerle dostum dediği adama döndü. Bunca zamandır yanında bir sapık ve ruh hastası bir adam taşımıştı. Kendisinden iğrendi. Tüyleri ürperdi. Bu adama ne yapsa da içi sanki soğumazdı.
"Orhan dinle beni bak" Onun sakin sesi tüm dengesini alt üst ederken sanki delirmiş gibi hissetti. İçinde kopan fırtına sanki göğsünü yakıp yıkıyordu.
"Nasıl yaptın lan? Nasıl böyle şerefsiz bir adam oldun? Kimsin oğlum sen?" Diye sordu boğuk sesiyle. Herkesten beklerdi de bu soysuzdan beklemezdi. Birlikte dayak yediği, yeri geldiğinde derdini paylaştığı adamdı. Turan ona bir adım yaklaştığında Orhan titreyen ellerini yumruk yaptı. Onun yine kendisini acındıracağını düşünürken yüzünde bir anda daha önce hiç görmediği bir ifade gördü. Öfke ve belki de nefret vardı.
"Of sıkıldım artık ha. Yaptım gitti işte amına koyım. Gördün duydun. Sen onu bıraktın artık gerisi seni ilgilendirmez. Bu saatten sonra ona yada bana hesap sormaya hakkın yok senin. Ben buyum oğlum. Kabul et yada etme ben böyle bir adamım duydun mu? Bıktım lan senin bu aptallığından. Buğra senin değil artık"
Turan yüzüne doğru alay ve öfkeyle bağırdığında Orhan afallayarak baktı yüzüne. Yıllardır karşısında duran Turan değildi o. Sanki bambaşka birisiydi. Nasıl bir insan kendisini saklayabilirdi. Ama hata kimsede değil kendisindeydi. Buğra ona söylemişti. Uyarmıştı sevdiği onu ama Orhan kondurmamıştı. Bir insana güvenmenin bedelinin bu kadar ağır olacağını bilememişti.
"Yaptım hepsini isteyerek hemde. Ben senden daha çok sevdim onu. Sen ona orospu diye bağırırken ben seviyordum. Sustum senin dibe batışını görmek için. Onun sana geleceğini bilsem izin vermezdim bile. Gözümün içine baka baka ona dokundun ben nasıl dayandım düşün bakalım. Ben sana hesap soracağım asıl sen değil"
Turan bir arsız gibi, konuşmaya hakkı varmış gibi bağırırken Orhan şok ve hayal kırıklığı ile baktı yüzüne. Bu adamı tanımıyordu. Turan böyle bir adam değildi. İçindeki pişmanlık göğsünü ateş gibi yakmaya başlarken delice sağına soluna bakındı. Sanki aklını kaybedecekti.
"Buğra artık sana dönmez istersen götünü yırt. Onu senden daha iyi tanıyorum çok ilginç değil mi? Gerçi ilkini sen aldın ama olsun. Ben senin bütün izlerini silerim ondan. Benimle olunca nasılsa seni unutacak eminim"
Karşısındaki yabancı adam alayla gülmeye başladığında Orhan hayatı boyunca hissetmediği öfkenin kanına sızdığını hissetti. Boynundaki damarlar seğirmeye başlarken gözü dönmüştü. En büyük öfkeyi kendisine duyuyordu ama bu adamın sonunu kendisi yapacaktı. Delice bir güçle elini yumruk yapıp onun suratına zerre acıma duymadan savurduğunda kanı daha çok kaynadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMŞİR (bxb)
General FictionTAMAMLANDI Mahallesinde kendince mesleğini yapan Buğra ve başına bela olan komşusunun hikayesi Bxb konudur Olaylar ve karakterler tamamen hayal ürünüdür +18, küfür ve şiddet içerir...